10 bin yılık bakış açısı değişiyor

Recep ŞENYURT
Recep ŞENYURT DÜNYANIN ENERJİSİ [email protected]

Bu ülkede, bildiğim kadarıyla 1960'lı yıllardan bu yana “fındık” sorunu gündemden hiç düşmüyor. Üretim bol oluyor, sorun çıkıyor... Rekolte düşük oluyor, sorun çıkıyor. Üretici halinden hiç mutlu gözükmüyor. Aracı aslan payını başkasına kaptırdığını söylüyor. İhracatçı hedeflediği kârları yakalamadığından yakınıyor. Fındığa bulaşmış herkes dertli. Bunca yıldır ülkenin böylesine açık, ortadaki bir sorununu çözemediğimize göre, çok önemli bir eksiğimiz olmalı, bizler de o eksiğimizle yüzleşebilme cesareti gösterebilmeliyiz.

Sorun alanımız sadece fındıkla sınırlı kalsa içim yanmayacak... Pamuk,buğday, yağlı tohumlar, nar, zeytin, çeltik benzeri aklınıza ne gelirse sorunlu. Tarımsal üretim ve hayvancılıkta sorunsuz bir alanımız, sorun tartışmadığımız bir zamanımız oldu mu?

“Bir sorunun farkında olmak, sorunu çözmenin yarısıdır” denir. Nasıl oluyor da, ülke medyasının  kılcal damarlarına kadar haber olan tarımsal üretim ve hayvancılık konusunda, ülke koşullarına uygun çözümler üretemiyoruz?
Zaman zaman düşündüğüm için sizlerle de paylaşmak isterim: Bu kadar gündemdeki bir konuyu çözme başarısı  gösteremediğimize göre  farkında olmadığımız bir eksiğimiz, bir yanlışımız, yanlış bir yöntemimiz mi var?

Katılır mısınız bilemem ama, benim gözlemlerimize göre eksik yanımız “iş yapma tarzımız.”

Üzerinde çalıştığımız konularda “net bilgi” üretemiyoruz. Net bilgi sahibi olmadığımız için “etkin koordinasyon” yapamıyoruz. Koordinasyon eksikliği nedeniyle “odaklanamıyor”; dikkat ve enerjimizi boş yere harcıyoruz.

Toprakla bitki kökleri arasındaki ilişki
Turquie Diplomatique'nin 15 Haziran-15 Temmuz tarihleri arasını kapsayan 77'. sayısında Euronews'den aktarılan bir haberi özetleyerek paylaşalım:

. Araştırmacılar, farklı bitki köklerinin zaman içerisinde nasıl bir gelişim gösterdiğini anlamaya çalışıyor.
. İnsanoğlu 10 bin yıldır, bitkileri toprağın üstündeki gelişmelerine bakarak üretiyor. Bugün ise bitkilerin topraktaki besinleri ve suyu daha verimli kullanmasının yol ve yöntemlerini araştırıyor.
. Toprakla bitki kökleri arasındaki etkileşimin nasıl gerçekleştiği izleniyor;bitkiye yararı olanlar kadar zararı olanlar da saptanıyor.
. Köklerin suyu ve besinleri verimli şekilde nasıl alabileceğine ilişkin ayrıntıdaki yeni bilgilere erişiliyor.
. Su, toprak ve bitki kökleri arasındaki ilişkileri tam olarak anlama ve  bitkilerin verimini artırabilme için  gerekli bilgilere hızla erişiliyor.
. Elde edilen bulgulara göre halen bir bitki ona verilen besinlerin yüzde 40'ını kullanıyor. Geri kalan yüzde 60'ın toprağa karıştığı anlamına geliyor. Bu oranı belirgin bir şekilde değiştirmek mümkün. Toprak bu yolla daha iyi korunabilir; bitki verimleri artırılabilir.
. Toprakla bitki arasındaki ilişkinin nasıl işlediği hakkında daha çok bilgiye ulaşma çalışmaları ilerledikçe bitki potansiyellerini değerlendirerek tarımsal üretim artırılabilecek.

Sensörlerin yarattığı potansiyel
İnsanoğlu 10 bin yıldır bitkilerin ve toprağın sadece görünen yüzüne bakıyordu. Bugün, ışık, ısı, nem, ses, koku, renk, sıcaklık, soğukluk, basınç, kimyasal etkilenme alanlarında geliştirilen sensörler; insanın beş duyusunu çok ileri boyutlara götüren; çok ince ayrıntılara indiren olanaklar yaratıyor. Isı, manyetik, basınç, optik ve ses sensörleri ve benzeri alanlardaki gelişmeler, bitki ile toprak, bitki ile hava arasındaki ilişkinin ayrıntıları hakkındaki bilgileri eş zamanlı olarak derliyor; transdüser aracılığıyla izleme mekanizmalarına aktarıyor. Akıllı, bağlantılı üretimin yaygınlaştığı alanların başında  tarım ve hayvancılık yer alıyor.

Sözün özü, teknik olanaklar, 10 bin yıldır insanoğluna yön veren, insani değerleri,beklentileri ve davranışları belirleyen “bakış açısını” değiştiriyor. Şimdi toprağın üstüne bakmaktan çok, altında bitki kökleriyle olan  ilişkilerine bakma aşamasına gelindi. Gelişmenin bu boyutunu izlemeden, üretici, aracı, spekülatör, finansman, devlet destekleri, depo sistemleri, pazar yapısı gibi geleneksel alanları fetiş haline getiren tartışmalar beklenen sonucu yaratmıyor. Bu kör döğüşünü, bu kısır bakış açısını aşamazsak, gerçekten çağın gerilerine, çok gerilerine düşeriz...
 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar