1 cent için plastik şişe toplar mısınız?
Ruslar SSCB'nin son yıllarını anarken, boş market raflarını hatırlar, "Uzaya ilk insanı biz yolladık ama tuvalet kağıdı üretmeyi beceremedik" diye acıklı esprilere tebessüm ederdi. Ev atıkları ile ilgili yazıya niyetlendiğimde fikir aldığım bir gazeteci dostum, "Uzaya ilk astronotumuz Alper Gezeravcı'yı yolladık ama atıklarımızı tasnif edip çöpe yollayamıyoruz" deyince Rus esprisini hatırladım.
Bir Türk profesör dostum sabbatical denen akademik değişim molası sayesinde altı ayını ailesiyle birlikte, bir Japon üniversitesinde ders vererek geçirip dönmüş, Japonya'ya dair her şeye ziyadesiyle meraklı olduğumdan, "Orada en çok ne zorladı sizi" diye sormuştum. Hiç düşünmeden, "Çöp ayıklama işi!" demişti. Şaşırdığımı görünce, "Zaten avuç içi kadar olan dairenin yarısı farklı ev atıkları için farklı renk ve boyutlarda olan torbalarla dolduydu ve hangisine ne koyacağını, hangi gün kapı önüne çıkaracağını bilmen gerekiyordu. Belki on tane çöp torbası vardı evde. En büyük stres ve sıkıntı kaynağımız buydu!" diye gülmüştü.
Bir nevi turnusol kağıdı
Galiba toplumların gelişmişlik düzeyini ölçerken bu evsel atıklar mevzusu bir nevi turnusol kağıdı oluyor. AB kapısından içeri son giren ülkelerden olan Hırvatistan bu konuda hızlı yol alan ülkelerden. En azından organik, plastik-metal, kağıt ve kalan diğer çöpler olarak dört ayrı renkli ve dört ayrı torbada biriktirip öyle atıyoruz çöplerimizi. Geri dönüşüm meselesinde hayli yol aldık.
Türkiye'nin haline en iyimser halimle baktığımda, "hac yoluna düşen karınca" görüyorum ama azminden emin değilim! Standart, kararlı uygulamalardan çok, yerel yönetimlerin müstakil deneme-yanılmaları üzerinden yol alınmaya çalışılıyor. Zor iş.
Fayda nasıl sağlanacak?
Öte yandan hiç değilse dünyanın geleceğini cehenneme çevirme garantisi veren plastik atıkların geri dönüşümü için verilen çabalara bakalım. Tüm dünya test ederek anladı ki, plastik şişeler için depozito iade sisteminde ısrar edilmedikçe şansımız yok. Peki bundan dişe dokunur bir faydayı nasıl sağlayacağız? Sadece plastik depozito ücretlerini artırarak.
Avrupa bu yolda epeyce yol kat etti. Ama Hırvatistan geride. Pek çok uzmana göre bunun nedeni, plastik içecek ambalajlarının iade depozito bedelinin düşük olması. Mesela iade edilen şişe başına Finlandiya 0,40 euro, Almanya 0,25 euro ödüyor. Hırvatistan'da 0.07 euro olan bedel, epeyce gürültü koptuktan sonra 1 Ocak 2025'de 0.10 euroya çıkarılacak. Yani 10 cente. Bu rakamı az bulanlar, hem çevreciler hem de geçimlerini şişe toplayarak sağlayan azımsanamayacak sayıdaki yoksul insanlar... Green Action ve diğer çevre örgütleri, kamu istişareleri sırasında depozito miktarının 0.15' euroya çıkarılması için bastırdı ama hükümet fazla buldu, reddetti.
2025’te sistem devreye girecek
Türkiye'deki durum mu? Medyaya yansıyan haberlere bakılırsa, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından hayata geçirilen Depozito İade Sistemi (DİS), 1 Ocak 2025 tarihinde devreye giriyor. Sıfır Atık Projesi kapsamında geliştirilen bu sistem, 0.1 litre ile 3 litre arasındaki plastik, cam ve metal içecek ambalajlarını kapsıyor. Her iade edilen ambalaj için tüketicilere depozito bedeli ödenecek. İlk aşamada 5 bin noktada uygulanacak sistem, belediye tesisleri, üniversiteler, zincir marketler ve AVM’ler gibi yoğun insan trafiğine sahip alanlarda hizmet verecek. Depozito bedeli, Türkiye Emlak Katılım Bankası’nın altyapısıyla oluşturulan e-cüzdan hesaplarında birikecek ve tüketiciler bu birikimleri alışverişlerinde kullanabilecek.
Peki Hırvatistan'da bile bir plastik şişe iadesine 10 cent ödenirken, bu rakam Türkiye'de ne kadar olacak? Önce anlamakta ve inanmakta zorlandım ama sahiden de 25 kuruşmuş. Yani 1 cent! Ne kadar özendirici, varın siz düşünün.
Bu arada son havadislere göre, 1 Ocak 2019'dan itibaren ücretli hale gelen plastik poşetler de, beş yıldır marketlerde 25 kuruşa satılıyormuş. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Plastik Poşet Komisyonu üyeleri, plastik poşetlerin 2025 yılındaki fiyatını istişare etmek için bir araya gelmiş. Ama dedim ya, Türkiye'nin her zaman ‘çok mühim’ gündemi oldu, oluyor; maalesef sıra ‘naylon-plastik mevzulara’ gelmiyor...