'Veri, altından kıymetli bir rezerv'
"Piyasaların “kritik karar” ve benzeri terimlerle tedirginlik körüklediği, belirsizliğin arttığı, irrasyonel beklenti ve davranışların daha sık görüleceği bir döneme giriyoruz. Belli bir kur seviyesini veri alarak uzun dönemli planlama yapma dönemi yavaş yavaş tarihe karışıyor. Bırakın uzun dönemli tahmin yapmayı, çok kısa zaman dilimi için bile doğru tahmin yapmak adeta olanaksız. Birçok risk unsurunun birbirini tetiklediği bir ortamda riskleri birbirinden bağımsız olarak görmek büyük hata olur. Özellikle politik risk kaynaklı gelişmeler çok kısa zaman diliminde kur riskini, fiyat riskini, kredi riskini tetikleyebilir. Rusya savaş uçağının düşürülmesinden sonra 'tahsili mümkün olmayan alacaklar' oranının yani batan kredilerdeki artışın politik risk kaynaklı olduğunu söylemek abartı olmayacaktır. Piyasaların ruh halini anlamak için büyük oyuncu davranışlarını öngörebilmek gerekir ki bu öngörü salt ekonomi ve finans bilgisi ile olmaz! Peki neyle olur diye sorarsanız söyleyeyim, psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, siyasi iktisat ve matematik ile."
Bu yorumlar İzmir Ekonomi Üniversitesi İşletme Fakültesi Öğretim Üyesi ve Ege Finans Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. C. Coşkun Küçüközmen'e ait.
Doç. Küçüközmen'e; 2016 yılında bizi neler bekliyor? Hangi pazarlar öne çıkacak? Türkiye ekonomisi ne durumda? Küresel ekonomide hangi riskler ve fırsatlar gündeme gelecek? diye sorduk. İşte yorumları:
2016'ya büyüme ve faiz damgasını vuracak
"2016 yılının birçok şeyin birbiriyle daha bağlantılı, etkileşimin yüksek olacağı bir yıl olacağını düşünüyorum. Mercek altındaki ülkeler her ne kadar Çin, Rusya, Hindistan olsa da bu ülkelerle yakın ticari ilişkilerde olan Brezilya, Şili, Malezya, Filipinler, G. Afrika gibi ülkeler de bu sürecin belirleyicileri arasında yer alacak. Bu gelişmeleri karşılıklı bağımlılık ve bağlantılı olma durumu olarak özetleyebiliriz. 2016'ya damgasını vuracak iki temel ekonomik parametre büyüme ve faiz. Tabii ki istihdam verileri de önemli. Ancak bu durum bence buzdağının su üstündeki kısmı. Bir çok potansiyel gelişme alanı olduğu gibi potansiyel riskler de azımsanmayacak kadar büyük. Düşen petrol fiyatları başta Rusya olmak üzere petrol ihracatına dayalı ekonomiye sahip tüm ülkelerde dengeleri bozdu. Suudi Arabistan maliyesinin bu gidişle 5 yıl içinde iflas edeceği bile konuşulmaya başlandı. ABD seçimleri, Kasım 2016’da Çin parasının SDR sepetine fiilen dahil olması, Rusya-Suriye yakınlaşması, AB ekonomisi ve Brexit yakından gözlenmesi gereken konular."
Burnumuzun dibindeki Ar-Ge'den ne öğreniyoruz?
"Türkiye’nin temel büyüme motorları bilindiği gibi tekstil, inşaat, otomotiv, perakende ve gıda. Tabii ki başka sektörleri ve bunlarla ilintili yan sektörleri de sayarsak büyüme motorunun içiçe geçmiş birçok sektörden oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu sektörler de birbirlerini her iki yönde besliyor. Düşen petrol fiyatları nedense bir türlü enflasyona yansımıyor. Nedeninin tartışmaya gerek yok. İnovasyona para veriyoruz, Teknopark açıyoruz. Adeta Lunapark gibi her yerde bir Silikon Vadisi gibi bir heyecan ve algı yaratılıyor. Burnumuzun dibinde dünya devlerinin AR-GE üsleri var, oralardan bir şeyler öğrenebiliyor muyuz? TCMB tarafından yayınlanan enflasyon raporu ve finansal istikrar raporu bu konuda önemli bilgiler içeren az sayıdaki kaynaktan bir kaçı. Durumumuzu genellikle yabancı ülkelerin önde gelen kuruluşları tarafından hazırlanan raporlardan görebiliyoruz."
Büyüme faktörünü yeniden tanımlamak gerekecek
"ABD küresel oyunun belirleyicisi olma özelliğini koruyor. Bizler sadece rakamlara bakarak konuşuyoruz. Projeksiyonlar yapılıyor, ortaya çıkan sonuçlar piyasayı ve davranışları psikolojik olarak etkiliyor. Büyüme kavramına gereğinden fazla odaklanıyoruz. Aslında büyüme denilen faktörü de yeni ekonomik gerçekleri dikkate alarak yeniden tanımlamak gerekecek. Önemli kurumlar göremedikleri, radar ekranlarına yansımayan şeylerin başlarına büyük sorun açabileceğinin farkında olmalı. Bugün veri bence altından da kıymetli bir rezerv, ancak kullanılmka ve işlenmek koşuluyla. Gizli olan örüntüyü bulmak, doğru soruyu sormak ve yanıtı anlaşılabilir şekilde almak gerekiyor. Kimse artık regresyonun parametresine, standart sapmasına bakmıyor. Piyasalara düşen haberler önemli, bir anda her şeyi değiştirebiliyor. Yorum yapıyorsunuz, beklenti açıklıyorsunuz, on dakika sonra Kuzey Kore’nin hidrojen bombası denemesi yaptığı haberi piyasalara düşüyor. Öte yandan İsviçre Merkez Bankası’nın son iki yıl içinde bir milyar dolardan fazla değerde Apple hisse senedi almasını da küresel başka bir trendin başlangıcı olarak sayabilir miyiz? İsviçre Merkez Bankası’nın portföyünde sekiz milyar dolardan fazla şirket hisse senedi bulundurması kulaklara ne kadar normal geliyor?"
Sistem çakıldıkça eski defterler açılıyor
"Ekonomik ve finansal sistem çakıldıkça eski defterler açılıyor, tıpkı müflis tüccar gibi. Küresel para akışının konrolü hala doların hegemonyası altında, yani ABD’nin. Bu yolla ABD doğrudan ya da dolaylı olarak özellikle gelişmekte olan ülkeleri etkileme gücüne sahip. Bugün 4 trilyon dolar rezerviniz olsa ne yaparsınız? Çin ne yapıyor? Büyük bir kısmı ABD uzun vadeli tahvillerinde. Yani en başta dediğimiz gibi karşılıklı bağımlılık ve bağlantılı olma durumu! Önemli olan bu bağımlılılık ve bağlantılar olmadan ayakta durabilme gücünüz."
"Eyi değil"
Rahmetli Demirel’e sormuşlar, “ülkenin durumunu tek kelime ile özetler misiniz” diye, meşhur aksanı ile “eyi” demiş. İki kelime ile özetleyecek olursam “eyi değil” diyecektim demiş. Ülkemizin durumu da böyle. Zaman geliyor suda batmamak üzere çırpınıyoruz, zaman geliyor kuş olup uçuyoruz. Ülkemiz dünyadaki tüm ülkelerden farklı bir coğrafi konuma sahip, bu konum iç ve dış siyasetin ana belirleyicisi olabiliyor. 1990’ların başında John Naisbitt tarafından yazılan "Megatrends 2000" Türkiye’yi hem batıya hem de doğuya bakmak durumunda olan bir ülke olarak tanımlamıştı. Aslında Türkiye birçok açıdan dışarıya bağımlı olma durumundan kurtulabilecek potansiyele sahip bir ülke. Görünüşte basit ama önemli hamleler yapılması gerekiyor. Örneğin hukuki altyapı, hem yerli hem yabancı yatırımcıyı rahatlatacak olan en önemli hamle. Bir taraftan hakların korunması ve istismarın önlenmesi, diğer taraftan hizmet sektörünün kalitesini artırılması önemli."