'Sürdürülebilirlik' yeterince kışkırtıcı değil
Mitchell Joachim, organik mimarinin lider isimlerinden birisi. Popüler Bilim Dergisi tarafından "Çevrenin Geleceği için Vizyoner Kişi" olarak nitelendiriliyor.
Kar amacı gütmeyen tasarım grubu Terreform ONE'ın kurucu eş başkanı Joachim, ekibiyle birlikte geliştirdiği projelerle, New York şehrinin çevresel olanaklarını keşfetmeyi ve dünyada benzer çözümlerin yaratılması için ilham vermeyi amaçlıyor.
Joachim, Geberit'in, kendi icadı olan gömme rezervuarın 50. Yılını kutlamak üzere gerçekleştirdiği etkinlik nedeniyle İstanbul'daydı. Kendisi ise sohbet etme fırsatımız oldu.
Mitchell Joachim, "yılın en iyi buluşu" gibi ödüller almasını sağlayan çok sayıda icata imza atmış. Bu icatların herbiri, kendi alanında radikal bir değişime yol açacak nitelikte.
Fakat öncelikle, Joachim'in gelecek vizyonunu anlamakta fayda var.
Joachim, son dönemde herkesin dilinde olan "sürdürülebilirlik" kavramından hoşlanmıyor. Bu kavramın yeterince "kışkırtıcı" olmadığını düşünüyor.
Sürdürülebilirlik dendiğinde, onun aklına beyzbol geliyor. Neden mi? İşte nedeni;
"Sürdürülebilirlik dendiğinde, aklıma beyzbol geliyor. Daha da doğrusu aklıma Chicago Cubs gibi bir takım geliyor. Kendini sürdürebilen bir takım, önemli liglerde oynayabilen; ama aslında hiçbir maç kazanmayan bir takımdır. Gelişmez, değişmez, çok fazla kahramanı yoktur. Nefes kesici, sürekli büyüyen, kendini geliştiren bir yapı değildir. Oysa New York Yankees gibi bir takımı düşündüğünüzde; bunun gelişen, büyüyen, güçlenen, kendini besleyen, akıllı, kahramanlarla dolu bir takım olduğunu görürsünüz. Sürekli kazanan bir takım. New York Yankees için "sürdürülebilir bir beyzbol takımı" diyemezsiniz; bu onlar için yetersiz kalır. Dolayısıyla, benim sürdürülebilirlik yerine tercih ettiğim kavram, sosyal ekoloji.
"Sürdürülebilirlik" yerine sosyal ekoloji
Joachim'in tercih ettiği kavram olan sosyo-ekoloji, hem sosyal adaleti hem de ekoloji bilimini bir araya getiriyor.
Joachim, sosyal ekoloji kavramını şöyle anlatıyor: "Çözüme ulaştırmaya çalıştığımız sorunlar, gerçekten önemli sorunlar. Dolayısıyla, bu sorulara çözüm bulmak için bilimden yardım almamız gerekli. Sürdürülebilirlik kavramının bunun yeterli derecede yaptığını düşünmüyorum. Sürdürülebilirlik daha çok bir felsefe; bir davranış biçimi ya da geniş kapsamlı bir şemsiye gibi. Oysa ekoloji, hayvan ve bitki dünyasını dikkate alan, bu konuda kararlar üreten, önemli araştırmalar gerçekleştiren, net cevaplar sunan özel bir bilim dalı. Sosyal ekoloji kavramı, tek cevabın bilim olmadığını; çözüm üretirken toplumu da devreye sokmayı savunuyor. Bu dünyada nasıl yaşadığımız, insan faaliyetleri ve kültür ile birlikte ele alınmalı. Hükümetler ise bu değişimin yaşanacağını kabul etmeliler."
Joachim'e göre, değişim toplumun tüm aktörlerinin katılımı ile gerçekleşecek. Bu yüzden yeşil teknolojinin çok daha ulaşılır düzeye gelmesi gerekiyor. Tabii ki bazı değerlerin de değişmesi şart. Mülkiyet sahibi olmak bunların başında geliyor.
Ekonomide ve siyasette tasarımcılar gerekli
Joachim, sorumluluğun büyük bir kısmını tasarımcılara yüklüyor ve şöyle diyor; "Politikacılara, bankacılara, müteahhitlere güvenmemeliyiz. Ekonomi, siyaset, inşaat gibi her alanda tasarımcılar yetiştirmeliyiz. Geleceğin mekanlarını, malzemelerini yeniden düşünmeliyiz. Örneğin yarının evleri daha akıllı evler olmalı. Enerjinizi nereye harcadığınızı ve bunu nasıl kullandığınızı bilmeniz gerekli."
Joachim ve ekibinin son dönemde çalıştığı projeler organik, yaşayan mimari üzerine odaklanıyor. Bir sonraki adımın biyoteknoloji olduğunu söylüyen Joachim'in yorumları dikkat çekici; "Günümüz mimarisi makinelerle yapılıyor. Oysa içinde aşadığımız evlerin, doğayı inşaa eden hücrelerden yapıldığını düşünün. Evlerin şekli, biyolojiyi takip etsin. Gelecekte evimizi inşa etmeyeceğiz, fakat büyüteceğiz."
Evlerimizi nasıl büyüteceğiz? Organik mimaride hangi malzemeler ön plana çıkacak? Bu soruların cevaplarına Sürdürülebilir Dünya sayfasında yer vereceğiz.