'Sıfır sorun'dan, 'sıfır dost'a

DİDEM ERYAR ÜNLÜ
DİDEM ERYAR ÜNLÜ YAKIN PLAN didem.eryar@dunya.com

 

ABD'nin önde gelen dış politika dergisi Foreign Policy, Türkiye'nin dış politikasına eleştiri getiriyor. Dergide, "Türkiye 1990'ların kafa yapısına dönme riski ile karşı karşıya. Arap ve Avrupa ülkeri ile gerilimin yükseldiği o yıllarda, komplo teorileri siyasi söylemi zehirlemiş; ve Türkler, ülkelerinin işgal altında olduğuna inanmışlardı. 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' söylemi hakimdi" deniyor.

Geçtiğimiz günlerde ABD Berkeley Üniversitesi Ortadoğu Araştırmaları Merkezi Başkanı Prof. Nezar AlSayyad ile yaptığımız söyleşide, AlSayyad, Türkiye'nin dış politikasını "benmerkezci" olmakla eleştirmiş ve Türkiye'nin Arap dünyasındaki birçok kişinin sevmediği bir ülke olduğunu dile getirmişti.

Görüşlerini aldığımız Prof. AlSayyad, "Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin merkezde yer alacağı evrensel bir Müslüman İmparatorluğu hayal etti ve bunu kurmaya çalışıyor. Bu bir tür yeni Modern Osmanlı İmparatorluğu. Fakat Erdoğan ve taraftarlarının, demokrasinin sadece çoğunluğun hakimiyeti olmadığını anlaması gerekiyor. Bu çoğunluğun, azınlıkların haklarını koruması ve azınlıkları etkin bir şekilde yönetime dahil etmesi gerekiyor. Oysa Türk hükümetinin politikaları benmerkezci bir yaklaşım sergiliyor" yorumlarına bulunmuştu.

ABD'nin önde gelen dış politika dergisi Foreign Policy de, Türkiye'nin dış politikasına benzer bir eleştiri getiriyor.

Piotr Zalewski imzalı makalenin başlığı, "Türkiye, 'sıfır sorun'dan, 'sıfır dost'a nasıl geldi?".

Türkiye, bundan bir süre önce, komşularla sıfır sorun felsefesini dış politika vizyonunun merkezine yerleştirdi. Hedef, Türkiye'nin yakın sınırlarında barış ve istikrar kuşağı yaratmak suretiyle, tüm ülkelerin refah içinde yaşayabilmeleri ve aralarındaki entegrasyon düzeyini ileri seviyeye taşımak olarak belirlendi. Bu hedef kapsamında, İran dahil, Arap ülkeleri arasında iş ve ticaret bağlantıları artırıldı; komşu ülkelerle vizeler kaldırıldı; Suriye ve İsrail; Pakistan ve Afganistan gibi bölgenin en sert tartışmalarına yönelik arabuluculuk rolü üstlenildi.  Arap Baharı sonrasında ise, bu tablo şekil değiştirmeye başladı. 

Peki bu tavır, Türkiye'nin bölgedeki etkisini azaltıyor mu? Komşularla sıfır sorun politikasına nasıl zarar veriyor?

Bu sorunun yanıtlarını Foreign Policy makalesindeki satır aralarında okuyalım:

- "Türkiye, Mısır'daki demokrasi hikayesinin başarısına çok fazla önem verdi ve Mursi rejimi tarafından yapılan yanlışları düzgün bir şekilde göremedi. Komşularla sıfır sorun olması, diğer ülkelerin iç işlerine burnunu sokmamak; ve hatta bölgenin güçlü adamlarına yakınlaşmak anlamına geliyor. Bölgesel statüko korunduğu sürece bu mümkündü: Türkiye, 2009'da İran'da seçimler sonrası yaşanan şidete sessiz kaldı; Suriye'de Esad'la müttefik oluşturdu; Libya'da Kaddafi'nin insan hakları ihlallerini görmezden geldi. Bölgesel statükonun unutulmasını sağlayan Arap Baharı ise, Türkiye'yi bu tavrından çıkmaya zorladı. Ankara, tüm bölgeyi kendi istediği doğrultusunda yönlendiremeyeceğini anlamakta zorlandı."

- "Türkiye'nin bugüne kadar uyguladığı yumuşak yaklaşım şaşırtıcıydı. Sıfır sorun felsefesinin emirlerinden birisi, 'eşit mesafe' idi; yani bölgesel tartışmalarda taraf olmamak. Oysa bu bir düşünceden ileri gitmedi. Özellikle de İsrail-Filistin söz konusu olduğunda. Arap baharı sabahında ise, eşit mesafe yaklaşımı oluktan aktı gitti."

"Türkün Türkten başka dostu yoktur" söylemi geri geliyor

- "Türkiye'nin tarafsız sorun çözücü olmak yerine, taraflı bir oyuncu olduğu tek yer Mısır değil. Türkiye, Irak'ta, Başbakan Nuri Al-Maliki hükümetini eleştirdi; Suriye'de rejim karşıtlarına destek verdi. Eski bir Türk diplomatın yorumlarına göre, Türkiye, Esad rejiminin gitmesini desteklemekte haklıydı. Diktatöre karşı olanlarla aynı tarafta olması doğruydu, ama burada durmalıydı. Rejimle tüm köprüleri yakarken, Esad üzerindeki gücünü kaybetti. İsyancıların arasında mücahitlerin sayısının artmasıyla, uluslararası toplum da geri çekilince, futbol terimi ile tanımlamak gerekirse, Türkiye, ofsaytta kaldı."

- "Erdoğan, dünyanın diğer bölgelerinde de dış politika zorlukları yaşıyor. Haziran ayında, Brüksel, Ankara'nın üyelik müzakerelerinde yeni bir başlık açılmasını Ekim'e kadar erteledi. Türkiye, bu durumu düzeltmek için neredeyse hiçbir şey yapmıyor. Bunun yerine, yetkililer Batılı ülkeleri suçluyor."

- "Türkiye'nin Ortadoğu'daki dış politikasının zorlu olması kaçınılmaz, ama ülkenin diğer bölgelerdeki yanlızlığı, kendi politikalarından kaynaklanıyor. Türkiye, 1990'ların kafa yapısına dönme riski ile karşı karşıya. Arap ve Avrupa ülkeri ile gerilimin yükseldiği o yıllarda, komplo teorileri siyasi söylemi zehirlemiş; ve Türkler, ülkelerinin işgal altında olduğuna inanmışlardı. Sürekli olarak 'Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur' söylemi tekrarlanıyordu. "

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar