'Çözülmesi gerekir'de uzlaşma var!

Taylan ERTEN
Taylan ERTEN ANKARA'dan [email protected]

Doğrudan veya dolaylı ilgili istisnasız herkes 'Bu sorun mutlaka çözülmeli' diyor. Fakat, bir sorun var: İstisnasız herkes 'mutlaka çözülmeli' dediği 'bu sorunu' kendine göre algılıyor, tanımlıyor ve çözüm öneriyor.

 'Bu sorun' malûm: Kaynağında PKK terörü, kimine göre Güneydoğu, kimine göre Kürt sorunu; üstüne bindirilmiş demokratik açılım, milli birlik projesi gibi unsurların karmaşık bileşimi.

Yaşanan son gelişmeler, çeyrek yüzyıldır Türkiye'nin canını acıtan, kanını akıtan, ulusal vicdanını sızlatan, ekonomik kaynaklarını tüketen bu sorunun 'çözülmesi gerekir' noktasında var olan toplumsal mutabakatı dikkati çekecek ölçüde güçlendirdi.

PKK terörüne karşı 'toplumsal sesin' gürleşmeye; devlet ve siyasi iktidara yönelik 'sorumluluk' uyarılarının keskinleşmeye başladığı hissediliyor. Güneydoğu Anadolu'daki gönüllü sivil oluşumların önceki gün Diyarbakır ile Batman'da yaptıkları ortak açıklamalar bu mutabakatın kanıtları.

Açılım şart!

Öyle görünüyor ki, AKP hükümetinin başta muhalefet olmak üzere geniş bir kesimde 'içi boş' olarak nitelenerek eleştirilen 'demokratik açılım' veya 'milli birlik projesi' Güneydoğu Anadolu'da ümit rüzgârları estiriyor. Rüzgâr özellikle iş dünyasında etkili.

Bölge illerinin iş dünyası liderleri arasında, ki ticaret ve sanayi odalarının başkanları hakim nabzı yansıtır, 'açılımı' desteklemeyen kimse yok gibi… Sadece 'pasif' destek de değil; 'açılım' sözcüğü bile tek başına kilidi açacak, sorunu çözecek 'sihirli anahtara' dönüşmüş.     

Bölge iş dünyasında güçlenen çözüm umudu, olağanüstü hal (OHAL) kavramı telâffuz edildiğinde gölgeleniyor. Bir kere daha OHAL mi? Aklınıza bile getirmeyin! Başkanlardan Ankara'ya verilen ortak mesaj, böyle.

Siyaset bildiğimiz gibi    

Siyaset dünyasına gelince, durumlar bildiğimiz gibi: Ne iktidarın muhalefete ne muhalefetin iktidar ne de kimsenin kimseye kulak verdiği var! AKP iktidarı 'kendi' bildiğini, CHP, MHP, BDP muhalefeti 'kendi' bildiklerini okumak ve anlatmakla meşgul.

Oysa, 'Bu sorunun çözülmesi gerekir' noktasında güçlenen toplumsal mutabakat, siyaset kurumunu da ciddiyet ve sorumlulukla harekete geçmeye çağırıyor.  İş dünyasının genelinde olduğu gibi, Güneydoğu Anadolu'da da yükselen talep şu:

İktidar ile muhalefet artık bu konuda kısır parti çıkarlarını bir tarafa bırakmalı, uygarca oturup konuşmayı ve ortak çözüm üretmeyi sağlayacak kalıcı bir diyalog mekanizmasını oluşturarak işletmeli. Gerçekten de, sorunun 'çözülme sürecine' yönlendirilebilmesi için önce siyaset zemininde bir temel uzlaşmaya ihtiyaç var. Hem de acilen!

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar
Atilla Karaosmanoğlu 13 Kasım 2013