'Büyümeyelim veya planlı küçülelim' dönemi mi başlıyor?
"Büyümeme" 2001 yılında aktivist bir slogan olarak gündeme geldi. Amacı, materyalist büyümeye meydan okumaktı. "Degrowth" kelimesi Fransızca'da "azalma" anlamına gelen "decroissance" kelimesinden geliyor. Daha sonrasında ise, aktivist bir slogandan sosyal bir harekete dönüştü.
Bugün dünya genelinde yaşanan ekonomik durgunluk, hızlı yoksullaşma, artan eşitsizlikler ve sosyo-ekolojik felaketler "büyümeme" kavramının yeninden gündeme gelmesine neden oluyor.
Dünya genelinde yapılan analizler, 2016 yılının özellikle de gelişmekte olan ülkeler için zor bir dönem olacağını ortaya koyuyor.
Egemen söyleme göre, yaşadığımız durum "ekonomik kriz, yetersiz büyüme veya az gelişmişlik sonucu ortaya çıktı."
"Büyümeme veya planlı küçülme (degrowth)" söylemi ise daha farklı: Bu söyleme göre, yaşanan sorunların temel nedeni ekonomik büyüme. Çünkü ekonomik büyüme bu problemlerin ana nedeni olmakla kalmıyor, aynı zamanda masraflı, ekolojik olarak sürdürülemez ve içsel olarak adaletsiz bir özelliğe sahip.
Büyümeme; daha az doğal varlık kullanan, daha farklı yaşamak için kendini organize eden toplumları işaret ediyor.
Büyümeme, ekonomik büyümenin toplumsal bir hedef olarak konulmasının ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor. Toplumsal adalet ve ekolojik sürdürülebilirlik amacıyla üretim ve tüketimin demokratik azaltımını savunuyor.
Büyümeme toplumunda ortaya çıkan yeni kavramlar var. Basitlik, müşterekler, özen bu kavramlardan bazıları. Büyüme toplumu aslında 2008 krizinin ortaya çıkardığı "vahşi kapitalizmin" tam tersi. İnsani değerleri, doğanın en önemli paydaşımız olduğunu, aşırı tüketerek hem doğaya hem de kendimize zarar verdiğimizi yeniden hatırlatıyor.
Bugün doğanın bize bir yıl içinde sunabildiklerinin yüzde 50'sinden daha fazlasını tüketiyoruz. Büyümeme yaklaşımı da bu gerçek karşısında gezegenin sınırlarını zorlayan, insanları daha fazla yoksulluğa sürükleyen, eşitsizliklerin artmasına yol açan iş modellerinin sürdürülemez olduğunu söylüyor.
Bu yüzden birçok ekonomist senelerdir aşamadığımız krizlerin çözümünün küçülen bir ekonomik modele geçişte olduğunu savuyor.
Büyümeme ekonomisinin temel kuralları ise özetle şöyle sıralanabilir:
- Toplumların kendi ekolojik zenginleri kadar tüketecekler
- Ekonomilerin açık ve yerel bir yapıya sahip olacaklar
- Kaynaklar yeni demokratik kurumlar yoluyla daha eşitlikçi bir şekilde dağıtılacak.
- Toplumların en büyük hedefi mal, mülk sahibi olmak olmayacak.
- Teknoloji sadece teknolojinin gelişime değil, yeni sosyal faydaların hayata geçirilmesine odaklanacak.
- Büyümemenin amacı GSYIH'nın merkez konumunu ortadan kaldırmak olmayacak; fakat hem üretimde hem de tüketimde daha sürdürülebilir bir seviye getirmeye odaklanacak. Bunun sonucunda ekonomik sistem belli ölçüde daralacak ve insani işbirlikleri ile ekosistemlere daha fazla yer açılmış olacak.