'Anneleri sayesinde, Türk kadın yöneticiler hızlı yükseliyor!'

Volkan AKI
Volkan AKI İŞ'TEN SOHBETLER [email protected]

 

Elçin Ergün, Alman Merck Serono’nun başkan yardımcısı… Dünya devi Merck ilaç ve kimya sanayinde toplam 11.5 milyar euroluk bir ciroya sahip. Ergün de  grupta, Merck Serono’nun ABD ve Çin dışındaki tüm ticari operasyonlarını yönetiyor. Bakarsanız tüm dünyadaki ülkeler ve bölgeler, satıştan pazarlamaya ona bağlı. Performanstan o sorumlu… Türk kadın yöneticilerin hızla yükselmeye devam edeceğini, bunun en önemli nedeninin de destekleyici aile yapısı olduğunu söylüyor. 

2014 yılı başında, Merck Serono’nun Global Ticari Operasyonlar Başkanı olan Elçin Ergün, benim bir süredir takip ettiğim, çok fazla öne çıkmayan, uluslararası alandaki başarılı Türk kadın yöneticilerden biri… Fakat tüm kariyer sürecinde Türk kadınları için atlanan önemli bir avantajı da dile getiriyor. Ergün, "Türkiye’de kadınlara başta anneler olmak üzere aile destek veriyor. Kimi zaman buna kızkardeşler ve ailenin diğer üyeleri de katılıyor. Bu çok önemli… Türk kadınları bu açıdan şanslı, şunu çok net söylemek istiyorum. Önümüzdeki dönemde çok fazla Türk kadın yönetici göreceksiniz, pek çok uluslararası şirkette. Kesinlikle yükselecekler, daha fazla yükselecekler” diyor.
Sohbetimizi Almanya’daki ofisinde samimi bir ortamda yaptık. Haftaiçi orada hafta sonu İstanbul’da eşi ve çocuğunun yanında. Zor bir hayat gerçekten… Liderlik, trendler, kanser araştırmalarında son duruma kadar da pek çok şey konuştuk.
 
Bölge merkezi olmak ve THY 

Elçin Ergün, 1998 yılında Merck ve Serono’nun birleşmesinden sonra, Türkiye Merck Serono’yu kurmuş ve genel müdürlüğünü üstlenmiş. Ardından İstanbul’u, Intercontinental denen Kafkaslar'dan Afrika’ya kadar uzanan bölgenin merkezi haline getirmiş. Kısaca hep kura kura yukarı tırmanmış… Hep değişimi destekleyen ekibin içinde olmuş. Üst yönetimin değişim isteği de onun önünü açmış. Bölge merkezinin Türkiye’ye kaymasının önemini ise şöyle anlatıyor: “Terfim söz konusu olunca, yani bölge sorumluluğu bana verilince ben dedim ki neden Türkiye’yi İstanbul’u düşünmüyorsunuz.. THY’nin son yıllardaki gelişimi, bizim bu tip içerdeki atılımlarımızı kolaylaştırdı. Çünkü, Dubai aslında hiç de iyi bir lokasyon değil. Türkiye, İstanbul bir HUB noktası.. Tam anlamıyla bir merkez ve bu şimdi çok da iyi oturdu.”
Elçin Ergün bölge merkezlerinin Türkiye’ye, İstanbul’a taşınmasının iki önemli katkısı olduğunu düşünüyor. Birincisi Türk yöneticilerin uluslararası kültür içine girmesi ve yetişmesi, ikincisi ise Türkiye’yi bilmeyen pek çok kurum yöneticisinin, Türkiye’ye gelerek tanıma fırsatı bulması…

'Flexible olma dönemindeyiz'

Bu koşullarda yönetiyoruz ama nasıl yönetiyoruz… Liderlikte en önemli unsurlar hangileri? Elçin iki konu üzerinde duruyor, aslında biribirine bağlı iki konu: Flexible olmak ve farklı kültürleri anlayıp çalışabilmek. Aslında bu yönetimin yeni liderlik formülünü de özetlemiş oluyor. Şöyle anlatıyor:
“Artık tabii günümüzde çalışma biçimi 'Virtual Team-Sanal Ekip' şeklinde ilerliyor. Telefon konferansları yapıyorsunuz, internet üzeriden takip ediyorsunuz artık ofis çalışma sistemi yok. Tamamıyla böyle… Teknolojiyi kullanmak işin bir yönü… Fakat diğer bir yönü ise herkesin yeni kültürde flexible olması gerekiyor. Buna alışması ve böyle çalışması gerekiyor. Her şey değişiyor. Artık yönetim tarzı uzaktan yönetime geçiyor, şartlar neyi gerektiriyorsa öyle yöneteceksin. Flexible olacak her şey…"

'Farklı kültürlerle çalışıyoruz'

Farklı kültürler konusu öne çıkıyor tabii ben bunları duyunca kadınların bu konularda doğal bir avantajı olacağını düşündüm. Ama her şey göründüğü gibi değil… Ergün şöyle özetliyor: “Liderlikte farklı kültürleri anlayabilmek ve onlarla çalışabilmek çok önemli hale geliyor. Çünkü şöyle bakın, siz aslında bir Çinliyi ya da Rus’u, bir Avrupalı ile aynı şekilde heyecanlandıramıyorsunuz. Çok farklı dinamikleri var bunun… Tüm bu kültürel çeşitliliği yönetmeniz gerekiyor. Ben INSEAD’da MBA yaptım. Özellikle yaptım. Avrupa kültürü daha derin. Bakıyorsunuz artık yönetici formasyonlarında psikoloji, sosyoloji gibi konular temel olarak veriliyor üstü matematik, işletme yani iş hayatına yönelik. Biz de hala satış odaklı, burada başarılı olmanın yeterli olduğu düşünülüyor. Oysa yöneticiler artık çok yönlü olmak zorunda.”

'Kadının görünmeyen engelleri'

"Kadınlara gelince, ülkeden ülkeye, kadınların iş gücü olarak yönetime katılmaları çok değişiyor. Ben daha önce Avrupa’da çalıştım 7 yıl, Hollanda’da, İngiltere’de, Almanya’da… Onların kendi sistemleri, çocukları olduktan sonra iş dünyasında kalmasına çok müsade eden sistemler değil… Aslında bu aileyle ilgili. Dadı bulamıyorsunuz. Kültürde annelerin ya da ailenin çocuğa bakması gibi bir durum söz konusu değil… Türkiye’nin kadını destekleyen aile yapısı bunu sağlıyor. Ben şimdi örneğin burdayım… Hafta arası sürekli burdayım… Hafta sonu Türkiye’de oluyorum. Annem olmasa, eşim tek başına kotaramaz. Orada arkada çok büyük bir desteğiniz var. Benim bildiğim kadarıyla Vodafone’da üst düzeye yükselen Serpil Timuray da aynı şekilde bir yaşam içinde…”

'Devrimsel değişimler var'

Genel trendler ve mutfakta neler olduğunu konuşurken Elçin Ergün şu tespitleri yaptı hepsini madde madde sıralamak istiyorum. 

 - Büyümenin geldiği taraf, Çin, Brezilya, şimdi problemli ama Rusya… Son altı yılda bu ülkelerin cirodaki payı ikiye katlandı. 

- Öncelikle e-sağlık’ı çok iyi izlemeniz gerekiyor… Teknoloji çok hızlı gelişiyor. Çılgın bir şekilde geliştiğini söyleyebiliriz. Bileklikler, uygulamalar var. İlaçları hatırlatıyor ya da bizzat uygulanmasını sağlıyor. e-sağlık diyoruz buna ve bu alanda inovasyonlar inanılmaz boyutlarda olacak. 

- Onun dışında Immuno-Oncology ayrı bir bilim, ayrı bir birim olarak gelişiyor.  Vücudun kendi kendisiyle savaşmasını sağlayacak mekanizmalar üzerine çalışılıyor şimdi… Vücudun kendi mekanizmasını aktive etmeye çalışıyorsunuz. Bugün biz Pfizer ile Anti-PD-L1 dediğimiz molekül üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki 5-10 yıla damgasını vuracak bu molekül.. 

 

Yazara Ait Diğer Yazılar Tüm Yazılar