“Ekonomide hem kamusal hem KOBİ’sel dönüşüm gerekiyor”

Türkiye’nin ekonomik anlamda detaylara takılıp ana resmi kaçırdığına dikkat çeken Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, krizden çıkışın reçetesini kurumsallaşma olarak tanımladı. Saka’ya göre, Türkiye’de hem kamusal hem de KOBİ’sel reformların bir an önce hayata geçmesi gerekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Türkiye Kurumsal Yönetim Derneği (TKYD) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Tamer Saka, dünya ekonomisiyle birlikte Türkiye ekonomisinin de ‘garip’ bir dönemden geçtiğini söyledi. Saka, “Birçok bilinmezin, birçok riskin aynı anda yönetilmesi gerektiği bir dönem yaşıyoruz” dedi.

Dünyadan bağımsız Türkiye’nin kendine özgü sıkıntıları olduğuna işaret eden Saka, ülke ekonomisinde topyekun bir dönüşüme ihtiyaç olduğunu vurguladı. “Türkiye’nin uzun zamandır yapısal problemleri var, kendi tasarruflarıyla yatırım yapamayan bir ülke” diyen Saka, ülke ekonomisiyle birlikte şirketlerin de detaylarda boğulup ana resme bakmadığını söyledi. Saka’ya göre krizden çıkış reçetesi ise hem kamusal hem de KOBİ’sel anlamda kurumsallaşmak.

“Piyasalara güven verilmeli”

Ortaya konan ekonomi paketlerinin sürdürülebilir ve kalıcı olması gerekliliğine dikkat çeken Saka, “3-5 ay sonra nasıl bir aksiyon alınacak bilmiyoruz. Gözler eylülde açıklanacak orta vadeli programda. Şu anda beklentileri satın alıyoruz. Faiz nereye gidecek, kur nerede duracak belirsiz. Şu anda göreceli olarak güven veren bir ekonomi ekibi var ama bir strateji ve politika adımlarını tam olarak göremiyoruz” dedi.

Piyasalarda güvene ihtiyaç duyulduğunu ve tutarlılığın önemli olduğunu ifade eden Saka, “Şu anda doğru işler yapılıyor ama bunların geniş kapsamlı ele alınması lazım. İş dünyasının bunun devamlılığı olacağına ikna olması lazım” diye konuştu. Yerel seçimler nedeniyle Mart 2024’e kadar ‘gel-git’li sürecin devam edeceğini söyleyen Saka, seçime kadar radikal bir değişim beklemediğini kaydetti.

“IMF’ye gidilmiş gibi bir program olmalı”

Yeni ekonomi yönetiminin masaya mutlaka bir program koyması gerekliliğine işaret eden Saka, “Bir ülkenin kendi kaynaklarıyla kendini yönetebiliyor olması lazım. Ama IMF’ye gidilmiş gibi bir disiplin ve bir programın ortaya konması lazım. Yani hedeflerin net bir şekilde ortaya konması lazım. Kararlılıkla bu hedeflerin yerine getirileceği konusunda piyasalar güvence verilmesi lazım.Kimse faizle ilgili Merkez Bankası'nın hedefini bilmiyor. Atılan adım yeterli mi olacak? Yetersiz mi olacak? Bunların bilinmesi gerekiyor” diye konuştu.

“Sanayide ciddi bir dönüşüme ihtiyaç var

 Hedef ekonomik parametrelerin konması ve bunu destekleyen reformların hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Saka, “Türkiye'nin ciddi bir sanayi, turizm dönüşüm reformuna ihtiyacı var. Artık bu reformların da hayata geçilmesi gerektiği konusunda herkes hemfikir. Yani bu toplu bir ekonomik dönüşüm paketine dönüştürülürse, yapılanlardan orta ve uzun vadede sonuçlar alırız. Yoksa her zamanki gibi kısa vadede bazı önlemler alınır ve kalır” ifadelerini kullandı.

“Şirketlerimizin yapısı çok kırılgan”

 Yapısal çözümler üretilmediği sürece şirketlerin yapısının çok kırılgan kaldığını ve krizlere karşı dayanamadığını dile getiren Tamer Saka, şöyle devam etti: “Kurumsallaşma esasında o kadar merkezi ve önemli bir kavram ki. Her gün bunu konuşuyor olmamız lazım.

Bir sistem dahilinde ve sürdürülebilir halde yapmaya imkan tanıyacak altyapıyı kurmak gerekiyor. Kişilerin getirdiği katkıdan bağımsız ama o katkıyı artı olarak kullanabilen ama bağımsız, kendi hafızası olan, kendi öğrenme sistemleri olan yönetim modelleri kurmak kurumsallaşma. Bizde ise maalesef kurumsallaşmanın tam tersi kişiye bağımlılık noktasında ilerleyen kurumlar var.

Böyle olunca da belli dönem başarılı oluyor, konjonktür de biraz destek oluyor. Maalesef belli bir süre sonra bu konjonktür değiştiği zaman bu kurumlar mevcut problemleri adreslemekte yetersiz kalıyor.” Ekonominin KOBİ kolu üzerinden yürüdüğünü belirten Saka, “O nedenle ufak dalgalanmalarda bile sallanıyoruz. Çünkü sermaye birikimi yok. En ufak krizde de şirketler sistemden çıkıyor” dedi.

“Kurumsallaşma merkeze konulmalı”

“Kurumsallaşma konusunu her türlü unsuruyla merkeze koymalıyız” diyen Saka, şunları söyledi: “Örneğin bankadan kredi alacak şirketin kurumsallaşma seviyesi değerlendirilmeli veya halka açılacak bir şirkette kurumsallaş kriterlerine bakılmalı.

Maalesef şu anda bunları şekil olarak yapar durumdayız.” Stabil bir ekonomide şirketlerin alışkanlıklarla devam edebileceğini, ancak değişen yeni dünya ekonomisinde risklerin çoğaldığını vurgulayan TKYD Başkanı Saka, “Bugün artık her şey değişiyor ve çok daha karmaşık konularla karşı karşıyayız.

Bugün Türkiye, dünyanın farklı coğrafyalarındaki sermayeye erişimde sınırlı. Örneğin Brezilya'da 200 milyar dolara yakın 3G diye dünyanın en büyük işte özel sermaye fonlarından biri var. Dünyanın önemli şirketlerinin sahibi hissedar. 200 milyar dolar Türkiye'nin neredeyse dörtte bir milli geliri. Yani düşünün Türkiye'de bir şirket olsa ve 100 milyar dolarlık bir fon yönetse, bunun ekonomiye etkisi ne olur? 100 milyar dolar bandını aşan şirketimiz maalesef yok. Bugün Kore'de bu bandı aşan 20’ye yakın şirket var. Bu noktada politikalar üretmek zorundayız” dedi.

“Borsaların derinleşmesi gerekiyor

Önemli noktalardan birini de işlerin gelişimine imkan sağlayan sermaye piyasalarının oluşturulması şeklinde açıklayan Saka, “Borsaların derinleşmesi, sermaye piyasalarının derinleşmesi kurumsallaşmanın da önünü açacak olan konu.

Bugün Amerika'da en fazla hissesi olan bir ailenin veya bir kişinin yüzde 1-2- 3 şirketi yönettiği örnekler çok fazla. Yani o geniş tabana kitlelere yayılmış, sahiplikle çok dağınık bir yapı var. Dolayısıyla bizdeki patron kavramı yok. Yani şirketi yönetebilmek için çok ciddi kurallara ihtiyaç duyuluyor. İşte kurumsallaşma meselesi de böyle. Ancak o sistemle siz hesap verebilir, hesap sorabilir bir yapıya uğraşabiliyorsunuz. Şimdi bu bize hani halka açılmış olsa bile 50’nin hisseye sahip olan patronlar var” diye konuştu.

“Başlamadan nasıl bitireceğiz?”

Türkiye’de kurumsallaşma sürecinin uzun bir yolculuk olacağını söyleyen Saka, “Belki yıllar isteyecek ama başlamadığımız şeyi nasıl bitirebiliriz? Kanunlar, uygulamalar, ödül mekanizmaları ona göre oluşturulmalı. Türkiye'nin 10-20-30 sene sonrasında planlayarak ve bunu da siyasetten arındırarak ortaya koymak lazım. Gerçekten sanayide, ekonomide tam bağımsız olmak için kutup yıldızımız olması lazım.

Yani oraya doğru bizi götürebilecek her türlü adımı, stratejiyi kurmamız lazım” diye konuştu. Türkiye’nin önemli bir merkez olma potansiyeli olduğunu kaydeden ve ekonomik olarak önünü açık gören Saka, sözlerini şöyle tamamladı: “Ama önemli olan bu potansiyeli ortaya çıkartmak adına Türkiye'nin artık gerçekten, iyi düşünülmüş, iyi planlanmış, iyi dizayn edilmiş yeni bir ekonomi yol haritasına ihtiyacı olduğunu. Bu özel sektör için de bu geçerli.”

"Asıl enflasyon Temmuz 2024’te görülecek"

Tamer Saka, şu anda ekonomideki düzenlemeleri ‘atılması gereken zorunlu adımlar’ olarak yorumladı. Saka, şunları söyledi: “Geçmiş dönemde uygulanan ekonomi politikalarının sonucu olarak bugün bu adımlar atılıyor. Şimdi sistem biraz nefes alıyor. Kur gidebileceği noktaya kadar gidiyor. Burada psikolojik sınır 30 diye düşünüyorum. Dolayısıyla o noktaya kadar sistem onu, özellikle ihracat tarafında olumlu karşılayacak. Ama tabii o artışların getirdiği enflasyon etkisi olacak. 2024 Temmuz ayında çok değişik bir rakam görebiliriz.”

“Türkiye’de 100 milyar dolarlık potansiyel var”

Türkiye’nin sermaye birikimi için gerekli altyapıyı kurması gerektiğini söyleyen Tamer Saka, “Bugün dünyada yıllık 2 trilyon dolarlık özel sermaye hareketi var. Sisteme 2 trilyon dolar para giriyor ve çıkıyor. Ve bunlar dünyanın farklı yerlerine yatırım yapıyorlar. Türkiye'nin bundan aldığı pay neredeyse yok. Türkiye dünya ekonomisindeki payı kadar alsa aşağı yukarı 20 milyar dolar girmesi lazım. Şu an Türkiye'ye giren para yok. Oysa yüzde 1’den fazla girmesi lazım. Çünkü yatırım yapılabilir ülke sayısı çok az. Türkiye'nin potansiyeline baktığınız zaman yıllık 100 milyar dolar para girmesi lazım. Yani o potansiyeli var ama para güvenmek istiyor” diye konuştu.