“Özel sektör asgari ücret artışı üzerine çıkmamalı”
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, meclis toplantısında Türkiye ekonomisindeki son gelişmeleri değerlendirdi. Özgener, özel sektördeki ücret artışlarının asgari ücret üzerine çıkmaması gerektiğini söyledi.
Özlem SARSIN
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, yılın son meclis toplantısında, çalışanların yüzde 43’ünün asgari ücret aldığı ülkemizde, 2025 artışının yüzde 30 olarak belirlenmesinin, doğrudan etkilerinin yanı sıra, dolaylı etkiler açısından da önemli olduğunu ifade etti.
Özel sektördeki ücretlendirmelerin ve hizmet sektöründe fiyatlandırmaların asgari ücret artışının üstüne çıkmaması gerektiğine işaret eden Özgener, yüzde 30 ücret artışının, yüzde 45 civarında gerçekleşecek 2024 sene sonu enflasyonunun, gelecek yıl Merkez Bankası’nın beklediği yüzde 21 enflasyonun ortalaması alınarak hesaplandığını dile getirdi.
Özgener, bu aşamadan sonra, diğer fiyatlandırma ve ücretlendirme kararlarının nasıl alınacağının kritik önem taşıdığının altını çizerek, “2025 yılı asgari ücretinin doğrudan ve dolaylı etkilerinin yanı sıra, beklentiler üzerindeki etkisi de olacak.
Bütün bu gelişmeler, enflasyonun 2025’te yüzde 30’un altına gerilemesini ve faizlerin düşüş hızını belirleyecek. Mevcut durumda piyasa beklentileri, 2025 yılında enflasyondaki düşüş kadar bir faiz indirimi olacağının ve Türk Lirası’nın reel olarak daha fazla değerlenmeyeceğinin tahmin edildiğini gösteriyor. Enflasyonun, Merkez Bankası tahmin aralığında gerçekleşeceği bir senaryoda da, büyüme tahminleri yüzde 3 civarında oluşuyor. Enflasyonun düşmesinin beklendiği bir senede, potansiyel büyümenin üstünde bir büyüme beklemek çok gerçekçi değil” dedi.
29 Kasım’da açıklanan Türkiye ekonomisi 3.çeyrek büyüme rakamlarının, tüketim öncülüğünde bir büyümeye işaret ettiğini ancak, asıl ihtiyacın dış ticaret ve istihdama katkı sağlayacak şekilde imalat sanayii kalemlerindeki reel büyümenin olduğunu ifade eden Özgener, “Ekonomik performansımızın ve dolayısıyla ülkemizin büyümesi için verimlilik artışı çok önemli.
Enflasyonu düşürmeyi birinci öncelik olarak gördüğümüz mevcut durumda, ekonomik performansımızın artması için verimlilik kavramını da çok önemsiyoruz. OECD de, iş gücü reformuyla büyüme oranının artabileceğine, kayıtlı iş gücü artırımı ve esneklik ile büyümenin yukarıya çekilebileceğine dikkat çekiyor” dedi.
“Dezenflasyon süreci yeterince etkili değil”
Enflasyonu düşürme konusunda diğer ülkeler kadar hızlı sonuç alınamadığını da belirten Özgener, “Buna rağmen, özellikle ekonomik programın da etkisiyle makroekonomik dengelerin bozulduğu 2022-2023 döneminden 2024’e geldiğimizde birçok ekonomik kazanım elde ettiğimizi değerlendiriyoruz.
Merkez Bankası rezervlerinin artması, Kur Korumalı Mevduat’ın azalması, Türk Lirası varlıklara olan ilginin artması ve cari açığın iyi bir seviyeye gelmesi umut verici gelişmeler. Öte yandan, enflasyonun azalmaya başladığını ama dezenflasyon sürecinin yeterince etkili olmadığını görüyoruz.
2025’in ana konusu yine enflasyonla mücadelenin devamı ve enflasyonla mücadeleyi belirli bir seviyeye getirmek. Buna bağlı olarak da faizlerin ne zaman ve ne hızla düşeceğini de tartışacağız. Enflasyonla mücadelemiz devam ediyor ve trend olarak bazı alt kalemlerde olumlu gelişmeler olduğunu görüyoruz; ancak aylık veriler hala istenilen seviyelerden yüksek. Dezenflasyon sürecinde, Merkez Bankası politika faiz oranı ve para politikası kararları ile birlikte maliye politikalarının eş güdüm içerisinde belirlenmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
“Yapay zekâ enflasyonu pozitif etkileyecek”
2025 yılı için bir diğer önemli konunun ise, yapay zeka ve yüksek teknoloji kullanımının ülke ekonomileri ve şirketlere yapacağı etki olduğunu ifade eden Mahmut Özgener, “JP Morgan Emerging Markets değerlendirmesine göre; gelecekteki küresel büyümenin kaynakları sadece fiziksel ve insani sermayeden kaynaklanmayacak; yapay zeka kaynaklı teknoloji başta olmak üzere toplam faktör verimliliğine bağlı gelişmeler önemli bir rol oynayacak.
Yapay zeka gibi teknoloji kaynaklı gelişmelerin, toplam faktör verimliliği üzerinde ve dolayısıyla önümüzdeki dönemde büyümeye ve enflasyona dünya genelinde pozitif etkisi olacağı düşünülüyor. Yakın gelecekte, bu etkiyi teknoloji süreçlerine daha iyi entegre edebilen aktörlerin gelişmiş ülkelerdeki büyüme oranlarına ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yapay zekanın büyüme üzerinde de etkili olması, gelişmiş ülke ekonomilerinde verimlilik artışı sağlaması ancak gelişmekte olan ülkeler üzerinde aynı etkiyi yaratmaması bekleniyor. Asya’daki bazı gelişmekte olan ülkelerin de bu pozitif büyüme etkisinden faydalanacağı düşünülüyor” dedi.