İzmir iş dünyasından Ankara çıkarması

İZTO, EBSO ve İTB başkanlarından oluşan iş dünyası heyeti, hem Türkiye ekonomisi hem de İzmir için beklentilerini dile getirmek amacıyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile görüştü. İzmirli temsilcilerin gündeminde sanayi, ticaret ve tarım sektörlerine ilişkin çözüm önerileri yer aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İzmir Ticaret Odası, Ege Böl­gesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası’ndan oluşan 46 kişilik İzmir İş Dünyası Heye­ti, T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcı­sı Cevdet Yılmaz ile Ankara’da bir araya geldi.

AK Parti İzmir Millet­vekilleri Şebnem Bursalı ve Eyyüp Kadir İnan’ın da bulunduğu gö­rüşmede; sanayi, ticaret ve tarım sektörlerine ilişkin değerlendir­melerde bulunulurken, İzmir’de­ki organize sanayi bölgeleri ve ser­best bölgelerin konuları aktarıldı. Sektörel konularla ilgili dosyala­rın da sunulduğu ziyarette, çözüm önerileri değerlendirildi.

“İzmir, Türkiye için önemli bir kent”

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’n­de gerçekleşen görüşmede Cum­hurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yıl­maz, 2025 yılının sonlarına doğru enflasyondan bugünkü kadar bah­sedilmeyeceğini dile getirirken, tek haneli rakamlara inene kadar mücadeleyi kararlılıkla sürdüre­ceklerini vurguladı. İzmir ekono­misine dair düşüncelerini heyetle paylaşan Yılmaz, “Farklı projeler­le İzmir’in yanında olacağız.

Şuna inanıyorum, İzmir potansiyeli en yüksek şehirlerimizden biri. Sade­ce Ege Bölgesi için değil tüm Tür­kiye’nin kalkınmasına katkı sağla­yacak bir şehrimiz. Katma değeri yüksek, yüksek gelirli bir ülke he­defimize büyük katkılar sunacak bir ilimiz. Biz de İzmir’in her za­man yanında olacağız” dedi.

Görüşmede söz alan İzmir Ti­caret Odası (İZTO) Yönetim Ku­rulu Başkanı Mahmut Özgener, 2024 yılının enflasyonla mücade­lede yol kat edilen bir yıl olduğu­nun altını çizdi. Özgener, “Talep yoluyla ve kur politikası ile enflas­yonun düşürülmesinin reel sektör açısından sonuçlar doğurduğunu yakından deneyimliyoruz.

Kısa dönemde bu politikaların, enflas­yonun kontrol altına alınabilme­si için gerekli olduğunu anlıyoruz. Enflasyonu düşürme önceliği ile çalışan Merkez Bankası’nın son dönemde kararlılıkla ve istikrar­la yürüttüğü para politikalarının; maliye, ücret politikaları ve yapı­sal reformlarla desteklenmesinin piyasada güveni pekiştireceği ve reel sektör maliyetlerini azaltaca­ğı kanaatindeyiz” diye konuştu.

Özgener’den fahiş fiyat vurgusu

Fahiş fiyat konusunun iş dün­yasını en çok rahatsız eden konu­ların başında geldiğini ifade eden Özgener, “Hiç şüphesiz içinde bu­lunduğumuz olumsuz koşullar­da fırsatçılık yaparak yapay fiyat artışları ile enflasyonu körükle­yenler var. Ancak, onları çok cid­di maliyet baskısı içinde üretim ve ticaret yaparak ayakta kalmaya çalışan sanayici, tüccar ve esnaf­tan ayırmamız gerekiyor” dedi.

İzmir özelindeki konulara da de­ğinen Özgener, “İzmir Kemalpaşa Lojistik Merkezi ile Tarıma Dayalı İhtisas Organize Sanayi Bölgele­ri projelerimize destekleriniz için bir kez daha teşekkürlerimizi arz ediyorum. Tarıma Dayalı Organi­ze Bölgeler ile ilgili süreçler devam ediyor.

Kemalpaşa Lojistik Mer­keziyle ilgili imar planı askı süresi sona ermiş, T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ta­rafından askıya çıkarılan planla­ra itiraz gelmemiş ve planlar onay­lanmıştır. İlk etapta 954 bin 755 metrekare büyüklüğündeki imar planlı alana ilişkin imar uygula­ması, parselasyon planı ve hari­ta tus dosyalarının hazırlanması ve onaylatılması işleri ihalesi ta­mamlanmış ve çalışmalar başla­mıştır. Üç ay içerisinde temel atıl­masını ve 2025 yılı sonunda da fa­aliyete geçmeyi planlıyoruz” dedi.

Yorgancılar: 2025’in ilk 6 ayı da zorlu geçecek

İzmir ekonomisi ve sanayisi­ne ilişkin görüşlerini aktaran Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yö­netim Kurulu Başkanı Ender Yor­gancılar da, “Enflasyonla mücade­leye odaklanılan 2024 yılı, herkes açısından zorlu geçti. Ancak, tüm veriler de gösterdi ki, en çok hasa­rı alan biz sanayicilerdik. Ve 2024, bizim için zararla kapattığımız ka­yıp bir yıl oldu. 2025 yılının ilk 6 ayının da, bu şekilde geçeceği dü­şüncesindeyiz” dedi.

“Rekabet gücümüz azalıyor”

Ülkemizde sanayi altyapısının kolay kurulmadığını ifade eden Yorgancılar, “Bugün 262 milyar dolar ihracatın bileşenleri, üret­tiğimiz sanayi ürünleridir. İma­lat sanayi, ekonominin de, büyü­menin de en önemli itici gücüdür. Açıklanan yüzde 44,3 enflasyona karşılık, kurların sadece yüzde 18 oranında artışı, firmalarımızın katlandığı maliyeti olağandışı ar­tırdı. Müşteri kaybetmemek uğru­na da; ya maliyetine, ya da maliye­tinin çok altında fiyatlandırmaya razı olunuyor.

Üyelerimize yapmış olduğumuz bir ankette firmaların yaklaşık yüzde 70’i döviz kurunun mevcut seviyelerinden olumsuz etkilendiğini, yüzde 21’i ise kıs­men olumsuz etkilendiğini be­lirtmiştir. Üyelerimiz, ihracatçı­lar için özel kur talep etmektedir. Mevcut döviz kurları ile maliyeti yüksek Türk Lirası ihracatçımızın rekabet gücünü gün geçtikçe eriti­yor” diye konuştu.

Sanayicinin tek başına rekabet gücünü artırması, katma değerli üretime geçmesinin zor olduğunu vurgulayan Yorgancılar, “Rekabet gücü gün geçtikçe eriyen ihracat­çı üyelerimiz için özel kur uygu­lanmasını önemsiyoruz. İhracat­ta rekabet gücümüzü etkileyen bir diğer konu, yüksek katma değer­li üretime geçiştir. Sanayicinin fi­nansmana erişiminin kolaylaş­ması hayati önem taşıyor.

Bugün rakiplerimiz yüzde 3-yüzde 8 ara­sında faiz oranı ile uzun vadeli kre­di kullanabilirken, yerli üreticimi­ze yansıyan oran yüzde 50’lerde. Maliyetlerimiz çok yüksek. Teşvik ve desteklerin çeşitlenerek artma­sını çok önemsiyoruz. Üretim sa­hasında çalışacak ara eleman sı­kıntımız artarak devam ediyor. Nitelikli eğitim ve özellikle mes­leki eğitime odaklanarak, bilim ve teknolojik dönüşme uyumlanacak hızlı bir eğitim modeline ihtiyacı­mız var. Yerli üretimi olan ürün­lerde, Çin ürünlerine karşı ciddi haksız rekabet söz konusu. Sanayi, geri dönüşü oldukça uzun bir yatı­rımdır.

Küresel ekonomideki risk­leri de dikkate alarak, konuları alt alta koyduğumuzda, sanayiciliği teşvik etmeye olanak tanımamız gerekiyor. Sanayideki dönüşümün bir parçası olabilmek için strate­jik bir sanayi politikasının plan­lı bir şekilde uygulanmasına ihti­yacımız var. Her zaman ifade et­tiğimiz, “üretim yoksa kalkınmak hayaldir” mottomuz paralelinde, üretim olmadan, sürdürülebilir is­tihdam ve ihracatın çok güç oldu­ğu gerçektir” dedi.

“OVP ile zorlukların üstesinden gelebiliriz”

İzmir Ticaret Borsası (İTB) Yö­netim Kurulu Başkanı Işınsu Kes­telli ise Türkiye ekonomisinde bir dengeleme ve dönüşüm sürecin­den geçildiğini söyledi. Kestelli, “Bu sürecin en önemli yol haritası eylül ayında açıklanan Orta Vade­li Program. 2024 yılını tamamla­dığımız bu günlerde enflasyon, is­tihdam, ihracat gibi temel makro­ekonomik verilerde hedeflerin büyük oranda gerçekleştiğini gö­rüyoruz. Son dönemde alınan ka­rarlar ile programa uyum konu­sundaki kararlılığın teyit edildi­ğini söyleyebiliriz.

Her ne kadar ekonomide iyileşme söz konusu olsa da halkımızın geçim sıkıntısı yaşadığı, iş dünyamızın ise ulusla­rarası rekabette zor bir dönemden geçtiği ülkemizin mevcut gerçeği. Orta Vadeli Programı kararlı bir şekilde uygulamaya devam eder­sek tüm bu zorlukların üstesinden geleceğimize, tekrar etkin bir bü­yüme trendine gireceğimize ina­nıyoruz. Bizler de bu süreçte üret­meye devam ederek, programa eli­mizden gelen katkıyı sağlamaya devam edeceğiz” diye konuştu.

Kestelli: Tarımda yaşanan sorunlar teknoloji ile çözülebilir

Ülke ve İzmir tarımına ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kestelli, “Tarım, beş milyona aşkın insanımızın çalıştığı, yaklaşık 20 milyon insanımızın da geçimini sağladığı bir sektör. Dolayısıyla, tarım sektörüne verilen destekleri sadece ekonomik sonuçları ile değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel faydaları ile de değerlendirmek durumundayız.

Hayvancılık sektörü gıda güvenliğimiz için büyük önem taşıyor. Ancak maliyet artışları, fiyatlardaki istikrarsızlık hem et hem de süt arzında dalgalanmalara neden oluyor. Sorun zaman zaman ithalatla çözülmeye çalışılsa da maalesef kalıcı istikrar bir türlü sağlanamıyor. Hayvan varlığımızı artıracak ve yerli üretimi teşvik edecek önlemleri arttırmamız ve hayata geçirmemiz çok önemli.

Sektörün önemli sorunlarından birisi de yaş meyve sebze sektöründeki arz-talep dengesizliğinin neden olduğu fiyat oynaklığı ve enflasyona olan olumsuz etkisi. Bu sorunun çözümü için yaş meyve sebze ticareti tedarik zincirinin gözden geçirilerek iyileştirilmesi ve hal mevzuatının yeniden değerlendirilerek bu konuda radikal değişikliklerle yeni bir sistem kurulması gerektiği kanaatindeyiz.

Tarımda yaşanan birçok soruna teknoloji ile çözümler üretmek mümkün. Orta Vadeli Programda da çok açık bir şekilde ifade edildiği gibi tarımda teknoloji kullanımını ve tarım teknolojilerinin geliştirilmesindeki teşvikler çok önemli. Bu konuda da İzmir Tarım Teknoloji Merkezi (İTTM) ile birçok tarım teknolojisinin hayata geçmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz” dedi.