DTİK lobi atağına kalkıyor
DEİK bünyesinde faaliyet gösteren Dünya Türk İş Konseyi (DTİK), yurtdışında yaşayan Türkleri organize etmeye başladı
TAYLAN BÜYÜKŞAHİN
İSTANBUL - Murat Yalçıntaş, Türk iş dünyasının aktif isimlerinden birisi. İstanbul Ticaret Odası Başkanlığı ve TOBB Başkan Yardımcılığı görevlerinin yanı sıra, pek çok platformda önemli görevler üstlendi. Şu anda Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu’nda (DEİK) yönetim kurulu üyesi olan Yalçıntaş, DEİK bünyesinde yer alan Dünya Türk İş Konseyi’nde (DTİK) son 6 aydır yoğun bir şekilde çalışmalarını sürdürüyor. DTİK’in stratejilerini geliştiriyor ve yurtdışı toplantılarına öncülük ediyor. DÜNYA’ya özel açıklamalar yapan Yalçıntaş ile DTİK’in son çalışmaları hakkında konuştuk.
Yurtdışında yaşayan 6 milyon Türk ile Türkiye’nin dünyanın onuncu büyük diasporası olduğunu söyleyen Yalçıntaş, bunun büyük bir güç olduğunu, DTİK’in de bu gücü kullanarak hareket ettiğini belirtti. Yalçıntaş, sözlerine şöyle devam etti: “Hepimiz diyoruz ki organize olmuş büyük güçler, ciddi işler başarıyor. O halde biz de yurtdışında yaşayan Türk asıllı, Fransız, Alman ve Amerikalıları organize edebilirsek, o yaşadıkları ülkenin siyasetinde, ekonomisinde, sosyal, spor, kültür hayatında güçlü olurlar. İkincisi de seslerini duyurup, vatandaşları oldukları o ülkenin dış poltikasını etkileyebilirler. Hem kendi lehlerine hem de Türkiye için etkileyebilirler. Bunun örnekleri var. Birçok toplum başarılı lobi çalışmaları yaparak çok büyük devletleri arzu ettikleri yönde karar aldırabiliyorlar. Bu düşünceyle kuruldu Dünya Türk İş Konseyi. Asıl temel amacı da yurtdışında yaşayan Türk işadamlarını, girişimcilerini ve profesyonellerini bir çatı altında toplayarak, onları yaşadıkları toplumun nesnesinden ziyade, bir öznesi haline getirmek. O toplumun içinde söz sahibi olan, kendi aralarında iş yapmalarını ve aynı şekilde de Türkiye’ye daha fazla faydalı olabilmelerini sağlayabilmek. DTİK’in ana temel amacı bu.”
Batı Avrupa ve Balkanlardaki teşkilatlanma tamamlandı
Yurtdışında şehir bazında teşkilatlanma döneminde olduklarını anlatan Yalçıntaş, Avustralya’dan Danimarka’ya, Danimarka’dan Balkanlara kadar pek çok ülkede toplantılar yaptıklarını dile getirdi. Yaptıkları toplantılarda hem o şehirdeki Türk işadamı derneklerinin temsilcilerini, hem de Türk işadamlarını bir araya getirdiklerini ifade eden Yalçıntaş, “Bu yaptığımız toplantılarda mutlaka büyükelçimiz ve başkonsolosumuz bulunuyor. Onlara yaptığımız bu çalışmayı anlatıyoruz. Yurtdışında yaşayan Türklerin organize olmasının önemini anlatıyoruz ve organizasyonu kuruyoruz. Şehir temsilcileri belirleyerek çalışmaları başlatıyoruz. Şu an Batı Avrupa ve Balkanlardaki teşkilatlanmamız bitti. Türklerin yaşadığı şehirlerde aşağı yukarı 1 ila 3 arasında temsilcimiz var. Bir de bunlara ek olarak üyelerimiz var. Şu an 250 üye var. Devam eden çalışmalarla 500’ü bulacak. Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra eylül veya ekim gibi Avrupa’da büyük bir toplantı yapacağız. Temsilcilerimize beratlarını vereceğiz ve rozetlerini takacağız” dedi.
Çeşitli projeler geliştirildi
DTİK olarak bazı projeleri hayata geçirdiklerini anlatan Yalçıntaş, bu projelerin büyük heyecan yarattığını kaydetti. Yalçıntaş, projeler hakkında şu bilgileri verdi: “Bunlardan birincisi staj projesi. Gittiğimiz heryerde şunu istiyorlar. Bizim yurtdışında yaşayan Türkler olarak Türkiye ile bağlarımız var, ama bizim için asıl önemli olan evlatlarımız. Çünkü çocuklarımız Türkiye ile ilgili gerekli bağları kuramazlarsa bir-iki nesil sonra Türk asıllı Avrupalıdan bahsedemeyeceksiniz, sadece Avrupalıdan bahsedeceksiniz. Mutlaka bizim gelecek olan nesillerdeki bu kültürel aidiyet duygusunu devam ettirmemiz lazım. Bunu devam ettirmenin tek yolu da, bu çocukların Türkiye ile olan bağını sağlamlaştırmak. Biz de dedik ki bu çocukların üniversite okuyanlarını Türkiye’ye getirelim ve Türkiye’de staj yaptıralım. Böylece Türkiye toplumunu, hayatını, çalışma şeklini tanısınlar. Daha da önemlisi burada kendi işleri ile alakalı muhtelif kontaktlar elde etsinler. Böylece Türkiye ile bağları kurulur ve ekonomik anlamda bir köprü kurulmuş olur. Buna başladık. İlk isimler Avustralya’dan geldi.
TOBB-ETÜ ile ortak proje
İkinci yaptığımız çalışmamız, Dünya Türk Girişimciler Araştırma Merkezi kuruyoruz. TOBB ETÜ bünyesinde olacak bu. Bu merkez, tüm dünyadaki girişimciler üzerine çalışan onların envanterini tutan, araştırmalar, paneller, seminerler yapan, bizim DTİK’te yaptığımız çalışmanın akademik boyutunu, teorik altyapı boyutunu besleyen ve oluşturan bir yapı olacak. Bir diğer yaptığımız çalışma da şu; Türkler yeme içme ve restoranda yurtdışında ağırlıkta. Aslında bu tanıtım açısından son derece önemli ve hayati. İtalyanlara ve Çinlilere bakarsanız ciddi anlamda hem kendi ülkelerinin imajlarını ve kültürlerini tanıtıyorlar. Ama ne yazık ki bizim Türk restoranlarımızda bir dağınıklık hakim. Tam ne yapabileceği, nasıl bir imaj çalışması yapabileceği, nasıl bir konsept oturması gerektiği konusunda birazcık dağınıklık var. O yüzden bir Türk restoranı imaj çalışması yaptık. Bir Türk restoranı dediğiniz zaman dekorasyonundan menüsüne, standartlarına ve sunumuna kadar 3-4 farklı çalışma yaptık. Model çalışması yaptık. Gündemin biraz sakinleşmesini bekliyoruz ki bununla ortaya çıkalım. Ülke ve konsept imajı çok önemli. Bu oturursa, alttaki bireysel firmaların imajı da oturur. Türk restoranları için bu imajı tutturmak istiyoruz. En son yaptığımız çalışmada da bir e-bülten oluşturduk. Yurtdışında yaşayan Türklerin Türkiye ile bağarı var ama kendi aralarında bir bağları yok. Dünyanın önde gelen şirketlerinde üst düzey yönetici olarak çalışan Türkler var. Bunlar kendi aralarında iletişimde olursa, iş veya staj bağı oluşur. Bu nedenle bir DTİK e-bülten oluşturduk. Her bölgeden haberler ve iş durumları veriliyor.”
Uzun vadeli hedefler konulmalı
Türkiye’nin ihracat da dahil olmak üzere birçok meselesinin, çok fazla kısa vadeli konuşulduğundan bahseden Yalçıntaş, “Türkiye’nin temel meseleleri, ihracat da dahil biraz daha uzun konuşulması lazım. Kısa vadenin esiri olduğumuz zaman hedefl erimiz de, tedbirlerimiz de çok kısa vadeli oluyor ve bir tık atamıyoruz. Bir üst lige çıkabilmek için orta ve uzun vadeli konuşmak lazım” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de ekonominin yeniden kurgulanması gerektiğinin altını çizen Yalçıntaş, “Bu kurgulanmayı 4 ayakta bahsetmemiz gerekiyor. Bir, Türkiye’ye daha fazla mal ve hizmet üretmeye yatırım gelmesi gerekli. Yabancı yatırımı burada sadece para ve finansman girişi olarak görmemek lazım. Ar-Ge’si ile beraber yabancı yatırım geldiği zaman bu yüksek katma değerli malın o yabancı yatırımcıyla Türkiye’de üretilmesi demek. İkinci önemli nokta, ki bu birinciden de önemli, Türkiye’nin bu üretimi yapabilecek donanımlı nüfusa sahip olması lazım. Çünkü siz yüksek katma değerli üretim dediğiniz zaman bu yüksek katma değerli üretim her zaman sizin yapabileceğiniz üretim değil. Haklı olarak pek çok ülke belli ürünlerin patentlerini kendi ellerinde tutuyorlar. O zaman sizin bu Ar-Ge’yi kendinizin yapabilmesi ve teknolojiye kendinizin ulaşabilmesi lazım ki, kendi ürününüzü kendiniz geliştirin. Bunu nasıl yapabilirsiniz? Bunu sadece ve sadece üniversitelerinizin seviyesini artırarak, doktora aşamasında seviyenizi artırarak, yetişmiş genç insan gücünü oluşturarak yapabilirsiniz. Üçüncü önemli olan nokta, Türkiye’nin tüm bunları ortaya koyabilecek finansman imkanlarına sahip olması lazım. Bu finansman imkanlarına sahip olamazsanız yapabileceğiniz pek fazla bir şey yok. Dördüncü bacak da, enerji maliyetlerinin, iş gücü maliyetlerinin düşmesi gibi sürekli dile getirdiğimiz şeyler” diye konuştu.
TTIP için ABD temasları başladı
Türkiye açısından Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTIP) anlaşmasının oldukça kritik olduğunu söyleyen Yalçıntaş, Türkiye’nin mutlaka bunun içine girmesi gerektiğini kaydetti. TTIP sürecinde DTİK’in rolünün ortaya çıktığını anlatan Yalçıntaş, şunları söyledi: “Türk kökenli Amerikalıların lobi faaliyetleri yapmaları konusunda teşvik edilmelerini sağlayacağız. Bu son derece kanuni ve kabul edilmiş resmi bir çalışma. Biz şu anda DTİK olarak, ABD’deki organizasyonumuzu tamamlamayı ve bunun çerçevesinde her sene bir bölgeden bir DTİK üyesi düşecek şekilde ABD Senatosu'nda, resmi makamlarında haklı davamızı anlatıp, senatörleri ve milletvekillerini ikna edip, Türkiye’nin bu anlaşmaya dahil edilmesi konusunda bir karar çıkartılması için çalışmalara başlıyoruz. Bununla alakalı Bakanlığımızla konuştuk. DEİK’te Türk-Amerikan İş Konseyi var. TÜİK Başkanı Haluk Dinçer’in bu konuyla alakalı önemli çalışmaları var. Biz bu işin üstündeyiz. Biz DTİK olarak TTIP için harekete geçtik. ABD’deki bürokratların anlaması lazım ki, Türkiye’nin bu anlaşmaya dahil olması ABD’nin menfaatinedir. Bu pazartesi (Bugün) ABD’ye gidiyoruz Rıfat Başkan ile. Biz DTİK olarak Doğu bölgesindeki Türk işadamlarıyla bir araya geleceğiz. Amerika’nın ilk adımını atmış olacağız. Eylül ayı ile birlikte Avrasya teşkilatlanmasına başlayacağız.”
‘DTİK’in görevi ihracata katkı yapmak değil’
Her grubun ve kurumun hedefl erinin farklı olduğunu dile getiren Yalçıntaş, “Türkiye’nin ihracatına kimlerin katkı yapması lazım dediğimiz zaman DEİK, TİM, odalar ve borsalar var. DTİK’in görevi ihracata katkı yapmak değil. O nedenle DTİK’e o gözle bakmamak gerek. DTİK’teki ana temel noktamız, yurtdışındaki Türk asıllı girişimcileri ve işadamlarını belli bir çatı, ağ altında toplayabilmek ve kendi yaşadıkları toplumda çok daha etkin ve güçlü hale getirebilmek, hem de Türkiye’nin tüm dünyada savunulması gereken milli meseleleri ortaya çıktığı zaman tek bir güç halinde hareket etmelerini sağlamak. Bizim temel amacımız bu. Bu temel amacı geliştirirken bizim en çok kullanacağımız enstrümanlardan bir tanesi bu insanların Türkiye ile olan ilişkilerini sağlamlaştırmak olacak. Bu ilişkiler sağlamlaştığı zaman da otomatik olarak dış ticaret de artacak” dedi.
'Hiçbir şey tek başına yapılmıyor'
DTİK’in bu noktaya gelmesinde birçok insanın emeğinin olduğunu vurgulayan Yalçıntaş, “Rıfat Başkan, DEİK İcra Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Rona Bey, aynı şekilde Bahri Bey (DEİK Genel Sekreteri), DEİK ve DTİK personelimizin, hem de bundan evvel hizmet etmiş genel sekreterlerimizin bunda büyük emeği var. Çünkü hiçbir şey tek başına yapılmıyor. Biz 4 ayda bir mesafe kat ettiysek, bu geçmişte yapılan çalışmalar nedeniyledir” dedi.