'Mesleki eğitimde yeni bir kurguya ihtiyaç var'

Sanayileşmeye bağlı büyümeye ihtiyacımız varken 6 milyon genç işsizin korkutucu boyuta geldiğini söyleyen TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, mesleki eğitimde yeni bir kurguya ihtiyaç olduğunu kaydetti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

MEHMET KAYA

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), son dönemin en fazla tartışılan yapısal sorunlarından biri olan mesleki ve teknik eğitim, gençlerin istihdamı tartışmalarını farklı bir boyuta taşıdı. Eğitim almayan ve istihdam piyasasına katılmayan- iş aramayan gençlere yönelik bir rapor hazırlayan TİSK, 6 milyon gencin “boşta gezdiğini”, bu gençlerden 4.7 milyonunun ise iş dahi aramadığını belirledi. DÜNYA’nın Ankara Sohbetlerine konuk olan TİSK Genel Sekreteri Bülent Pirler, sorunun sanıldığından çok daha karmaşık olduğunu belirtti. “Biz sorunu ortaya koyan bilgiyi sunduk” diyen Pirler, çözüm için ise partiler üstü bir yaklaşıma ihtiyaç bulunduğunu, ülke olarak bir politikanın elzem olduğunu vurguladı. “Mesleksizliğin” sorunun ana tanımı olarak ortaya çıktığını belirten Pirler, DÜNYA Ankara Temsilcisi Ferit B. Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya’nın sorularını yanıtladı. 

► Üretim ile büyümeye ihtiyacımız varken, gençlerin çalışmaması, hatta iş aramamasına nasıl bakıyorsunuz?
Gençler konusu gerçekten çok önemli, geçmişte gençlerin çalışma sorunlarına eğildik. Gördüğümüz, bilinen sorunlarda geçmişten bu yana çok değişiklik yok. Eğitim dahil çeşitli alanlarda reform yapıldığı halde 2013 sonuna kadar olan veriler içinde çok büyük sonuçla, pozitife giden bir sonuçla karşılaşmadık. Bu de bizi rahatsız ediyor. Neden rahatsız ediyor? Türkiye’nin geleceğine baktığımızda, -TİSK’in bütün metinlerinde görürsünüz- sanayileşmeye bağlı büyüme politikalarına ihtiyaç görünüyor. Bunun en önemli faktörü de yetişmiş insan gücü. İnsan kaynaklarının rasyonel kullanımı yani. Mesleki ve teknik eğitim alanındaki yetişmiş insan gücü ne yazık ki çok azaldı. Yakın zamanda bizim arkadaşlarımızdan biri vurguladı, mevcut zorluklara ilave bir unsur olarak, üniversiteye geçişlerde mesleki teknik eğitimden doğrudan geçişleri sınırlayıcı bazı barajlar, oranlar konuluyor. 

Araştırmamızda, mevcut olgunun nedenlerine yönelik çok yorum yapmadık çünkü bunun nedenleri ayrıca araştırma yapılması gereken bir konu. Mesleki teknik eğitimin durumu ortada. Burada yeni bir yaklaşım gerekiyor. Konuyu partiler üstü bir politika haline getirmemiz gerekiyor. Sorun Türkiye’nin sorunu haline geldi. Bütün partilerin, sivil toplum kuruluşlarının bu konuya göz atması gerekiyor ve reformlar gerekiyor. 

► Yaklaşık 40 yıldır bu reformları konuşuyoruz ama tekrarlamanızda yarar var, nereden başlamalı, neler yapılmalı? 
Mesleki ve teknik eğitim alanına eğilirken de gençlerin dünyaya bakışlarını da algılamamız gerekiyor. Sosyolojik analize, belki başka disiplinlerde daha derine inen analizlere de ihtiyaç var. Mesleki ve teknik eğitime gençler neden gitmiyor sorgulamak gerekiyor. Artı bir konu daha, mezun olduktan sonra mezunların büyük kısmı kendi mesleklerini yapmıyor. 

Düşünebiliyor musunuz, bir toplumda, 15-29 yaş arasındaki gençlerin 6 milyonu hiçbir şey yapmıyor. Ne yapıyor diye sorulursa bilmiyoruz.. Araştırmaya muhtaç ve çalışmaya baktığımızda görüntü evde oturuyorlar. Bunu görmezden gelerek Türkiye’nin alabileceği bir yol yok. 

► Genel eğitim sistemi ve elbette bunun özelinde mesleki ve teknik eğitimin konumunu kastediyorsunuz sanırım? 
Evet, mevcut ortaya konulan sorunların içinde, insanların işe girmemesiyle ilgili ekonomik sorunlar var, bu ifadeyi çok kullanmak istemiyorum ama Y kuşağı diye tanımlanan kuşağın özelliklerinden kaynaklı unsurlar var, mesleki teknik eğitim sistemi sorunları var, sosyal yapının, toplum yapısından kaynaklı sorunları var, sosyal yardımların etkisi var, kayıtdışı sektörün etkileri var. Burada şunu belirteyim, TÜİK kayıt dışı çalışmayı da ölçüyor, bu ölçümü araştırmada kullandık. TÜİK’in hesaplayamadığı bir kaçış varsa farklı unsurdur. 

► Türkiye için sorunlardan biri “mesleksizlik” olarak bilinir, rapor da buna da işaret ediliyor mu? 
Evet sorun alanlarını söyledim ama açıkça sorunu tanımlamak gerekir ki, en önemli konulardan biri Türkiye’nin mesleksizliği. Mesleksizlik diye bir sorun çekiyoruz Türkiye’de. Araştırmada ortaya çıkan 6 milyon genç de bu mesleksizliğin bir sonucu. En korkutucu unsurlardan biri şu: OECD ortalamasında genç erkeklerin atalet oranı (ne çalışan ne de eğitimde bulunan) yüzde 13, Türkiye’de yüzde 17. Kadınların oranı ise OECD içinde yüzde 17, Türkiye’de yüzde 45,2. Bu gerçekten yüksek ve korkutucu. Yüzde 45,2 oranındaki genç kadınlar şu anda hiçbir şey yapmıyorlar, iş aramıyorlar, eğitime girmiyorlar. Kadın istihdamını artırmadığımız sürece genç işsizliğimizi de bir noktaya getiremeyiz. Bunların da ekonomik sosyolojik yansımaları olduğu açık. 

► Yıllardır tartışmamıza rağmen neden çözüm üretemedik?
Dediğim gibi, eğitimi partiler üstü, ulusal bir politika haline getirmemiz gerekiyor. O noktaya geldi çünkü. Mesleki yeterlilikler oluşmaya başladı, mesleki ve teknik eğitim okulları -fakülte ve liseleri- var. Bütün bu süreçleri hem çalışanların hem de çalıştıranların lehine olacak şekilde yeniden kurgulamaya ihtiyaç var. Ne yazık ki şu andaki kurgular ihtiyaç gidermiyor. Yapılanların sonuçlarını görmek için baktığımızda ufak tefek iyileşmeler var ama sorun aynen duruyor. 

► Sanayiciye düşen rol yok mu? 
Olmaz mı, elbette var. Ancak sanayicinin gerçekten bu (eğitim) ihtiyacını gördüğünü anlatmaya çalışıyorum. Açıkça söyleyelim, sanayicilerimiz beklentinin üzerinde katkı veriyor. Küresel İşbaşında Eğitim Ağı uygulaması (GAN) Türkiye’yi örnek vereyim. Türkiye’nin en büyük 25 kuruluşu dahil ve ciddi bir çaba söz konusu. Bu kuruluşlar zaten sorunu görmüş ki 18’inin kendi mesleki okulları var. Bu yapı içinde mesleki eğitim modelleri tartışıyoruz. Firmalar, kendi ihtiyaçlarına özel modüller geliştirmişler. Çok özel modüller yapmışlar ve sürekli insan yetiştiriyorlar. Pek çok işletmemiz, MEB ile anlaşmamız doğrultusunda eğitimcilerin eğitimi için işyerini açtı. Bunlardan keyif alıyoruz çünkü gerçekten ihtiyacımız var. Sanayiciler eleman yetiştirmek için okullar açmasına bakınca aslında bu da doğru bir strateji değil, sadece spesifik-özellikli meslekler için yapılabilmeli. Sanayicinin ihtiyaç duyduğu elemanı eğitim sistemi içinde yetiştirirseniz, özel alanlardaki eğitim kendiliğinden oluşur zaten. Kurguyu iyi yapmamız gerekiyor. Eğitim sistemimizi kaç kez değiştirdik, uzun bir süreden beri radikal değişiklikler de yapıldı ama görünen şu ki mesleki ve teknik eğitim üvey evlat olarak kaldı. Bu da bir gerçek ve değiştirmemiz gerekiyor. 

► Gençlerin ve ailelerin mesleki eğitime talep göstermemesini neye bağlıyorsunuz? 
Çünkü okulu, genel tabirle “köpürtecek” bir şey yok. Çocuklar mesleki okullara girdiklerinde ne olacağını bilmiyor. Bu okulların makine teçhizat gibi altyapısıyla oynamak, biraz görünümlerini değiştirmek gerekiyor. Bir de konu tam boyutuyla bilinmiyor. Mesleki yeterlilik başladı. Şu anda 40 meslek ama 110 mesleklik bir liste daha geliyor. Sertifika olmadan bu işlerde eleman çalıştıramayacaksınız. Mesleki ve teknik okulların verdiği eğitim ve diplomaların önemi bu türden uygulamalar başladıkça anlaşılacak. Sistem tam olarak 2016’ta başlayacak ve o süreçte eksilerini artılarını göreceğiz, ona göre değerlendireceğiz. Mesleki ve teknik eğitime nitelikli öğrenciler gitmiyor. Oysa tam tersi olmalı. Yepyeni model yaratmaya gerek yok, Dünyadaki modelleri biraz Türkiyelileştirerek uygulayabiliriz. Hiç kimsenin bu noktada farklı düşünebileceğini zannetmiyorum. Altın bilezik demek yetmiyor. Tanıtım, halkla ilişkiler, ebeveynlere nasıl erişilir bilmiyorum ama gördüğüm ihtiyaç önce kurguyu oluşturmadan, altyapıyı sağlamadan, öğretmen kalitesini geliştirmeden, istediğiniz kadar altın, gümüş deyin gerekli etkiyi sağlayamazsınız.

2 milyon Suriyeli göçmen için çalışma yapıyoruz

► Yeni araştırmalar yayınlayacak mı TİSK? 
Birkaç araştırmamız daha gündeme gelecek. Önümüzdeki dönemde bir enfl asyon araştırması göreceksiniz. Enfl asyon giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Politik düzeyde bazı tartışmalar da var. Bunları da dikkate alan bir çalışma yaptık. Bunun ardından, ciddi bir sorun olan, gelecek dönemler içinde atalet oranını artıracak olan Suriyeli göçmenler sorunu.. İki milyondan söz ediliyor. Onlara ilişkin işveren gözüyle neler yapılması gerektiğini öngören bir çalışma yapacağız.

Sosyal sorumluluk projesi GAN için özel ödül

► TİSK sosyal sorumluluk ödüllerini devreye aldı, burada da mesleki eğitim ön planda olacak galiba? 
Evet, Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi’ni yürütüyoruz. Üçüncü yılına girdi, bir yıl daha var. Balkan ülkeleriyle çok ciddi işbirlikleri yürüttük. Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan paydaş ülke. Azerbaycan da gözlemci ülke durumunda. Projede Uluslararası İşveren Örgütü (IOE) de paydaş örgüt. Kurumsal Sosyal Sorumluluk ödülü veriyoruz ve DÜNYA gazetesi de basın destekçisi. Burada şunu da vurgulamalıyım, bu ödüle başvuran bütün projeleri tanıtıyoruz. Bundan da çok mutluyuz. Çünkü çok güzel işler yapılıyor, bunları alkışlamak istiyoruz. Ödül törenimiz aralık ayında gerçekleşecek. GAN için özel bir ödül de koyduk, bu alandaki başarıyı da desteklemek istiyoruz.

Bu konularda ilginizi çekebilir