'Barış ve güven ortamını sürdürmek zorundayız'
Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) başkanlığını Süleyman Onatça’dan devralan Tarkan Kadooğlu, ülke olarak seçimlerin ardından da birlik ve beraberliğin, barış ve güven ortamının sürdürülmesi gerektiği mesajını verdi
BURAKHAN VAROL
İSTANBUL - TÜRKONFED’in önceki gün Çırağan Sarayı’nda düzenlediği 11. Olağan Genel Kurulu’nda tek aday olarak seçime giren Tarkan Kadooğlu, konfederasyonun başkanlığını, görevini tamamlayan TÜRKONFED Başkanı Süleyman Onatça’dan devraldı.
Genel Kurul’a Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran-Symes, Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser, İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman ve Konda Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır da katıldı.
Bakan Şimşek, burada yaptığı konuşmada, seçim arifesinde Türkiye’nin önündeki en önemli tehdidin popülizm olduğunu söyledi. “Şu anda ciddi bir popülist söylem ile karşı karşıyayız” diyen Şimşek, “Popülizmin etkileri artan bütçe açıkları, borç yükünde artış, enflasyonda ve cari açıkta artıştır. Nasıl az gebelik olmuyorsa az enflasyon da az açık da olmaz. Bu ipin ucunu kaçırdınız mı az gebelik olmadığı gibi hızlı enflasyona doğru gidersiniz. 90’lı yıllarda Türkiye’de popülist söylemlerden bir tanesi emeklilik yaşının kaldırılmasıydı ve de kaldırdılar. 1990 yılında Türkiye’nin sosyal güvenlik sistemi fazla veriyordu. Primler emekli maaşının ödenmesine yetiyordu hatta fazla kalıyordu. Bu bir tek basit popülist söylem o gün bugün Türkiye’ye 2 trilyon liralık kaynağı yani 800 milyar doları heba etmiştir” değerlendirmesini yaptı.
Partilerin seçim vaatlerini eleştiren Şimşek, “Bugün bir çırpıda 2016 bütçe açığının 10-12 katı vaatlerle karşı karşıyayız. Bunun noter tasdikli vaatlerin kısmı 3.5-4 kat artıracaktır” diye konuştu.
Bakan Şimşek, “Asgari ücret bundan 12 yıl önce 120 dolar iken bugün 400 dolar civarında. Ancak takdir sizin tabii ki..İş gücü maliyetlerine baktığınızda 11 Avrupa Birliği ülkesinden daha yüksek asgari ücretimiz var. Yine gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek 2’nci asgari ücret söz konusu iken bunu yüzde 50 artırmak taahhüdüne iş dünyasından en ufak bir ses çıkmıyor. Demek ki memnunsunuz. Olabilir” dedi.
Şimşek, ekonomik gelişmelere ilişkin değrlendirme yaparken de "İnanıyorum ki Türkiye yeni reform programı ile çok rahat bir şekilde önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde Dünya Bankası’nın tanımına göre yüksek gelir grubu ülkeleri arasına katılacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Kadooğlu: Ülkenin huzur ve güven içinde olması lazım
TÜRKONFED’in yeni Başkanı Kadooğlu da yaptığı konuşmada, hiçbir zaman kavganın, kaosun içinde olmadıklarını ifade etti. Kadooğlu, “Her zaman uzlaşının, çözümün yanında yer aldık. İşte büyümemizin, güçlenmemizin sırrı burada yatmaktadır” dedi.
Tarkan Kadooğlu, iş insanları ve sanayiciler olarak huzur ve güven içinde mal ve hizmet üretimine devam edebilmeleri için önce ülkenin huzur ve güven içinde olması gerektiğini belirterek, Türkiye’nin bugün çok önemli, tarihi bir sınavdan geçtiğini söyledi. Böylesine riskli, böylesine önemli bir coğrafyada Türkiye’nin çok güçlü olmak zorunda olduğuna işaret eden Kadooğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bunun için de önce kendi içimizde ülke olarak birliğimizi, beraberliğimizi barış ve güven ortamını sürdürmek zorundayız. Bu nedenle yeni bir sivil Anayasa’ya, AB sürecinde ivmeye, demokratikleşme ve eşitlik konularında derinleşmeye, adil bir hukuk sistemine ve olmazsa olmazımız olan çözüm sürecinin başarıyla nihayete erdirilmesine ihtiyacımız var. TÜRKONFED olarak Türkiye’nin geleceğine, çocuklarımıza bu konularda bir sorumluluğumuz olduğunu düşünüyoruz. Güçlü ve demokratik bir Türkiye için üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız.”
"Ekonominin bel kemiği olan KOBİ'lerin sesi olacağız"
İnsanların mutlu olduğu, güçlü ekonomiye sahip, demokrasi ve insan haklarında gelişmiş bir Türkiye için çalıştıklarını belirten Kadooğlu, “Sadece yurtiçinde değil, yurtdışında da siz değerli üyelerimizi ve ülkemizi en doğru, en etkili ve en iyi şekilde temsil edeceğiz. Her zaman olduğu gibi ülkemizin ekonomisinin bel kemiği olan KOBİ’lerimizin sesi olmaya çalışacağız” diye konuştu.
Süleyman Onatça: 3 İstanbul’a daha ihtiyaç var
Türkiye olarak, gelişmiş, yüksek gelir grubu ülkelere katılmak için tüm siyasi, ekonomik ve sosyal yapıyı, ciddi bir reform sürecine tabi tutmak gerektiğini belirten TÜRKONFED’in eski Başkanı Onatça, “Öncelikle toplumsal uzlaşma, hukuk devleti ve demokratikleşme konusunda Kopenhag Kriterleri’ne bağlı siyasi reformlar hayata geçirilmelidir” dedi. Onatça, “Ne yazık ki güven endeksimizde son 5 yılın en düşük oranını gördük. İş insanları eğer geleceğe güvenirse yatırım yapar. Türkiye’nin bu güven ortamını iyileştirecek düzenlemeyelere ihtiyacı var” dedi.
Son 6 yıldır kişi başına düşen milli gelirin artmadığına dikkat çeken Onatça, “10 bin dolarlar seviyesiyle gelişmiş ülkeler statüsüne giremeyeceğimizi söyledik. Söylemekle kalmadık ‘Orta Gelir Tuzağı’ isimli bir rapor çalışması hazırladık” dedi. İstanbul ve çevresindeki 14 kentin bu tuzakta bulunmadığını söyleyen Onatça, Türkiye’nin doğusu, güneyi ve kuzeyinde 3 İstanbul’a daha ihtiyaç olduğunu dile getirdi.
Cansen Başaran-Symes: Çözüm sürecini destekliyoruz
Konuşmasında çözüm sürecine değinen TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran- Symes ise şunları kaydetti: “Çözüm sürecini ilk aşamalarından itibaren destekleyen, ekonomik ayağına sahip çıkarak ön alan ve bölgede refahın kalıcı kılınması yönünde girişimlerde bulunmaya devam eden bir kurum olarak, şiddetin geri dönülemez şekilde sona erdirilmesini bekliyoruz. Çözüm sürecinin kararlı adımlarla ilerlemesi gerektiğine inanıyoruz.” Türkiye’nin çok hızlı şehirleşen ülkelerden biri olduğunu söyleyen Dünya Bankası Türkiye Direktörü Martin Raiser ise Güneydoğu Bölgesi’ne yatırımların çekilebilmesi için barış sürecinin tamamlanması gerektiğine işaret ederek, “Zaten bölge bu anlamda çok sıkıntı çekmişti. Bölgeye yaptığım ziyaretlerde, barış süreci sağlanırsa burada yapılacak çok fazla yatırım potansiyelinin bulunduğunu gördüm” diye konuştu.
"4 partili meclis Türkiye'ye istikrar getirir"
TÜRKONFED'in Genel Kurulu’nda yapılan “Türkiye’de Demokratikleşme ve Bölgesel Kalkınma Paneli”nin moderatörlüğünü üstlenen DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ, son yıllarda Türkiye’nin kişi başına düşen gelirde 10 bin dolar seviyesinde patinaj yaptığını ifade ederek genel bir tıkanıklık içersinde olduğunu dile getirdi. Türkiye’nin orta teknolojili sanayide kaldığına dikkat çeken Güldağ, yüksek teknoloji ürünler üretilmesinin önemine vurgu yaptı. İnşaat yapılırken temelin çok önemli olduğu örneğini veren İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Fuat Keyman da Ali Babacan’dan alıntı yaparak ekonomik modelde de siyasal istikrarın önemine vurgu yaptı. Keyman, “Seçimlerde aynı kişilerin aynı partiye oy veriyor. Bu yüzden her ne kadar tepede tek parti iktidar olsada, alt tarafta kutuplaşmalara yol açıyor. Türkiye cemaat güvenine sahip bir ülke. Türkler, Türklere güveniyor. Aleviler Alevilere, Galatasaraylılar ise Galatasaraylılara... Yani kendimizden olmayanlara farklılıklara güvenimiz çok düşük” dedi. 4 partili Meclis'in Türkiye’ye istikrar getireceğini inandığını söyleyen Keyman, HDP’nin istikrar getireceğine inandığını söyledi. Türkiye’nin uzun yıllardır aynı sorunlarla yüzleştiğini söyleyen Konda Araştırma Şirketi Genel Müdürü Bekir Ağırdır, 40 yıl önce Türkiye’de görev yapmış bir diplomatın bugün Türkiye’yi tekrar ziyareti halinde aynı sorunlarla karşılaşacağını söyledi. Artık Türkiye’nin 150 yıllık sorunlarını idare ediyormuşuz gibi yapamayız diyen Ağırdır, “Türkiye’de farklı kimlikler kendilerini mağdur hissediyor ki haklı sebepleri de var. Kürt meselesi 50 yıldır çözülemiyor” dedi. Türkiye’nin seçimlerde kimlik sayımı yaptığını söyleyen Ağırdır, “AK Parti son dönemde katıldığı seçimlerde oy oranı yüzde 52’de olsa, 49’da olsa 21 milyon oy alıyor” dedi.
“8 Haziran sabahı dört parti de mutlu olacak”
Kürtlerin adada, orada burada konuşmak yerine Meclis masasında olması gerektiğin i söyleyen Ağırdır, bu sorunun çözülmesi gerektiğini aktardı. Ağırdır, “Türkiye’nin temel sorunu ‘biz’ olgusunun parçalanmasıdır. Biz derken toplumun her kesimini kapsayamıyoruz. Kendi çevremiz için biz diyoruz. Biz derken yeniden herkesi kuçaklamaya ihtiyacımız var” dedi. İş dünyasının siyasi aktörler karşısında nötr olması gerektiğini ama ülkenin temel sorunları konusunda tavrını koyması gerektiğini söyleyen Ağırdır, böylece çözüme gidilebileceiğini söyledi. Ağırdır, 8 Haziran sabahı 4 parti tarafl arının da mutlu olacağı bir sonucun çıkacağını söylerek sözlerini noktaladı.