Deniz taşımacılığının bilinç kazanması türler üzerindeki tehlike ve baskıyı azaltır

Gezegenin iklim değişikliğiyle mücadeleyi kazanması için karada, havada ve denizde türlerin korunması gerekiyor. İşte bu noktada denizcilik sektörünün yük taşımacılığı ve yükün limanlarda elleçlenmesi sürecinde deniz ve okyanuslara duyarlı olması, sürdürülebilir ulaştırma hedeflerinin de odağında bulunuyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Bilindiği üzere uluslararası ticaretin en önemli parçası olan limanlar elleçleme faaliyetlerinin yanı sıra yoğun sanayi faaliyetlerinin gerçekleştirildiği merkezlerdir. Çevreye verdiği zararların farkında olan birçok liman, belirli kuruluşlar tarafından herhangi bir zorunluluk gerektirmediği halde hem enerji verimliliği hem de çevreyi koruma adına sürdürülebilir ve yeşil liman çalışmalarına başladı. Hava ve su ortamında meydana gelen kirliliğin azaltılması, yenilenebilir enerji kullanımı, atık yönetimi gibi konularda sağlanan farkındalık ile gönüllülük esasına dayanan ‘‘Yeşil Liman’’ politikası, Avrupa’daki bazı limanlarda gemi işletmecilerini de teşvik etmek amacıyla liman ücretlerinde yapılan indirimlerle dikkat çekiyor. 

Yeşil limanlar konusunda başarılı örnekler söz konusu

Rotterdam Limanı, Hamburg Limanı, Amsterdam Limanı ve Antwerp Limanı dünyadaki yeşil liman uygulamaları konusundaki başarılı örnekler arasında. Örneğin Rotterdam Limanı’nda, biyo-yakıt, rüzgâr ve güneş enerjisi ile yenilenebilir enerji kullanımı, LED aydınlatma kullanımı, karbon emisyonunu minimum düzeye indirme çalışmaları ile temiz hava stratejileri kullanıyor. Liman hizmetlerindeki çeşitli teşvikler ve cezalarla da bu uygulamalar destekleniyor. Çeşitli sürdürülebilir ve yeşil uygulamalar gerçekleştiren Amsterdam Limanı ise bu uygulamaların yanısıra Yeşil Ödül Sertifikasına sahip gemiler için de çeşitli indirimler uyguluyor. Ülkemizde ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından çevre ile ilgili konularda çıkarılan mevzuatlar ile çevre konusunda gerekli önlemler alınmış, bazı politikalar oluşturulmuş; Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü ise “Yeşil Liman” projesini başlatmıştır. Ancak bu proje, liman işletmelerinin kendi talepleri doğrultusunda gerçekleşmekte olup, tamamen gönüllülük esasına dayanıyor.

Çevre üzerinde etkileri var

Deniz taşımacılığı, dünya üzerinde her yıl milyarlarca ton konteyner, katı ve sıvı dökme yük ile küresel ticaretin çok büyük bir bölümünü yönetiyor. Satın aldığımız neredeyse tüm tüketici ürünleri veya bunları yapmak için gereken hammaddeler gemilerle taşınıyor. Deniz ticaretinde de limanların oldukça kritik bir önemi var. Limanların konumu, kapasitesi, büyüklüğü vb gibi parametreler deniz ticaretinin çevresel, sosyal ve ekonomik performansına doğrudan etki ediyor. Limanların ekonomik önemine rağmen, yerel hava ve su kirliliği, sera gazı emisyonları, gürültü ve hava kirliliği, trafik sıkışıklığı ve tortuların yaygın olarak kirlenmesi dahil olmak üzere çevre üzerinde olumsuz etkileri bulunuyor. Deniz taşımacılığının küresel sera gazı emisyonlarının içindeki payı oldukça yüksek. Bu emisyonlar kontrol altına alınmadığı takdirde her geçen yıl daha da artmaya ve iklim değişikliğini tetiklemeye devam edecek. Bu bağlamda, denizcilik ve daha da özelinde liman faaliyetlerinin enerji kullanımı ve sera gazı emisyonlarının yönetimi gibi çalışmalarla birlikte  iklim değişikliğinin  etkilerini azaltmaya yönelik kayda değer bir potansiyeli var. Sızıntılara dikkat edilmeli, istilacı türler suya bırakılıyor Gemilerin her bir hareketinin doğrudan veya dolaylı olarak çevre üzerinde etkisi vardır diyebiliriz. Örneğin yanaşma ve demirleme gibi liman faaliyetlerinin petrol sızıntıları oluşturması, hava ve gürültü kirliliğine neden olması bu etkilerden bazıları. Yükün konteynerlerde kamyonlar, trenler veya daha küçük gemilerde nihai varış noktalarına karma bir şekilde (intermodal) taşınması da karbondioksit, kükürt dioksit, siyah karbon vb gibi çevreye zararlı sera gazları ve partikülleri serbest bırakıyor. Ayrıca, bir limandan diğerine hareket ederken suda yaşayan istilacı türler içeren balast suyunu (boş gemiye denge arttırmak için alınan safra suyu) serbest bırakabiliyor. Denizcilik ve liman faaliyetlerinin bu tür olumsuz etkileri alt alta konulduğunda sürdürülebilirlik için ne kadar büyük bir engel teşkil edebileceğini hesaplamak hiç de zor değil. Bu nedenle, sürdürülebilir kalkınma hedefleri doğrultusunda yeşil liman ve yeşil denizcilik gibi kavramlar çok daha önemli hale geliyor.

Yeşil limanların önemi arttı

Limanlar, deniz ve kara arasında bir bağlantı olarak, dünya çapında malların ve yolcuların hareketi için temel bir hizmet sağlar. Ulaşım, liman temelli faaliyetler ve nakliye hizmetleri gibi alanlarda küresel olarak doğrudan ve dolaylı işler sağlarlar ve içinde bulundukları şehirlerin ve bölgelerin ekonomisi için hayati önem taşırlar. Limanlar günümüzde; deniz seviyesinin yükselmesi veya şiddetli hava olayları gibi iklim değişikliğinden kaynaklanan tehditler, denizcilik endüstrisi gereksinimlerindeki değişiklikler, emisyonların azaltılması, paydaş gereksinimleri ve limanlar arasında yerel topluluklar/devlet kurumları ile daha iyi iş birliği ihtiyacından kaynaklanan zorluklarla karşı karşıya. Şimdi ve gelecekte daha sürdürülebilir ve yeşil limanlar yaratmak için bu tehditleri ve zorlukları karşılayacak çözümlerin geliştirilmesi hayati önem taşıyor. Yeşil Liman, sürdürülebilirlik prensiplerine göre işleyen ve çevresel etkileri minimize etmeyi hedefleyen bir liman türüdür. Bu limanlar, çevresel koruma, enerji verimliliği, atık yönetimi, su kalitesi, gürültü kontrolü gibi konularda öncelikli olarak sürdürülebilir çözümler uygulayan ve çevresel etkileri en aza indirmek için çalışan limanlardır.

Yeşil teknoloji öne çıkıyor

Yeşil Liman kavramı, liman işletmelerinin çevresel sürdürülebilirliği artırmak için çeşitli önlemler aldığı ve yeşil teknolojilere yatırım yaptığı anlamına gelir. Bu önlemler arasında enerji verimli aydınlatma sistemlerinin kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiş, karbon ayak izini azaltma çabaları, su tüketiminin azaltılması ve geri dönüşüm programlarının uygulanması yer alabilir.

Sürdürülebilir limanlar, sadece ekonomik kapsamı değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal kapsamı da dikkate alan bir kavram olarak tanımlanabilir. Limanlar için “sürdürülebilirlik” veya “yeşil” kavramı, liman faaliyetlerini, operasyonları ve liman yönetimini çevre dostu hale getirebiliyor. Yeşil limanlar hava, su, gürültü ve atık kalitesine yönelik önlemlerin ve kontrollerin iyileştirilmesine katkıda bulunarak çevresel etkileri ciddi oranda azaltır. Sürdürülebilir liman ve yeşil liman aynı şey değil Yeşil limanlar ve sürdürülebilir limanlar her ne kadar birbirine benzese de tamamen aynı şeyi ifade etmemektedir. Sürdürülebilir limanlar, insanı ve doğal kaynakları korur ve onu kullananların mevcut ve gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamak özel stratejiler ve faaliyetleri uygular. Yeşil limanlar ise uyumluluğun ötesinde çevresel etkileri azaltmayı hedefleyen proaktif geliştirme, yürütme ve izleme uygulamaları yapan limanları ifade eder. Özetleyecek olursak yeşil limanlar sadece çevresel konulara odaklanırken, sürdürülebilir limanlar sosyal, ekonomik ve çevresel konuları da ele alıyor. Sürdürülebilir / yeşil liman planları dinamik olmalı, bu nedenle limanların gelişen endüstri trendlerine ve yeni teknolojilere ayak uydurmasını sağlamak için her yıl gözden geçirilmeli. Geleceğin sürdürülebilir ve yeşil limanlarının kurulması için aşağıdaki konularda adım atılması gerekiyor:

- Limanlarda zararlı madde emisyonlarının azaltılmasına yönelik politikaların ve düzenleyici kuralların uygulanması.

- Liman-kent peyzajının yeşil tasarımı; gürültü ve hava kirliliğini absorbe eden ağaçlarla güçlendirilmiş bir çevrenin oluşturulması

- Liman işletme ve faaliyetlerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması.

- Olumsuz etkileri en aza indirirken, ürün ve hizmetleri yeniden tanımlayarak, atık tasarımını yeniden tanımlamak için limanların doğrusal ekonomiden döngüsel ekonomiye geçişi.

- Liman çevre profilini iyileştirmek ve enerji verimliliğini artırmak için Enerji Yönetim Sisteminin ve/veya Çevre Yönetim Sisteminin kurulması.

- Eko etiketlenmiş sertifikalara sahip limanların oluşturulması ve çevresel konularda önde gelen limanlardan en iyi uygulamaların hayata geçirilmesi.

- Liman sistemlerinin daha da geliştirilmesinde “yeşil büyüme” teriminin dahil edilmesi ve belirtilen alanlarda çevre planlamasının oluşturulması.

- Liman operasyonlarının ve faaliyetlerinin dijitalleştirilmesi ve otomasyonu.

Türkiye’de yeşil liman uygulamaları

Türkiye’de yeşil liman uygulamaları, Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. 2012 yılında başlatılan “Yeşil Liman” projesi kapsamında, liman tesislerine belirlenen şartları yerine getirdikleri takdirde “Yeşil Liman” sertifikası ve logosu veriliyor. Bu şartlar; doğal yaşamın korunması, hava kirliliğinin azaltılması, su kalitesinin sağlanması, kirli toprakların temizlenmesi, paydaşların işbirliği ve eğitimi, yapı tasarımı ve yönetiminin sürdürülebilirliği gibi altı temel bileşeni kapsıyor.

Yeşil liman uygulamaları, Türkiye’nin denizcilik sektöründe çevre bilincini artırdığı gibi uluslararası rekabet gücünü yükseltiyor. Yeşil liman olmak hem bir sorumluluk hem de bir fırsat aslında. Türkiye’nin deniz ticaretinin büyük bir bölümünü gerçekleştiren limanların yeşil limana dönüşmesi hem ülke ekonomisine hem de küresel çevreye katkı sağlayacak nitelikte. Bu limanlar, yeşil liman kriterlerini karşılamak için atık yönetimi, su kalitesi ve iş güvenliği gibi konularda öncelik vermişlerdir. Ayrıca bu limanlar, enerji tasarrufu, yenilenebilir enerji kullanımı, karbon salınımının azaltılması gibi çevre dostu uygulamalar da gerçekleştiriyor.

Yeşil Liman Sertifikası

Yeşil Liman Sertifikası, limanların çevresel  sürdürülebilirlik  performansını değerlendiren ve sertifikalandıran bir program. Bu sertifika, limanların çevresel etkilerini azaltmak, enerji verimliliğini artırmak, atık yönetimini iyileştirmek ve doğal kaynakları korumak için belirli standartları karşılamaları durumunda veriliyor. Yeşil Liman Sertifikası, limanların çevresel sürdürülebilirlik hedeflerini belirlemelerine ve bu hedeflere ulaşmak için stratejiler geliştirmelerine yardımcı olur. Sertifikasyon süreci, limanların çevresel performansını ölçmek, iyileştirme potansiyellerini belirlemek ve çevresel yönetim uygulamalarını geliştirmek amacıyla bir dizi denetim ve değerlendirmeyi içerir. Ülkemizde Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığının hazırlamış olduğu Kıyı Tesislerine Yeşil Liman Sertifikası Düzenlenmesi Hakkında Yönetmelik önem arz etmekte ve rehberlik sağlamaktadır.

Sürdürülebilirlik farkındalığı limanlar için başarının anahtarı

Denizcilik sektörü giderek büyüyor ve limanlara düşen görev de giderek artıyor. Bu büyüme, deniz ekosistemleri ve kıyı toplulukları üzerindeki olumsuz çevresel etkileri de kuşkusuz artırıyor. Bunun için en kritik konu sürdürülebilirlik farkındalığı. Toplumlar çevre sorunları konusunda bilinçli hale geldikçe, liman operasyonlarında etkin çevre yönetimi daha kolay bir şekilde yapılabilecek. Artan sosyal ve ekonomik talepler ve çevresel zorluklarla birlikte liman yetkilileri ve politika yapıcılar, liman operasyonlarında çevresel performansı iyileştirmek ve sürdürülebilirliği sağlamak için önlemler almaya devam etmelidir.