İthalatta koruma kıskacı gelmeden geri dönüşüm bilinci kazanılmalı

Hammadde ihtiyacının yaklaşık yarısını ithalattan karşılayan geri dönüşüm sektörü, Avrupa’nın döngüsel ekonomi sürecini başlatmasıyla ithalatta koruma kıskacına takılabilir. Dolayısıyla Türkiye’nin geri dönüşüm endüstrisini, ülke içinde oluşan atıklardan daha çok yararlanacak şekilde geliştirmesi gerekiyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Hüseyin VATANSEVER

Artık atıkların bertaraf edilmesi ve çevrenin korunmasının yanı sıra geri dönüşüm, hammadde tedarikinde önemli bir unsur halini aldı. Nisan 2024 sonu itibarıyla Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde atıkları azaltmak için bazı tek kullanımlık plastik ambalajları yasaklayan yasayı onayladı. Yasaya göre genel ambalajlar ve plastik ambalaj atıkları 2030’a kadar yüzde 5, 2035’e kadar yüzde 10 ve 2040’a kadar da yüzde 15 azaltılacak.

Kritik Hammadde Yasası ve Batarya Direktifine dikkat

 Yasa plastik ambalajlar için asgari geri dönüştürülmüş içerik hedefleri ve ambalaj atıklarının ağırlığına göre asgari geri dönüşüm hedefleri getiriyor. 2029 yılına kadar tek kullanımlık plastiklerin ve metal içecek kutularının yüzde 90’ının ayrı olarak toplanması ve geri dönüştürülmesi gerekecek.

Bu tarihten önce plastik şişelerin ve içecek kutularının yüzde 90’ının, başka sistemler mevcut değilse, depozitolu iade programları ile ayrı olarak toplanması gerekecek. Paket servis yapan yiyecek ve içecek satış noktaları da yasa hükümlerinden etkilenecek ve 2030 yılından itibaren bu şirketler satışlarının en az yüzde 10’unu yeniden kullanılabilir karton veya bardaklarda sunmaya teşvik edilecek.Bunun yanı sıra AB’de çıkan Kritik Hammadde Yasası ve yeni Batarya Direktifi de geri dönüşümün bir başka boyutunu oluşturuyor.

Direktif uyarınca üreticiler, 2031 yılından itibaren yeni batarya ve pil üretiminde kademeli olarak artacak şekilde geri dönüştürülmüş hammadde kullanımını zorunluluğu ile karşı karşıya olacak. Böylelikle 2031 yılından itibaren üretilen 2kwh üzeri endüstriyel pillerde en az yüzde 16 kobalt, yüzde 6 lityum ve yüzde 6 nikel geri dönüşümlü hammaddeden kullanılması zorunlu olacak ve bu rakamlar 2036 yılında yüzde 26 kobalt, yüzde 12 lityum ve yüzde 15 nikel olarak daha ileriye taşınacak. Böylece gelecekte önem kazanacak materyallerin geri dönüşümü ile kazanımı stratejik önem kazanacak.

Çin’de atık ithalatı konusunda 2013 yılından itibaren getirilen kısıtlamalar ve denetimler nedeniyle AB’nin Çin ve Uzakdoğu ile değerlendirilebilir atık ticareti azaldı. Ancak AB’nin döngüsel ekonomi kapsamında Yeşil Mutabakat, Ambalaj ve Ambalaj Atıkları Tüzüğü de dahil olmak üzere bir dizi yasal düzenleme gün geçtikçe yürürlüğe giriyor. Böylece AB’de çıkan değerlendirilebilir atıkların AB içinde geri dönüştürülmesi için önlemler konuşuluyor.

Geri dönüştürülebilir atıklar, hammadde kaynağı olarak değerlendirilirken, AB’nin ihraç veya ithal ettiği değerlendirilebilir atıklarla ilgili süreçlerde kalite, iş ve çevre güvenliği, yasalara uygunluk, insan hakları gibi sürdürülebilirlik ilkelerine uyumu öne çıkarmakta olduğunu izliyoruz. Türkiye’nin AB ile ticaretini sürdürebilmek için benzer süreçlerin bu ilkelere göre gözden geçirilmesinde yarar bulunuyor.

50 milyon ton tehlikesiz atık geri kazanılabilir

Geri dönüşüm Türkiye’de en az 30 yıldır faaliyet gösterilen geniş kapsamlı bir alan. Ülkede önemli miktarda faaliyet kayıt altına alınamadığı için bu konuda düzenli, güncel, doğru, ayrıntılı verilerin toplanması, analiz edilmesi ve yayımlanmasında sıkıntılar bulunuyor. TÜİK’in Kasım 2023’te yayımlanan 2022 yılına ait atık istatistiklerine göre Türkiye’de oluşan atık miktarı 109,2 milyon ton olarak hesaplandı. Rapora göre sanayi işletmeleri ve hane halkından çıkan yaklaşık 50 milyon ton tehlikesiz atığın geri kazanılabileceği ön görülüyor.

Değerlendirilebilir atık miktarı 48,5 milyon ton

2022 yılı TUİK Atık İstatistikleri Raporu değerlendirildiğinde Türkiye’de yaklaşık 50 milyon ton geri kazanılabilir tehlikesiz atık, imalat sanayi, OSB’ler ve hane halkından toplanıyor. Hane halkından belediyeler vasıtasıyla toplanan yaklaşık 26 milyon ton tehlikesiz değerlendirilebilir atık düzenli depolama tesislerinde bertaraf edilirken, 2 bin 866 geri dönüşüm tesisinde 48,5 milyon ton metal, plastik, kâğıt gibi değerlendirilebilir atık geri dönüştürülüyor. Bu tesislerde geri dönüştürülen atıkların yarıya yakını Türkiye’deki imalat sanayinden temin edilirken, yarıdan fazlası yani 24-25 milyon tonu aşan kısmının ithal edildiği tahmin ediliyor.

Çözüm atıklarımızı ayrı toplayıp değerlendirmekte

Geri dönüşüm sektöründe önemli kapasiteye sahip Türkiye, bu kapasitesinin büyük bölümünü ithal ettiği atıkları işleyerek kullanıyor. Hane halkından belediyeler tarafından toplanan değerlendirilebilir atıkların büyük bölümü bertaraf ediliyor, yani gömülüyor.

Sorunu kendi atıklarımızı ayrı toplayıp değerlendiremiyor olmak şeklinde özetleyen Çevre Koruma Ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO), atık ithalatında yaşanacak daralmanın geri dönüşüm kapasitesini atıl hale getirebileceği uyarısında bulunuyor. Bununla birlikte 2023 ve 2024 yıllarının da benzer şekilde geçeceğini düşüncesini vakıf, özellikle hane halkından tüketim sonrası ortaya çıkan kendi atıklarımızı kaynağında ayrı toplayarak değerlendirecek önlemlerin bir an önce alması gereğine dikkat çekiyor.