İhracatçı kura ‘ince ayar’ istiyor
Son 2 yılda TL bazında üretim maliyet artışları yüzde 200’leri bulan ihracatçı, rekabet gücü açısından döviz kurundaki hareketi yetersiz buluyor. İhracatçılar, 32 TL bandında seyreden bugünkü dolar kurunun, en az 37- 38 TL olması gerektiğini belirterek, kurda enflasyon kadar artış talep ediyor.
Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Zorlu ekonomik koşullara rağmen geçen yıl, yüzde 0,64’lük artışla 255 milyar dolarlık ihracat rakamına imza atan Türk ihracatçısı, rekabette eşit şartlarda sahaya çıkmak istiyor.
Özellikle dövizde dengenin sağlanmasını isteyen ihracatçı, maliyetlerden ötürü rakiplere göre artık pahalı konuma gelmekten şikayetçi. İhracatçılar, “Rahiplerimizle aynı pazarlarda aynı döviz cinsi ile rekabet ederken maliyetlerimiz TL cinsinden oluyor.
Bu kur seviyesiyle, artan TL maliyetini karşılamak ve rekabet etmek çok zor. TL maliyetleri ve döviz kuru arasında sıkıştık kaldık” yorumu yapıyor. Kurların da enflasyon oranında artmasını isteyen ihracatçı, OVP’de 2026 için 302 milyar dolarlık bir ihracat hedefi belirlendiğini hatırlatarak, “Bu hedefe ulaşmak çok kolay. Yeter ki döviz kuru istikrarlı bir şekilde gevşetilsin” çağrısı yapıyor.
Yılbaşından bu yana 2-3 TL gibi yukarı seyreden dolar kuru bugün ortalama 32 TL’lerde. Teknik olarak doların şu anda 37-38 bandında olması gerektiğini düşünen ihracatçılar olduğu gibi, kimileri de seçimden sonra 40 TL’ye ulaşacağını düşünüyor. Uzmanlar, seçimden sonra dolar kurunda bir sıçrama beklemezken, ancak yılsonunda 41 TL’leri bulacağını öngörüyor.
PLASFED Başkanı Ömer Karadeniz: Büyüme istiyorsak kurun gevşemesi gerekiyor
Mevcut döviz kuru ihracatın artışını yavaşlatıyor. Döviz kurunun güncel pozisyonu ve üretici fiyatlarında yaşanan enflasyon, ihracat pazarlarında rekabet gücümüzü olumsuz etkileyerek ihracat artışımıza ket vuruyor. Döviz bazında tüm girdi kalemlerinde çok hızlı bir artışla karşı karşıyayız.
Örneğin asgari ücrete yapılan son zam sonrası asgari ücret döviz bazında çok sert bir artış yaşadı. Buna mukabil verimlilikte böylesi bir artış gerçekleşmedi. Bu durum özellikle emek yoğun sektörlerin ihracatının istenilen seviyelere gelebilmesi adına büyük bir engel teşkil ediyor. Eğer büyüme yolunda ihracatın gücünü tam anlamıyla almak istiyorsak kurun biraz daha gevşemesi gerekiyor.
Albox Yönetim Kurulu Başkanı Olgun Sağlam: Kur gevşetilmesi hammadde fiyatlarını etkiler
Döviz kuru bugün genel itibariyle rakamsal olarak beklentiyi karşılasa da mevcut ekonomik şartlarda TL karşılığına bakınca arzu edilen rahatlığı sağlamıyor. Kurun bu süreçte gevşetilmesi maalesef hammadde maliyetlerini etkileyeceği için bu döngüde kurun gevşetilmesi reelde çokta fayda sağlayamayacak. Girdi maliyetlerinde en etkin maliyet sıralaması hammadde, personel ve enerji maliyetleri.
Buradaki maliyetler döviz kuru artışından çok daha fazla olduğundan kapasite kullanımlarını da etkiliyor ve döviz girdisi enflasyonun etkisiyle üreticilerimizi mutlu etmiyor. Döviz bazlı üretimin maliyetlere etkisi yüzde 35’i buluyor. Ülkemizde ekonomik durumu etkileyen çok fazla unsur var ve bunlardan biri de seçimler. Bu süreçte seçim sonrası oluşturulan beklenti, kurun yüzde 25 bazda bir gevşeme olacağı yönünde.
GAİB Koordinatör Başkanı Fikret Kileci: Önlem alınmazsa milyon dolarlık yatırımlar heba olur
Döviz bugün için ihracatçı açısından, özellikle emek yoğun sektörlerde rekabet edilebilir seviyeye çok uzak. Hazır giyimde maliyetin içindeki işçilik oranı yüzde 40’lara kadar yükseldi. Tekstilde personel maliyetimiz bin 200 dolar rakiplerimizde ise 350 dolar.
Emek yoğun sektörlerdeki rakamlar da gösteriyor ki ciddi anlamda ihracatta düşüşler yaşıyoruz. Kalıcı ve köklü çözüm ülkenin üretim ve ihracat yapısının doğru bir planlama ve doğru bir strateji ile kendi kaynaklarımıza dayalı katma değerli, çevreci ve sürdürülebilir hale getirilmesi.
Bu geçiş sürecinde, sahip olduğumuz yatırımları yok saymadan, onları da gözeterek, özellikle ihracatçı üreticilere farklı destekler sağlayarak “maliyetlerinin düşürülmesi adına destekleyici ihracat kuru, indirimli enerji, personel işveren ve çalışan vergi payları gibi” destekler sağlanması gerekiyor.
İhracat, ülkemiz için çok önemli, özellikle emek yoğun sektörler ciddi anlamda zorlanıyor, müdahale etmek gerekiyor. Gerekli önlemler alınmaz ise dünyada söz sahibi olduğumuz ve çok ciddi kapasitelerimiz olan tekstil, hazır giyim, halı, deri gibi sektörlerindeki milyonlarca dolarlık yatırımlar heba olur.
TUSİD Başkanı Bekir Topuz: Piyasa dinamiklerine hasar vermeden gevşetilmeli
Türk lirası cinsinden maliyetlerimizde yüksek artışlar yaşanırken, dövizin daha yavaş bir seyirde artışı, ihracatçılar olarak bizleri olumsuz etkiliyor. Kur politikalarının enflasyonla aynı paralellikte ilerlememesi, maliyetlerimizi artırarak uluslararası pazarlardaki rekabet gücümüzü düşürüyor.
Enerji ve işçilik maliyetlerimizdeki artış oranları ile kıyasladığımızda, kurda henüz olması gereken seviyeye geldiğimizi söyleyebilmek güç. Ülkemizin ekonomik gerçekleri ve ihtiyaçları temelinden baktığımızda, ihracatçı sektörlerin rekabet gücünün korunabilmesi adına, kurun piyasa dinamiklerine hasar vermeden istikrarlı bir şekilde gevşetilmesi gerekiyor.
KYSD Başkanı Murat Özpehlivan: Agresif bir kur politikası uygulanmalı
Döviz kurunun sektörlerimizin ihracat potansiyelini gerçekleştirmeleri adına istenilen seviyeye geldiğini ne yazık ki söyleyemiyoruz. Artan işçilik ve işletme giderlerimizi baz aldığımızda dolar kurunun geride kaldığını görüyoruz. Bu da uluslararası pazarlardaki rekabetçiliğimizi olumsuz etkiliyor. Özellikle ulusal ve küresel talebin düştüğü bu süreçte rakiplerimize iş kaçırmaktan ziyade daha agresif bir kur politikası uygulamamızın doğru olduğu kanaatindeyim.
İhracatta kalıcı bir gelişim hedefliyorsak döviz kurunu sektörlerin fiyatlamada sorun yaşamayacağı seviyelerde tutmamız önemli. Kaçırdığımız her bir müşteri maalesef bizlere kolay kolay geri getiremeyeceğimiz kayıplar yaşatıyor. Bu gelgitler sanayicilerimizde silinmesi yıllar sürecek derin izler bırakıyor. Döviz kuru konusunun ivedilikle ihracatçıları n beklentileri dahilinde çözülmesi önemli. Tabi ki ülkemizin enflasyon sorunu da dikkate alınarak bu konuda bir akıl geliştirmek gerek.
MODOKO Başkanı Koray Çalışkan: Enflasyona paralel bir kur artışı gerekiyor
Döviz kuru hâlâ bizim için rekabetçi değil. Yurt dışına baktığımız zaman ihracat yaptığımız ülkelerde eskiden 100 dolara verdiğimiz ürün 115-120 dolar olduğunu görüyoruz. TL değer kaybedip doların TL karşısındaki fiyatının artması gerektiğini düşünüyorum.
Dolar kuru enflasyona paralel gitmeli. Çin, ihracatçısına çok ciddi destekler veriyor. Mobilyada hedef pazarlarda çok ciddi karşı karşıya geliyoruz. Fiyatlarımız ne yazık düzeyde değil. Bunun için hammaddecilerin ormanı alırken dinlendirdiği sunta-MDF fiyatlarının gevşemesi lazım ki fiyatlar gevşesin ve fiyatlar rekabet edilebilir düzeye gelsin. Asgari ücret de arttı.
Orada da dolar bazında artış oldu. Bir ay öncesine göre yüzde 50’lik bir işçilik farkı geldi ki mobilya el emeği çok yüksek bir sektör olduğu için işçilik maliyetlerdeki artış bizi direkt etkiliyor. Mobilyada ölçek problemi var. Kayıtsız firmalar var. Bunlar sıkıntı oluşturuyor.
ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz: Müdahale edilmezse enflasyon seyrinde artar
Önemli nokta kurların doğru seviyede olması değil, kurlara müdahale olup olmadığı. Ekonominin karar alıcıları, piyasada işleyişe müdahale edilmediğini defaatle ifade etti.
Bu durumda kur seviyesinin normal olduğunu kabul etmek gerekir. Ancak sene başından bu yana özellikle işçi ücretlerinde asgari ücrete yapılan zam sonrası yüksek oranlı artışlar gündeme geldi. ÖTV’de otomatik olarak matbu verginin artırılması suretiyle maliyetler yükseldi.
Züccaciye sektöründe bu artışlar ağırlıklı işçilikten kaynaklanmak üzere yaklaşık yüzde 20-35 arasında genel maliyetleri yukarı taşıdı. Döviz fiyatlarına müdahale edilmediği ortamda, kurun enflasyon seviyesinde artması beklenir. Ocak ayının başında dolar 29,50 idi. Ocak enflasyonu yüzde 6,7. Şubat enflasyonu yüzde 4,5 ve içinde bulunduğumuz mart ayından da şimdiye kadar yüzde 2,5 oluşmuştur varsayımı ile kurun 33,7 olması normal beklenti.
Bu rakamın altında kalmasını gerektirecek bir kaynak akışı, olağandışı bir para girişi, bildiğimiz kadarı ile yok. Haziran ayı sonrasına kadar düz mantıkla enflasyon oranında artmasını beklemek doğru olacak. Kısacası böyle bir ortamda rekabet ortamımız giderek zorlaştı.
Yavuz: Dolar yılsonunda 41 TL civarı olacak
Piyasa uzmanları, serbest piyasada vatandaşın döviz almasının nedenini seçimden sonra devalüasyon olacağı doların 40 TL’ye çıkacağı beklentisine bağlarken, seçimden hemen sonra doların 40 TL olmasını beklemiyor. İhracatçılara yaptığı sunumda vatandaşın aşırı döviz almasından dolayı, dolar, mart ve nisan aylarında 2’şer TL artabileceğini öngören Prof. Dr. Arif Yavuz, bunun da geçici bir durum olacağını belirtiyor.
Yavuz, mevcut ekonomi yönetiminin devam etmesi şartıyla mart ve nisan ayında döviz biraz daha fazla artsa da nisan ayından sonra artışın azalacağını, yılsonu doların 41 TL civarı olacağını analiz ediyor.