Global ekonomide 2010 ve sonrası
Bekir Kavruk, global ekonomideki gelişmeleri Dünya Online için yorumladı
BM organizatörlüğünde Kopenhag'da gerçekleştirilen 15. İklim Konferansı'nın ciddi iklim değişikliği işaretlerine rağmen adeta bir fiyasko ile sonuçlanması zaten dünyada karamsar bir havada geçen 2009 yılının finalini teşkil etmiş bulunmaktadır.
Ancak 2009 yılının en büyük fiyaskosunu ise her yıl yaşanan grip hastalıklarında dünyada ve Türkiye'de zaten binlerce kişi ölmesine rağmen önce dev ilaç şirketlerinin "Yeni Marketing Stratejileri" doğrultusunda başlattığı tahmin edilen, yerel şirketler ve onların tipik medya uzantılarına kadar devam edip, dünyayı önce ayağa kaldırıp sonra bu çevrelere muazzam cirolar sağladığı ciddi otoritelerce öne sürülen Domuz Gribi fiyaskosu teşkil etmiştir.
Bu skandallar ışığında dünya 2010 yılına geçerken özellikle yaşamın kendisi olan ve sokaktaki adamı sembolize eden Reel Sektör için fiili durum, 2009 yılı ikinci yarısından itibaren yaşanan çıkışlara rağmen pek umut vermemiş bulunmaktadır.
2008 yılı sonu itibariyle önce ABD'den başlayıp dünyaya yayılan Mega Kriz'in sorumlusu "Kontrolsüz Kapitalizm" gösterilmiş ve kamuoyunda 80'li yıllarda ortaya çıkan Neo Liberal politikalar ve Anglosakson modeli ciddi şekilde sorgulanmış ve Mega Kriz dünyada dönüm noktası olarak kabul görmüştür.
Enflasyon riski göze alınıp G7 ler bazında ortaya konulan paraların hacmi 5 trilyon doları bulmasına rağmen alınan tüm önlemler yeterince kâfi gelmemiş ve Mega Kriz koordinasyonu Türkiye'nin de yer aldığı G20'ler düzeyine genişletilmiştir. Özellikle Bankalara enjekte edilen paraların bir kısmının kredi, ikraz, swap vs. gibi değişik yollarla teşvik ya da sübvansiyon amaçlı reel sektöre de aktarılıp günlük yaşama canlılık verilmesi yolunda yapılan çalışmaların sonuç verme umudu halen de yitirilmemiş olup, çalışmalar devam etmektedir.
2010 ve sonrası muhtemel gelişmeleri borsa ve finans piyasalarının en ünlü kuramı olan 5 ana dalgalı 'Elliot Dalga Prensipleri'ne ( DOW teorisi ) göre değerlendirdiğimizde yaşanan Mega Krizin tahmin edilenden de çok daha derin olduğu sonucu ortaya çıkmakta ve suni zorlamaların süreci sadece ileri erteleyeceği varsayımı altında 2013 yılına kadar yıllık bazda ciddi iniş (dip) ve tepki çıkışların devam etmesi maalesef olası görünmektedir. Piyasalardaki kararsızlığın getirdiği güvensizliğin sonucu emtia fiatlarındaki (altın…) rekor artışlar bunları doğrular nitelikte görünmektedir.
'Marketmaker'ların erteledikleri kontratlarındaki (rollover) pozisyonları kapama süreçlerinde ortaya çıkacak olası oluşumlar piyasalardaki kademeli iniş ve çıkışların gidişatını belirlemesinin yanısıra, petrol fiyatlarını doğal süreç dışı yukarı doğru tırmandıracak suni zorlamalar (askeri) olmadığı takdirde 2010 – 2012 yılları arası piyasalarda yeni dip noktalarının ortaya çıkması mümkün görünmektedir.
2001 gibi ciddi kriz tecrübesini yaşamış olan Türkiye özellikle bankaların alt yapısının sağlamlaştırılması yönünde olumlu adımlar atmış olmasına rağmen yaşanan bu krizde çoğu bankaların işgüzar sayılacak ölçüde reel sektöre karşı uyguladığı tutum, bu bankaların alt yapılarına uygun olarak sosyokültürel üst yapılarını da daha yapıcı yönde geliştirmesi gerekliliğine işaret etmektedir.
2009 yılı ikinci yarısında piyasalardaki tepki çıkışı sonrası hareketlenmeye başlayan Türk reel sektörü ve yan sanayi halen maalesef satış, tahsilat, borç, elektrik, gaz, belediye, bürokrasi, insan kaynakları, eğitim, personel, üretim, bankalar, kredi ve özellikle vergi gibi yaşadığı birçok sorun ve baskıların yanında daralan AB pazarına karşı Ortadoğu ve Afrika alternatiflerini geliştirmeye çalışarak biraz nefes alma uğraşına girmiş bulunmaktadır.
Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023'te çok iddialı bir şekilde dünyanın ilk 10 ekonomisine girmeyi hedefleyen Türkiye, yaşanan Mega Kriz'i bir fırsata dönüştürme iddiası içersindedir. Bu iddialı yarışta siyasi ve ekonomik istikrar yönünde atılacak kararlı adımlar yanında öne çıkan problemlerin en önemlisini alınan onca önlemlere rağmen resmi ve yerel bürokrasilerdeki yapısal yetersizlikler ve bu yetersizliklerin topluma ciddi zaman kaybı olarak yol açtığı sonuçlar teşkil etmektedir. Ayrıca 2023 için büyük hedef koyan Türkiye'nin bu hedefe erişmesi sürecinde toplumda eğitimden kültüre kadar her alanda öncelikle insan sayısının değil ama çok ivedilikle 'insan kalitesinin' artışının sağlanması çok büyük önem arz etmektedir.
Sonuç:
Dünya da yaşanan Mega Kriz'in ağır etkileri halen de devam etmekte olup, köprü üzerinden geçiş daha tamamlanmamış bulunulmakta ve Eliot değerlendirmesine göre suni zorlamaların süreci sadece erteleyeceği ve sonuçta 2010 – 2012 arası çok ciddi iniş (dip) ve tepki çıkış sürecinin devam edip, nihai çıkışın 2013 yılından itibaren gerçekleşmesi olası görünmektedir.
Dünya 'da ;
Çin/Hindistan ekseninde ortaya çıkan gelişim süreci
Enerji piyasalarında Rusya-İran ekseninde yaşanan yoğunlaşmalar
Bölgesel ve stratejik platformlarda ortaya çıkabilecek olası yeni enerji krizleri ve buna karşı Batı'nın attığı ve atacağı çok yönlü adımlar
Başta Brezilya olmak üzere Güney Amerika dinamizmi
Yeni hammade kaynağı ve pazar olarak Afrika kıtasının piyasalarda yavaş yavaş artan önemi
3G, 3D teknolojileri gibi günlük hayattan silah teknolojilerine kadar teknolojide yaşanan inanılmaz gelişmeler ve AR-GE'nin çok artan önemi
Dünyanın 21.yüzyılda yeniden şekillenmesi üzerinde anahtar niteliği taşıyan özellikler olarak ortaya çıkmakta , ciddi hedefler koyan Türkiye'nin geliştireceği yeni stratejilerde büyük önem arz etmektedir.