”Yüksek faiz, yerini düşük faiz lobisine bırakıyor”

Yapı Kredi Başekonomisti Akçay, Türkiye'nin ilk defa düşük faiz ortamını sürdürme şansı bulunduğunu belirtti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Yapı Kredi Başekonomisti Cevdet Akçay, Türkiye'nin ilk defa düşük faiz ortamını sürdürme şansı bulunduğunu belirterek, "Türkiye'de yüksek faiz, yüksek enflasyon lobisi yerini düşük faiz, düşük enflasyon lobisine bırakıyor.

Yapı Kredi Portföy ve CFA Society İstanbul işbirliğiyle Yapı Kredi Plaza'da düzenlenen "2011 Makroekonomik Beklentiler Paneli"nde konuşan Akçay, Türkiye'nin krizden ciddi şekilde kazançlı çıktığını kaydetti.

Türkiye'nin büyümesinin kısa dönemde bir fonlama, uzun dönemde üretim fonksiyonu sorunu olduğunu söyleyen Akçay, "Türkiye'ye sermaye girişleri devam ederse 2011, 2012'de büyüme devam edecek. Türkiye'nin büyüme tarafında finansman olduğu sürece sorun çıkacağı kanaatinde değilim ama akut uzun vadeli büyüme problemini çözdüğü anlamına gelmiyor" dedi.

Akçay, Türkiye'nin normal koşullarda 5-6 seneye yaygın şekilde gerçekleştirebileceği faiz ortamı normalleşmesini kriz sayesinde 1,5 sene içinde başarabildiğini belirterek, "Türkiye'nin ilk defa bunu sürdürme şansı var. Faizlerin indiği noktadan çıkmaması için ciddi bir lobi var. Ayrıca özel sektörde bono ihracı başladı. Bunun ortaya çıkış sebebi faizlerin inmiş olmasıdır ama ortaya çıktıktan sonra faizlerin geri gelmesini istemezler. Türkiye'de yüksek faiz, yüksek enflasyon lobisi yerini düşük faiz, düşük enflasyon lobisine bırakıyor" diye konuştu.

Bütün bu olumlu koşulların yanında enflasyon risklerinin sürdüğünü, Türkiye'deki fiyat koyucuların fiyatlama davranışlarının nasıl değişeceğinin henüz görülmediğini ifade eden Akçay, sermaye girişlerine karşı hiçbir önlem almayarak piyasanın kendi kendini düzeltmesini beklemenin en optimal çözüm olduğu görüşünü bildirdi.

Türkiye'nin kriz sonrasında dünya ekonomileri arasında itibar anlamında sıralamada çok üst sıralara yükseldiğini dile getiren Akçay, finansal sektörün sıhhati ve borç dinamiklerinin sürdürülebilirliğinin, önümüzdeki dönemde ülkelerin ekonomilerinin itibarını belirleyeceğini söyledi.

"Ekonomide aşırı ısınma var"

Global Source Partners Türkiye Danışmanı Murat Üçer ise, bu yılın 45 milyar dolarlık bir cari açıkla kapatılacağı öngörüsünde bulunarak, "2011 için 50 milyar dolarlık cari açık tahminleri, büyüyen bir ülke için çok muhafazakar" dedi.

Ekonomide bir "aşırı ısınma" durumu yaşandığını ifade eden Üçer, cari açıktaki hızlı genişleme, ithalatın artış hızı, geri plandaki kredi büyümesi gibi işaretlerin bu ısınmayı gösterdiğini belirtti.

Sermaye girişinin kontrolüne ilişkin tartışmalar yürütüldüğünü ancak bunun çok muhtemel görünmediğini söyleyen Üçer, şu anda en aktif politikanın, Merkez Bankası'nın döviz alımları olduğunu, bunun da lirada nominal değerlenmeyi engellediğini dile getirdi.

Üçer, önümüzdeki dönemde döviz alımlarının devam etmesi, mali politikanın para politikasına destek olması, orta vadede rekabet gücüne odaklanan reformlara öncelik verilmesi gerektiğini belirterek, "Mali tarafta sıkılaşma seçim dolayısıyla imkansız gibi görünüyor. Yapısal reform tarafında da ne kafalar çok net ne iştahımız ne de sosyal uzlaşma var. Biraz da seçim dolayısıyla talep, teşvik, af ağırlıklı gidiyoruz. Bu da aşırı ısınmaya katkıda bulunuyor" değerlendirmesinde bulundu.

Yüksek cari açıkla büyümenin, Türkiye'nin en ciddi riski olduğunu vurgulayan Üçer, "2011'i iki modda düşünmek mümkün. Enseyi karartmayalım modunda 'Pragmatik, lokal tarafta iyi çalışan bir hükümetimiz var. Dünya dengeleri değişiyor, önemimiz artıyor, likidite de var. Uzunca bir müddet daha bu böyle gider' denilebilir. Stratejik davranalım moduna göre ise yüzde 6 büyüme istiyoruz. Bu da seneye 55-60 milyar dolar cari açık anlamına geliyor. Bu oldukça kırılgan bir model. Türkiye'yi yapısal reformlarla ve daha doğru bir mali para politikası ile yönetmek ve ticarete konu olan mal sektörünü büyütmek gerekiyor, aksi takdirde yakında yine başımız ağrıyabilir" diye konuştu.

"2011'in ilk yarısı, ikinciden farklı olacak"

Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Refet Gürkaynak da, 2011 yılında büyümenin önündeki iki riskin milletvekili seçimleri ve yeni Merkez Bankası başkanının belirlenmesi olduğunu belirterek, özellikle Merkez Bankası başkanının kim olacağının yılın başlarında açıklanmasının belirsizliği bir miktar ortadan kaldıracağını söyledi.

Kadınların işgücüne katılımının azlığı, beşeri sermaye eksikliği, politika belirsizliği gibi daha temel sorunların da etkilerini göstererek politika yapıcıların elini bağlamaya devam edeceğini kaydeden Gürkaynak, "2011'in ilk ve ikinci yarısının farklı olacağını düşünüyorum. Seçime kadar büyüme için belli bir gaz verilecektir, önemli olan ikinci yarıda ne olacağı" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir