Yoksullar için Çalışmak

Değişim Yelpazesi bu hafta yoksullar için çalışmaları ele aldı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Dünya nüfusunun üçte ikisi yoksulluk sınırının altında. 4 milyar düşük gelirli insan ekonomik piramitin tabanını oluşturmakta. Oysa, çoğu şirket bu çoğunluğa sırtını çevirmiş ve sadece hedef kitlesi olan üçte birlik zengin azınlığa hizmet etmekte. Herkesin gözlerini diktiği, daha çok satış yapmak için ölesiye yarıştığı zenginlerin pazarı doymuş bir pazar. Bugün birçok şirketin genişleme planlarında doymamış pazarlara yani üçüncü dünya ülkelerine açılmak, alım gücü daha düşük müşterilere hitap eden ürün ve servisler geliştirmek var. Bu tür yatırımlar belirsizlik ve öngörülemeyen riskler içerse de, uzun dönemde az keşfedilmiş pazarlarda faaliyet göstermek, üretim ve satış yapmak, hem toplumun kalkınmasına hem de şirketin geleceğine fayda sağlamakta.

2000'lerin başından itibaren bazı uluslararası şirketler yoksul kesime yönelik projelere ilgi göstermeye başladı. Sürdürülebilir geçim olarak adlandırılan bu projeler eğitim, sağlık ve iş imkanları yaratarak yerel ekonominin iyileşmesine katkı sağlamakta, az gelirli ailelerin ve köylerin geçinmelerine olanak vermekte. Sürdürülebilir geçim; bir kamu servisi veya hayır işi değil. Aksine, şirketlere kar getiren bir birim. Gelişmiş ülkelerin duraklayan ekonomileri günümüzün kurumsal trendlerini alternatif pazarlara itmekte. Birçok şirket doygun pazarlardan kaçmanın yollarını aramakta. Gelişmekte olan ülke de ekonomisini geliştirmek amacıyla yabancı sermayeyi destekleyen politikalar izlemekte. Bu az bilinen ekonomilerde işinin ehli yerel partnerler bulmak teknoloji sayesinde daha kolay. İletişim dünyayı daha küçük ve erişilebilir bir yer haline getirdi. Finansal yardımlar ve yatırımlar yeni ekonomilere ilginin artmasını ve iş ortamının daha stabil hale gelmesini sağlıyor. Hangi sektörden olursa olsun şirketlerin yerel ekonomiye canlılık getirmesi ve yoksulların çalışan, girişimci veya müşteri olarak toplumda aktif bir görev üstlenmesi mümkün.

Odaklan, Doğru Ortak Seç ve Yerelleş

Sürdürülebilir geçim alanında başarılı bir iş modelinin kriterleri: odaklanmak, doğru ortak seçimi ve yerelleşmek. Ana iş alanından uzaklaşmadan, ürün ve servislerini yeni ekonomiye adapte eden şirketler daha kolay uyum ve başarı sağlamakta. Şirketler kendi ürün portföylerinin fazla dışına çıkmadan faaliyetlerine devam etmeli ancak yoksul müşterilerin farklı ihtiyaçlarını ve düşük alım güçlerini hesaba katan satış politikaları izlemeliler. Hükümet ve sivil toplum örgütleri özel sektörle ortak projelere girmek konusunda  istekli. Kalkınmaya yönelik benzer hedefleri olan organizasyonlarla işbirliği yapmak geniş kapsamlı uzmanlıktan ve ek kaynaklardan yararlanmayı beraberinde getirmekte. Bu da iki tarafın da kazançlı olduğu bir durum. Bu ortaklıklar, sektörler arası yapıldığında ise inovatif çözümler ihtiyaçları kısa sürede karşılayabilmekte. Yerel sınırlar içinde değer yaratmak işin başarısında büyük rol oynar. Şirketler çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde operasyon yaptığında gerekli altyapı ve destekleyici sistemlere vakıf değildir. Pazarla ilgili istihbarat, üretim tesisleri ve dağıtım kanalları bunlara örnek gösterilebilir. Yerel ağlardan bilgi edinmek, yerel firmaların ve uzmanların görüşlerinden yararlanmak işin başarısında önemli rol oynar.

Sürdürülebilir geçim alanında yeni bir pazara giren her şirket kendi içinde bazı soruları cevaplamalıdır: Pazara girme sebepleri nedir? Pazarın gerçek isteklerini anlıyor muyuz? Doğru ürün veya servise sahip miyiz? Bu yatırımı nasıl finanse edeceğiz? Bizim ürünlerimiz için talep olduğundan nasıl emin oluyoruz? Müşteriler, ürünleri satın alma gücüne sahip mi? Müşterilere nasıl ulaşacağız? Nasıl büyümeyi planlıyoruz?

Bangladeş'te Bir Süt Köyü, Afrika'da kahve fabrikaları

Nestle'nin Süt Köyü, Bangladeş'in kırsal alanlarına eğitim olanakları ve sabit gelir getiren bir proje. Nestle, yoksul çiftçilere kaliteli süt tedarik etmeleri karşılığında geçimlerini sağlayacak para ve gerekli eğitimi sağlamakta. Yoksullukla mücadeleyi iş modeline etkin bir şekilde uygulamasıyla Nestle iki tarafın da ihtiyaçlarının karşılandığı bir sistemi uyguluyor. Şirketin taze süt ikmali artarken, köylerde yaşayan Bangladeşliler de güvenilir işlere sahip oluyorlar, daha iyi besleniyorlar, eğitim alıyorlar, geçim sıkıntısından kurtuluyorlar; genel olarak yaşam standartları yükseliyor.

Nestle'nin yoksullara yatırımı Afrika'da da devam etmekte. Firma, Kongo'da hazır yemek ve kahve ürünlerini üreteceği bir fabrika kurmayı planlıyor. Önümüzdeki senelerde Kongo'da 40 milyon İsviçre frangı yatırım planlayan Nestle, 2008 itibarıyla 20 Afrika ülkesindeki operasyonlarını daha da güçlendirmek ve yaygınlaştırmak istediğinin altını çiziyor.

Hindistan'da Shakti Devrimi

Yoksulluğun yaygın olduğu gelişmekte olan ülkelerde pazara özel çözümlerin yaratılması gerekir. Yabancı ürün veya servislerin yaşam kalitesini yükseltmesini beklemeden önce, yoksulluğu azaltmak için yeni işlerin yaratılması, sağlık, eğitim ve mesleki kursların verilmesi gerekmektedir. Unilever'in Hindistan'da Shakti Devrimi'ndeki deneyimi buna en güzel örnek. Kırsal kesimden kadınları girişimcilere dönüştüren programıyla Unilever ailelerin belli bir gelir elde etmesini önceliği bilmiştir. Bir diğer deyişle, Unilever satışa odaklanmak yerine önce hedef grubunu yaratmıştır.  Yerel girişimciler direkt son kullanıcıya ulaşan perakende operasyonlarını kurabilmek için Unilever'in sponsorluğunda eğitim almışlar, mikrofinans kurumları tarafından yatırımlarını finanse etmişler.

2001 yılında başlayan proje, altı yıl içinde 15 eyaletten 135.000 köye ulaşmış, toplamda 46.000'in üzerinde kadın girişimciyi iş hayatına katmıştır. Unilever, geniş kapsamlı Shakti projesiyle, hızlı tüketim ürünlerini kullanacak alım gücü olan sürdürülebilir bir hedef kitle yaratmayı başarmıştır. Topluma verdiği mesaj: 'İşlerin sağlığı toplumun sağlığına sıkı sıkıya bağlıdır.'

Kurumsal Kültürünüze Yoksulları Ekleyin

Birçok şirket uluslararası yatırımlarında daha temkinli olmak ve daha stabil pazarlara girmeyi tercih edebilir. Oysa, kendi içinde birçok problemi olan pazarlara ürün ve servisler getirmek zorlu olduğu gibi, hem maddi hem de manevi yönden yüksek getiri sağlar. Uluslararası şirketlerin bu tür yatırım kararlarını yaygınlaştırmaları için, kendi kurumsal stratejilerinin içine yoksullukla mücadeleyi entegre etmeleri gerekir. Yeni ve riskli atılımları destekleyen yaklaşım kimi zaman kurumsal kültürün yeniden yapılanmasını gerektirebilir.

Bazı şirketler stratejik bir kararla yoksullara hizmet eden inovasyonlarına öncelik vererek büyümelerine devam ederler. Sumitomo Chemicals pazara özel inovatif çözümlere destek veren bir şirket. Geliştirdikleri sineksavarlı sivrisinek ağı sayesinde Afrikalıların sıtmayla savaşmasına yardımcı olmakta. Şirket felsefeleri 'Sumitomo Ruhu' sadece şirket için değil, toplum için de kar sağlamak. Benzer bir şekilde, uluslararası çimento üreticisi CEMEX farklı departmanlardan oluşturduğu bir takımı Meksika'ya göndermiş ve düşük gelirli Meksikalıların ev yapma uygulamalarını sahada öğrenmiş. Bu bilgilerin ışığında, yoksullara ev hizmetleri vermek üzere başarılı bir ürün oluşturmuş.

Birbirinden farklı ihtiyaçlarıyla 4 milyar insandan oluşan bir pazara ulaştırmak oldukça hırslı bir hedef. Ancak, başarı hikayelerinin incelenmesi, yeni pazarları tanımaya ve yeni başarıların temellerini atmaya iyi bir başlangıç oluşturacaktır. Küçük ölçekli yatırımların büyümesi, büyük ölçekli yatırımların ise farklı coğrafyalarda gelişmesi dünya ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır. Ortaklıkların kurulması sadece tek yönlü gelişmeyecektir. Gelişmekte olan ülkelerin kendi sorunlarını çözmede uluslararası ortaklar araması gelecekteki projelerde önem kazanacaktır. Unutulmamalıdır ki, yoksulluk küresel bir problem olmakla beraber, birçok çözüm bölgeye özgüdür. Açık diyalog ve danışma yoluyla yerel ve uluslararası öneriler etkin çözümlere dönüştürülebilir.

www.datassist.com.tr

 

Bu konularda ilginizi çekebilir