Yoksul vatandaşların sayısı azaldı

Yoksulluk sınırında kalan nüfusun oranının 2002'de yüzde 27 olduğu, bu oranın 2008 sonu itibariyle yüzde 17'ye düştüğü belirtildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

SARAYBOSNA - Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, Türkiye'de 2002 yılından bu yana uygulanan doğru ekonomik politikalar sonucunda yoksul vatandaşların sayısının önemli oranda azaldığını söyledi.

Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Karaman, Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Müsteşarı Ali Boğa, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Yalçın Ekmekçi ve Yunus Emre Vakfı Enstitü Başkanı Prof. Dr. A. Fuat Birkan, Bosna-Hersek'in başkenti Saraybosna'daki Türk girişimcilerce kurulan Uluslararası Saraybosna Üniversitesi'nde öğrencilerle biraraya geldi.

Müsteşar Ağbal, bir öğrencinin, "Türkiye'deki ekonomik gelişmelerin, sokaktaki halka yansıyıp yansımadığı" yönündeki sorusu üzerine, Türkiye İstatistik Kurumu'nun yoksulluk gelişmesine ilgili çalışmalar yaptığını ve bunları yayımladığını anımsattı.

TÜİK'in verilerine göre, 2002 yılında yoksulluk sınırında kalan nüfusun oranının yüzde 27 olduğunu, ancak bu oranın 2008 sonu itibariyle yüzde 17'ye düştüğünü belirten Ağbal, şöyle konuştu:

"Yani 10 puanlık yoksulluk sınırında bir iyileşme var. 2002 yılında günlük 4.3 doların altında gelir edenlerin oranı yüzde 30.3 iken 2008 yılı sonunda bu oran yüzde 6.8'e düşmüş. Dolayısıyla subjektif değerlendirmelerden öte, bu oranlar gösteriyor ki Türkiye'de 2002 yılından sonra uygulanan doğru ekonomik politikalar neticesinde yoksul vatandaşların sayısı önemli oranda azalmıştır. En önemli göstergelerden bir tanesi de bana göre enflasyon karşısında elde edilen gelirlerin eriyip erimediği. Bugün artık Türkiye'de tüketiciler eskiden olduğu gibi elde ettikleri gelirleri hızlı bir şekilde tüketime dönüştürüp, enflasyondan dolayı kayba uğramama telaşında değiller. Özellikle bütün vatndaşların kullandığı giyim, kuşam temel gıda maddelerine bakıldığında vatandaşın cebindeki paranın değerini koruduğu hatta değerlendiği de görülebilir.

Eskiden insanlar tasarruflarını TL cinsinden yapmazlardı, döviz cinsinden yaparlardı. Bunlar değişti. Bu dönemde ciddi anlamda insanlar daha çok kazandılar. Türkiye'de bu dönemdeki beyaz eşya satışları, araç satışları, sıradan insanların refah seviyesini yansıtan dayanıklı tüketim mallarının satışlarında, gayri menkul piyasasındaki gelişmelere bakıldığında bu dönemde insanlar 2003'den sonraki dönemde gelirlerindeki reel artışa bağlı ciddi anlamda tasarruf yaptılar, birikim oluşturdular. Bunlar da ya gayrimenkulde ya dayanıklı mallarda değerlendirildi."

Naci Ağbal, dünyadaki ekonomik krizin ortaya çıkmasıyla birlikte vatandaşların edindikleri birikimlerin kendisini gösterdiğine işaret ederek, "İnsanlar bu birikimlerini tüketime dönüştürdüler. Onun için Türkiye'nin global krizden çıkışta diğer ülkelere nispeten hızlı olmasının sebeplerinden bir tanesi de bu dönemde hane halklarının üretmiş olduğu bu birikimlerdir. Oluşturduğu tasarruflardır" diye konuştu.

Kilci'nin konuşması

"Türkiye'de vergilerin neden yüksek olduğu ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin ne boyutta olduğu" yönünde bir öğrencinin kendisine yönelttiği soruyu yanıtlayan Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci ise, kalkınmanın 2 yolunun bulunduğunu bunların bir tanesinin doğal kaynaklar, diğerinin vergiler olduğuna işaret etti.

Türkiye'nin doğal kaynaklardan geliri yeterli olmadığı için vergilerin tek çare olduğunu dile getiren Kilci, "Gelişmiş ülkelerde devlete vergi ödeyenler bilinçli olarak hakkını arıyor. Son 10 yılda Türkiye'de de olumluya giden bir süreç yaşanıyor. Vatandaşlarda vergi bilinci oluştu. Vergi kaçırılmamasına yönelik yatırımlar yapıldı. Denetimde etkinlik artırıldı" dedi.

Bu konularda ilginizi çekebilir