Yeni teşvik sistemi cari açığı artırır
Yeni teşvik paketinin ithal ikameci bir yaklaşım içerdiğini ama pakette cari açığın nasıl düşürüleceğinin çok belirgin olmadığını belirten Tanrıkulu, tersine cari açığı artırabileceğini kaydetti.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Canan SAKARYA
ANKARA - Eski Sanayi ve Ticaret Bakanlarından, MHP İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, Başbakan tarafından açıklanan yeni teşvik paketinin uygulama tarihi konusunda Hükümet üyelerinden gelen farklı açıklamaları hatırlatarak, "Ortada daha Resmi Gazete'de yayımlanmadan revizyondan bahsedilen bir teşvik paketi var. Başbakan 1 Ocak 2012'den geçerli olacağını söylerken, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün kararnamede tarihin 2011 yılına çekileceğini söylüyor. Resmi Gazete'de yayımlansın, uygulamaya geçsin, başka revizyonlarda göreceğiz. Stratejik sektörlerde, iller de bile değişiklik olabilir" dedi. Tanrıkulu, teşvik paketinin ithal ikameci bir yaklaşım içerdiğini ama cari açığın nasıl düşürüleceğinin çok belirgin olmadığını belirterek tersine cari açığı artırabileceğini kaydetti. Tanrıkulu, paketin 150 milyar liranın üzerinde bir maliyeti bulunduğunu ancak kaynağın nereden karşılanacağı konusunda bir belirsizlik bulunduğunu belirterek, KOBİ'lere dönük ayrı bir teşvik paketi olması gerektiğini kaydetti.
Tanrıkulu, Ankara Temsilcimiz Barış Ferit Parlak ile arkadaşımız Canan Sakarya'nın sorularını yanıtladı.
-Ekonomide yumuşak iniş tartışmaları var, yumuşak iniş başladı mı?
Tartışmalar birkaç öncü gösterge ile ilişkilendirildi. Bunlardan bir tanesi de sanayi sektöründeki göstergelerdi. Şubat ayı sanayi endeksi yayınlandı, ocak ayına göre yüzde 4.4'lük bir artış kimi çevreler tarafından olumlu bulundu ve bardağın hep dolu tarafını gösteren bir yaklaşım oldu ancak bir de boş tarafının görülmesi gerekiyor. Baz etkisinin de ortaya koyduğu bir gerçek var, sanayideki bu düşüş aslında 2012 için çok da yumuşak bir iniş yapmayacak, büyümede bir takım handikapların bizi beklediğini gösteriyor. Öte yandan bu, cari açıkla da ilişkilendirilen bir ikilem haline geldi. Ama bu ikilemin içinde hem cari açığı düşürelim hem de büyümeyi artıralım diyen bir yönelim var. Bilinen ekonomi literatürü içinde böyle bir formülü henüz kimse bulamadı. Son 10 yılda GSYİH ile cari açık arasında çok doğrudan bir ilişki de var.
-Açıklanan yeni teşvik paketini değerlendirir misiniz?
Paketin 4 bileşeni var. 4 bileşeninden bir tanesi genel teşvikle ilgili bir takım uygulamaları içeriyor. Bölgesel teşvik uygulamaları var, bir takım kriterler uygulanarak 6 bölgeye ayrılmış, bir diğeri büyük ölçekteki yatırımlara dönük teşvikler. Bu 2009 yılındaki teşvik kararnamesinde de olan ama KOBİ'leri yok saydığı için çokça eleştirilen bir ölçekti ama bu pakette de yer almış. Sonuncu olarak stratejik yatırımlara teşvik var. Temel hedefleri de şu şekilde belirlemişler; cari açığın azaltılması, bölgesel dengesizliklerin giderilmesi ve gelişmişlik farklarının azaltılması asıl önemlisi de ihracat odaklı daha çok döviz girdisi sağlayacak yatırımları teşvik etmek. Bu 4 hedefe baktığımızda, iktisat politikası araçlarının bu amaçlara hizmet eder, bu amaçları sağlar ve birbirini tamamlar tarzda olması lazım. Ama baktığımız zaman bunun çok da böyle olmadığını görüyoruz. Teşvik paketinden beklentilerden biri de özellikle 6. bölgede yatırım eksiğini tamamlamak üzere yabancı sermayenin gelmesini istiyoruz. Orada bölgesel gelişmişlik farkının giderilmesi isteniyorsa o zaman dışarıdan finansman da çekmeniz lazım.
-Teşvik paketine dönük eleştirileriniz oldu, nasıl bir teşvik sistemi olmalıydı?
En somut örnek OSB'ler. OSB'lere bir alt bölgenin değil bütünüyle teşvik verilmesi daha iyi olurdu diye düşünüyorum yani azami teşvik miktarı ne ise hepsinin verilmesi gerekirdi. 6. bölgeye verilecek teşviklerden yararlandırılabilirdi. Eğer OSB'lere yatırım çekmek istiyorsanız burada bir farklılık olabilirdi. İkincisi, Türkiye'de bir gerçeği ortaya koyalım, katma değer, istihdam yaratan işletmeler ağırlıklı olarak birinci bölgedeyse ve haritada Kocaeli'den Muğla'ya kadar bir çizgi çektiğinizde o çizginin batısından kalan yerler Türkiye'de teknoloji üretiminde, katma değer, istihdam yaratmada üretim yapmada diğer bölgedekinin en az 5 katı kadar bir fonksiyon yapıyorsa siz zaten hazırladığınız paketle bunu peşinen kabul etmiş ve hiçbir şey yapmıyorsunuz demektir. Bir de şunu konuşalım Türkiye'de büyük yatırım dediğiniz şey hangisi. 2000 yılında bizim Ford'a verdiğimiz yatırımdan sonra hangi büyük yatırım yapıldı. 2002'den sonra Ford gibi bir fabrika yapılabildi mi?
-Yeni teşvik sistemi cari açık sorununa çözüm olabilecek mi?
İthal ikameci yaklaşım içeren bir paket ama burada cari açığı nasıl düşürecek noktası da çok belirgin değil ne yapacak da cari açığı düşürecek, tersine cari açığı artırabilir. Bir örnek vereyim, siz bir yandan yatırımları teşvik ediyorsunuz, yatırımları teşvik ettiğiniz yerde ithalata bağımlılık oranımız yüzde 43 civarında, yüzde 84 civarında da ithal ürününüzü ya Türkiye'de yapılamadığı için ya da fiyat kalite rekabeti olmadığı için ithal etmek zorundasınız, böyle bir tabloda büyümenizi de yüzde 4'lerin üzerinde tutmak istiyorsunuz, Merkez Bankası büyümenin önemli olduğunu söylüyor o zaman nasıl cari açığı düşüreceksiniz. Büyüme cari açık değişkenlerinin olduğu bir tabloda cari açığı bu teşvik paketiyle düşüremeyeceksiniz o zaman teşvik paketinizin temel hedefleri arasındaki birinci başlık yıkıldı. Bölgesel dengesizlikleri gideremeyeceği de ortaya çıktı. Zaten yıllardır bu başarılamamış, şimdi gelelim proje seçimi meselesine. Proje seçiminin açık şeffaf ve hesap verilebilir tarzda yapılabilmesi lazım. Eskiden DPT, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası gibi kuruluşlar vardı. Bu kuruluşlar proje seçiminde özel sektöre ön ayak oluyorlardı. Şimdi proje seçimi doğru yapılmazsa o zaman ne olacak bir nevi kaynakların çar-çur olacağı bir durumla da karşı karşıya kalacağız. Bir kriter var mı en azından açıklandığı kadarıyla Ekonomi Bakanlığı'nın bunu neye göre seçtiğine dair bir kriter yok. Bu insanda bir kuşku yaratıyor o zaman ben bunu neye göre yapacağım, meselesine geliyor. Bu teşvik paketinde hedeflerin gerçekleşmesi uzun dönemde olabilecek şeyler . Kısa ve orta vadede hedeflerin gerçekleşmesi çok zor yapısal reformların tamamlanması lazım.
-Teşvik paketinde stratejik yatırım kavramı dikkat çekiyor, nasıl bir katkı sağlar?
Stratejik yatırımdan kastedilen birinci olarak ithalata bağımlılığı azaltmak, ikincisi ithalattan farklı olarak yeni teknoloji getirmek bu iki kriteri stratejik yatırım kabul ediyor. Ancak ekonomik açıdan bir şeyin stratejik olup olmadığı çok tartışmalı bir konu.
Hem üretici hem tüketici hem de toplam verimliliği artırması açısından dünya ile rekabet edilebilirliği kapsayan ürün bence stratejik bir ürün. Böyle bakınca bir gıda ürünü de stratejik olabiliyor, savunma sanayindeki bir üründe stratejik olabiliyor. Şu anda bu pakette olmayan enerji de stratejik paket olabiliyor. Enerji ile ilgili üretimine yönelik bir şey yok bir stratejik ürün eksikliği var. Cari açığı azaltacak ithalat kaleminde en önemli girdi enerji ise buna bir çare bulunmamasını da makul bulmuyorum. Mesela biz Expo 2020 için bütün kamu ve siyasi partiler sağlık temalı bir şeyler yapmaya çalışıyoruz bu çabanın içindeyiz ama bu stratejik yatırımların arasında sağlık turizmi yok. Son paketin önemli bir eksikliği bu.
Tanrıkulu'nun dikkat çektikleri
Ferit B.Parlak
Sanayi Bakanlığı döneminde, ihracata yönelik teşvik kanunu hazırlattı.
2000 yılında başlattığı sanayi araştırmasını 2005 yılında sanayi stratejisi isimli kitabında topladı.
Mülkiye'yi bitirip ekonomi lisansı alan, yüksek lisansını ABD Western Illinois University'de "Matematiksel İktisat" alanında tamamlayan, ABD University of Pennsylvania Wharton School'da "Makro Modelleme", ABD University of Colorado'da "Ekonomi Uzmanlığı", İngiltere University of Bradford'da "Ulaşım Planlaması", Milli Güvenlik Akademisi'nde "Kamu Diplomasisi" eğitimleri gören, DPT Planlama Uzmanı olarak kamu görevine başlayıp Çevre Bakanlığı ÇED ve Planlama Genel Müdürlüğü, Turizm Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı görevlerinde de bulunduktan sonra 57. Hükümet'te Sanayi ve Ticaret Bakanlığı görevini üstlenen Tanrıkulu'yla yeni teşvik kanununu konuştuk.
"Deneyimlerimizden yararlanmak istemediler" diye söze başladı, "Dört bacağa oturtulan kanunun bacaklarının temellerinde hayati sorunlar var" deyip devam etti, "Zaman kaybetmek istemiyoruz, kanunun başarısız olmasını hiç istemiyoruz ancak revizyon yapılmazsa başarısız bir kanun olarak tarihe geçer" diye de bitirdi.
Suriye'deki gelişmeler 6. Bölgeyi zorlar
Suriye'deki gelişmeler ve komşularla ilişkiler özellikle 6. bölge yatırımlarını etkiler mi?
Suriye'de ki bir gelişme 6. bölgeyi zorlar. İran, Suriye diğer komşu ülkelerle olan sorunlar bizim Doğu ve Güneydoğu'da yapacağımız yatırımları da dolaylı bir şekilde etkileyecektir. Komşularla sıfır sorun politikası çökmüş durumda.
32 yıldır bölgesel farklılıklar giderilemedi
Bu pakete gelinceye kadar pek çok teşvik paketi hazırladık, teşvik sistemi çok kez elden geçti ve hepsinde de temel amaç bölgesel gelişmişlik farkının ortadan kaldırılmasıydı. Ama geçen 32 yıl içerisinde bölgeler arası gelişmişlik farkına baktığınız zaman ortaya koyduğunuz paketlerin işe yaramadığını görüyorsunuz. 2003 sonrasında AKP'nin hazırladığı 4. paket. Bu pakette de ondan öncekilerde de yine aynı amaç vardı bölgelerarası dengesizliklerin giderilmesi, yatırımların artması fakat bu sağlanamadı.
41 il daha az destek alacak
Bu pakette görünen o ki bazı iller zararlı çıkabilir. Aşağı yukarı 41 il şu an aldığı devlet desteğinden daha az almış oluyor. Yaklaşık 34 il durumunu daha iyi yapacak, 6 ilin durumunda bir değişiklik gözükmüyor. Teşvikler 2011 'den geçerli olacak dendi, Başbakan 2012 olarak açıkladı, şimdi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı'nın açıklamalarına bakıyorsunuz 2011'e çekilebileceğini söylüyor. Yani daha Resmi Gazete'de yayımlanmadan revizyonla karşı karşıya olan bir paket var ortada.
KOBİ'ler için ayrı düzenleme gerekirdi
Açıklanan paket gösteriyor ki, komşu illerle rekabet yaşanacak, İzmir'e yarım saat ötede Manisa var, birisi ikinci bölgede, birisi birinci bölgede. Ayrıca, KOBİ'ler için ayrı bir kriter ve ayrı bir teşvik paketi olması lazımdı. Burada da yine 2009 yılındaki hataya düşülmüş büyük ölçekli yatırımlar teşvik ediliyor ama maalesef KOBİ'ler için bir ayrım yok.
Teşvik sisteminde yeni revizyonlar gündeme gelecek
Teşvikte bir eksiklik de döviz kuru politikasının entegre olmaması ki bana göre cari açığı etkileyen en önemli faktörlerden biri. Eğer doğrudan ithalat üzerinden bir politika üreteceksen ekonomi politikasını yürüten kişi olarak o zaman kurla ilgili olarak bir şeyler yapmalı, ama burada onu da göremiyorum.
Mesela bölgesel farklılıkları etkileyen nedenlerden biri de göç faktörü, bu göçü tersine çevirecek bir uygulamayı da koymak gerekir. Bir sosyal fayda tarafı olması lazım sadece iş alemine girişimciye bir şey vermek değil, sosyal faydası var mı diye kamu olarak çalışma yapmak gerekir. Kurumsal olarak, Maliye'nin, Hazine'nin, Merkez Bankası'nın, BDDK'nın etkinliğini ne şekilde etkileyeceğine dair bir uygulama da göremiyoruz. Bu kurumlar ekonomi politikasını belirleyen kurumlar bunlara dair bir şey yok. Diğer bir konu dünyada pek çok teşvik paketi Parlamentodan geçer bizde ise bakanlar kurulu kararı ile geçiyor, bu bir yönetim eksikliği. Teşvik sisteminde en önemli konulardan biri de bir sanayi stratejisine bağlanması gerekliliği. Bu sanayi stratejisinin de sanayi envanteri ama tam düzgün güvenilir bir sanayi envanterine bağlanması lazım. Mevcut sanayi stratejisi bunu tam sağlayamıyor eksiklikleri var. Bunların da üzerinde bir çatı kavramı olması lazım bu da büyüme stratejisi. Dünyada pek çok ülke teşvik yapıyor ve bunu büyüme stratejisine monte ediyor. Nasıl büyüyeceğim ihracata yönelik mi büyüyeceğim, istihdama yönelik mi büyüme yapacağım yoksa ithal ikameci mi büyüme yapacağım bunlar denenmiş büyüme stratejileri. Ortada bir büyüme stratejimiz yok, 2023 hedefini nasıl gerçekleştireceğim . Bu konuyla ilgili sektörel ve yerel önceliklerimizi tam olarak belirleyememişiz.
Teşvik paketinde revizyon olabileceğini söylediniz...
Teşvik uzmanları gerekeni yapmışlar diğer üç paketteki sorunları ve eleştirileri 4. pakette gidermeye çalışmışlar. Ama onlardan çıktıktan sonra öylesine müdahale edilmiş ki, bölgeler değiştirilmiş, farklı başlıklar açılmış, 7. bölge kurulsun önerisi var bu da ilginç. Niye böyle bir şeye ihtiyaç var. Resmi Gazete'de yayımlansın, uygulamaya geçsin, uygulama süresinin geri çekilmesinin dışında başka revizyonlar da göreceğiz. Stratejik sektörlerde, iller de bile değişiklik olabilir.
Teşvikin maliyetini halk ödeyecek
Paketin maliyeti ne olur?
Ucu tamamen açık bir sistemle karşı karşıyayız o kadar ilginç bir durum ki bir hesap yaptığınızda 2009 paketinin 130 milyar lira civarında bir büyüklüğü vardı. Bu paketin diğerinden farklı bileşenleri de olduğuna göre demek ki 150 milyarın üzerinde bir paket ve bu para nereden sağlanacak? İki yöntem var, birincisi yatırımcıdan aldığınız vergi gelirlerinden vazgeçeceksiniz geri iade edeceksiniz. İkinci olarak o yetmeyecek başkalarına verdiğiniz parayı da buraya tahsis edecekseniz. Ortada bölüşümle ilgili de bir tercihiniz olacak. Bireysel girişimcinin finansmanını nereden bulacağı meselesine gelince dünya şartlarındaki değişmeler o kadar önemli ki projenin olması da yetmeyecek bunları yapması için para bulması gerekecek. Sonuçta banka kredilerindeki iştah az, paranın gelme noktasında insanlar o kadar da iyimser değil. Bu paranın bir çoğunu halk ödeyecek. Özel kesim tasarrufları artırılmadığı, teşvik edilmediği sürece yeni vergilerle, vergi kalemlerindeki oynamalarla biraz daha kemer sıkacak ve kendisine dönük hiçbir katkısı ve beklentisinin olmadığı bir alanda insanlar finansmanı ödemek zorunda kalacak.
Yatırım ortamı iyileştirilmeli
Küresel bir kriz var. İçerde istediğiniz kadar durum şöyle iyi böyle iyi diye insanları umutlandırın işin dünya boyutu var. Dünyadaki tablo ortada, böyle bir tablonun ortaya koyduğu güvensizlik ortamında belirsizlik ve kırılganlıkları nasıl azaltacağım, bu azaltmanın üzerine yatırım ortamını ve iklimini nasıl iyileştireceğim, bunun üzerinde durmanız gerekiyor. 2012'in ikinci çeyreği yaklaşırken beklentiyi sağlayacak bir yabancı sermaye girişinin olmayacağını düşünüyorum. Buna dünya konjonktürü uygun değil. Teşvik sisteminden bağımsız olarak yatırım ortamının iyileştirilmesi gerekiyor. Yabancı sermayenin gelmiş olması mevcut bir tesisin yabancı sermayeli bir firma tarafından satın alınması yabancı sermaye geliyor diye lanse edilmemeli. Çünkü ne üretim artışında bir farklılık var ne istihdam artışında ne de katma değer artışında bir farklılık var sadece döviz girdisinde bir artış var o da bir süre sonra zaten kar transferi olarak yurt dışına gidiyor. Birde yabancı sermayenin gelebilmesi için terörize olan ortamdan sıyrılmak lazım. 6. bölge Türkiye'nin en netameli bölgelerinden bırakın yabancı sermayeyi, kendi vatandaşımıza bile yatırım yapacağı bir ortamı sağlayamamışız.
Bu konularda ilginizi çekebilir