Yeni bir yörüngeye artık oturmalıyız

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin yıllardır yaşadığı çalkantılardan sonra sivil bir anayasa ile hem ekonomik olarak hem de demokratik olarak daha da gelişeceğine dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) üyelerinin, Türkiye'nin kalkınmasında, bu noktaya gelmesinde büyük katkıları olduğunu söyledi. Gül, "Türkiye'nin de yeni bir yörüngeye artık oturması lazım. Bunun için yeni bir Anayasa Türkiye için gerekli" dedi.

Gül, TÜSİAD'ın 40. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla düzenlenen gala yemeğinde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kalkınmasında, bu noktaya gelmesinde en büyük katkıları olanlarsınız.  40 yıl sadece TÜSİAD'ın tarihi değil, Türkiye'nin siyasi, ekonomik tarihi aynı zamanda." şeklinde konuştu.

TÜSİAD'ın kurulduğu günden bu yana sivil toplum örgütü olarak Türkiye'ye örnek olduğunu, diğer birçok örgütün TÜSİAD'ı örnek aldığını belirten Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

"Sizin çok takdir ettiğim ve paylaşmak istediğim hususunuz; çok katılımcı, demokratik bir şekilde çalıştınız. Yeri geldiğinde doğru bildiklerinizi gayet cesur bir şekilde de önerdiniz, tekliflerinizi yaptınız. Bugünlerde yine görüyorum; Anayasa ile ilgili çalışmalar... Bütün bunların hepsinin çok değerli olduğu kanaatindeyim."

40 yılda Türkiye de çok değişti

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye'nin övünebileceği çok şeyleri bulunduğunu ifade ederek, "Türkiye'nin 40 yıl önceki manzarası ile bugünkü manzarası inanılmaz bir şekilde farklı. "Bazen iki adım ileri gidip bir adım geri gittiğimiz dönemler,oldu. Şimdi çok şükür, bunları biraz biraz geride bırakmış vaziyetteyiz. Bugünkü rakamlardan da hep beraber görüyoruz, kendi cirolarınızdan da görüyorsunuz. Enflasyon, faiz sarmalı içerisinde hesap yapamadığınız, bu sarmalın içerisinde büyük projeler, planlar yapamadığınız dönemler artık geride kaldı" dedi.

Türkiye'nin yeni bir yörüngeye oturması gerek

Gül, konuşmasını şöyle tamamladı:

"Türkiye'nin de yeni bir yörüngeye artık oturması lazım. Bunun için yeni bir Anayasa Türkiye için gerekli. Bunu hep beraber konuşuyoruz. Bunda büyük bir mutabakat var. Maalesef daha önceki anayasalarımız hep olağanüstü dönemlerde yazıldığı için hep tepkisel oldu, hep kısıtlayıcı oldu.

Onun için anayasalarımız çok uzun uzun yazıldı. Uzun anayasa yazarsanız aslında kısıtladığınızı gösterirsiniz. Bireyi öncelikli hedef alan ve büyük bir öz güvenin içerisinde bu anayasanın hazırlanabileceğine inanıyorum. Aslında esas temel mesele bir anayasanın demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olması açısından Türkiye'de çok büyük, neredeyse tam bir konsensüs olduğuna inanıyorum.

Düşünün ki önemli siyasi akımlardan, önemli siyasi partilerden birisi bu söylediğim demokratik, laik, sosyal, hukuk prensiplerinin dışında düşünceleri olsaydı, olabilirdi, başka ülkelerde var, Türkiye'nin bütün büyük siyasi partileri ve siyasi akımları bu konuda müşterekler.

Dolayısıyla bir anayasa, sivil bir anayasa, daha öz bir anayasa, reaksiyonel olmayan bir anayasa yapılabilir bugün Türkiye'de... Bunun tek riski de bir metodoloji hatası yapılırsa orada görülür."

Yeterki biz kararlı olalım

Abdullah Gül, 2004'teki zirve kararlarının ardından 2005'te fiili müzakerelerin başlamasıyla Türkiye'nin gerçek transformasyonu sürecinin de başladığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

 "Bu süreçte belki çok mesafe alamıyoruz. 'Bazı fasıllar Kıbrıs çerçevesinde, bazı fasıllar Fransa'nın anlamsız davranışları yüzünden ipotek altına alındı' diyebilirsiniz. Bana göre bunların hiç anlamı yok. Yeter ki biz kararlı olalım. Çünkü müzakereler başladıktan sonra en önemli adım tarama sürecinin yapılması ve bitirilmesi. AB ile tarama süreci ise Türkiye'nin fotoğrafı ile beraber olmaya veya ulaşmak istediğimiz standartların fotoğrafının yan yana olması ve Türkiye'nin daha neler yapması gerekiyor, hangi sektörde, hangi alanda ne yapacak, bunların tespitiydi. Tüm bunlar tespit edildi. O bakımdan kararlılıkla yola devam etmemiz gerekmektedir.

Üretim tarafını ihmal etmemeliyiz

Abdullah Gül, ekonomide çok büyük başarılar söz konusu olurken üretim tarafının ihmal edilmemesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye gibi büyük bir ülkede üretimin çok önemli olduğuna inandığını ifade etti.

Gül, "Nüfusu, coğrafyası büyük. Tüm bunlardan da öteye siyasi anlamı, derinliği büyük olan bir ülkenin mutlaka üretim alanında çok güçlü olması gerekmektedir. Üretimin de çeşitliliği... Bugün bilime, araştırmaya dayalı, üniversitelerle işbirliği içerisinde, sadece teknolojiyi transfer eden değil, teknolojiyi üreten bir ülke olma yolunda da süratle gelişmemiz gerekmektedir. Bu konuda iyi şeylerin olduğunu da hep beraber görmekteyiz" diye konuştu.

Bu konularda ilginizi çekebilir