Yaşlı nüfus 2023'te yaklaşık 3 milyon artacak
Türkiye Aile Sağlığı, Eğitimi ve Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Şatıroğlu, 2012 yılında yaşlı nüfus olarak tabir edilen 65 yaş ve üzerindeki nüfus 5,7 milyon kişi, bunların toplam nüfusa oranı yüzde 7,5 olacağını açıkladı
ANKARA - Türkiye Aile Sağlığı, Eğitimi ve Planlaması Derneği Başkanı Prof. Dr. Hakan Şatıroğlu, birçok etkene bağlı olarak Türkiye'de yaşlı nüfusun arttığını belirterek, "2012 yılında yaşlı nüfus olarak tabir edilen 65 yaş ve üzerindeki nüfus 5,7 milyon kişi, bunların toplam nüfusa oranı yüzde 7,5'tur. 2023 yılına gelindiğinde bu nüfus 2,9 milyon artışla 8,6 milyon kişiye, oranı ise 10,2'ye yükselecektir" dedi.
Şatıroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye nüfusunun 2023 yılında 84 milyon 247 bin 88 kişi olmasının beklendiğini belirterek, nüfusun 2050 yılına kadar yavaş bir artış göstererek en yüksek değerini 93 milyon 475 bin 575 kişi ile bu yılda alacağını söyledi.
2050 yılından itibaren düşmeye başlayan nüfusun 2075 yılında 89 milyon 172 bin 88 kişi olmasının beklendiğini ifade eden Şatıroğlu, "Türkiye nüfusu 2013-2075" analizine göre Türkiye nüfusunda yaşlı nüfus oranının 2023 yılında 10,2'ye yükseleceğini bildirdi. Şatıroğlu, "2012 yılında yaşlı nüfus olarak tabir edilen 65 yaş ve üzerindeki nüfus 5,7 milyon kişi, bunların toplam nüfusa oranı yüzde 7,5'tur. 2023 yılına gelindiğinde bu nüfus 2,9 milyon artışla 8,6 milyon kişiye, oranı ise 10,2'ye yükselecektir, yani 84 milyon 247 bin 88 kişide sadece 8,6 milyon kişi 65 yaş ve üzerinde olacaktır. Bu demektir ki yaklaşık 50 milyon kişi daha önce bizim için 30 yıldan fazla çalışan bu insanlar için de üretecek" diye konuştu.
Türkiye'de okur yazar oranının yüzde 90 civarında olduğunun altını çizen Şatıroğlu, "Ancak okuma yazma bilmeyen nüfus, ülkemizin her tarafında eşit olmadığı gibi cinsiyetler arasında da belirgin farklılıklar gösterir. Her zaman olduğu gibi erkeklerde okuma yazma oranı kadınlara göre daha fazladır" dedi.
Nüfusun önemli özelliklerinden birinin eğitim durumu olduğunu vurgulayan Şatıroğlu, bir ülkede her alanda eğitilmiş insan sayısı fazlalığının o ülke için önemli bir güç kaynağı olduğuna işaret etti. Şatıroğlu, "Bu nedenle ülkeler, insanların eğitime önemli miktarda kaynak ayırarak yatırım yaparlar. Gelişmiş ülkelerde nüfusun tamamına yakını okuma yazma bilir ve yükseköğretim görenlerin oranı da fazladır. Bu ülkede eğitim için ayrılan kaynak büyüktür" dedi.
"Kent nüfusu artıyor"
Türkiye'de kent nüfusunda belirgin bir artış olduğunu dile getiren Şatıroğlu, şunları kaydetti:
"Günümüzde 1950'li yıllardan itibaren kent nüfusunda belirgin bir artış olmuştur. 1985 yılında ise ilk kez kent nüfusu, kır nüfusu oranını geçmiştir. 2010 yılında ise sayım sonuçlarındaki kır-kent nüfus oranları yer değiştirmiştir.
Yaşlanma ile ilgili bir diğer önemli konu ise emeklilik. 2007 yılında hayata geçirilen sosyal güvenlik reformundan önce Türkiye'de insanlar 38 yaşında emekli olabiliyordu. Yeni yasayla getirilen sosyal güvenlik sisteminde ise emeklilik yaşı yukarı çekilerek kadınlar için 58, erkekler için 60 seviyesine getirildi. Eski sistemin ülke bütçesine bindirdiği yükle kıyaslandığında yeni durumun sürdürülebilir olduğunu söylemek mümkün."
Dünyada da çeşitli değişimler olduğunu anlatan Şatıroğlu, 2010 yılına kıyasla 2100 yılında sadece Afrika kıtasında 2,5 milyar fazladan insan yaşamaya başlayacağını bildirdi. Şatıroğlu, Asya'da 432 milyon, Latin Amerika'da 97 milyon, Kuzey Amerika'da 182 milyon yeni insanın dünya nüfusuna ekleneceğini; Avrupa kıtasında ise nüfusun 63 milyon kadar azalma göstereceğini kaydetti.
2011 yılında dünya nüfusunun yüzde 60'ının Asya'da yaşarken yüzde 15'inin Afrika'da yaşadığını belirten Şatıroğlu, "1990 yılına kadar Avrupa kıtası en kalabalık ikinci nüfusa sahip olmasına rağmen, 1996 yılından bu yana Afrika kıtası nüfus büyüklüğünde ikincilik bayrağını eline almıştır. 2009 yılında Afrika kıtası sadece 1 milyar insanı barındırırken, 2044 yılında, yani 35 yıl içinde 1 milyar insanı daha barındırmaya başlayacaktır. Afrika'nın nüfus büyüme hızı Asya'dan bile hızlı olacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Tüm dünya ülkelerinin iklim, nüfus, tarım, eğitim gibi değişimlere karşı hazırlıklı olması gerektiğini vurgulayan Şatıroğlu, ülkelerin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak politikalar üretmesi gerektiğini dile getirdi.