Yalta’dan Antalya’ya G20

Doç.Dr. Mustafa YILDIRAN / Akdeniz Üniversitesi İİBF

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Dünya ekonomisinin küresel tasarımı İkinci Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru savaşın galibi olan üç ülkenin önderliğinde yapıldı. Önce Bretton Woods’da küresek ekonomik sistemin yeni işleyiş kuralları belirlendi. Sonrada Yalta’da dünya ekonomisi paylaşıldı. Dünya, komünist Sovyetler ile Amerikan öncülüğünde Batı ittifakının oluşturduğu kapitalist ülkeler olarak bölündü. IMF, Dünya Bankası gibi iktisadi kurumlar Batı dünyasının ekonomik yapısını belirledi. Batı ekonomileri ABD’nin ekonomik hegemonyasında dolara bağımlı küresel finansal sistemin etkisine girdi. Sistem 1973’te petrol krizi ile sarsılsa da, serbest kur politikası gibi müdahalelerle yeniden yoluna devam etti. Özellikle 1989’da Sovyetler'de komünist ekonomik sistemin çökmesi ve birliğin dağılmasıyla tek ekonomik sistem olarak kaldı. Bu ekonomik sistemin oluşturduğu küresel ekonominin saç ayağı, refah içerisinde bir batı dünyası, serbest piyasanın olduğu finans ve ticaret sistemi ile demokrasinin yönettiği bir ekonomik sisteminin işaret etmekteydi. 1989’da Sovyet engeli de kalktıktan sonra küresel dünyada para, emek, teknoloji ve emtia serbestçe dolaşmaktaydı. Ama oluşan bu sistemde devletlerden çok, küresel şirketlerin, ülkelerin para politikasından çok küresel bankacılık ve reel ekonomiden çok finansal ekonominin önemli olduğu bir dünyayı meydan getirdi. Bu gelişme, 2008 yılında ABD’de başlayan konut kredilerine bağlı finans krizinin oluşturduğu ekonomik çöküşün Avrupa’ya sıçraması ve Batı ekonomilerinin çöküşü ile küresel bir ekonomik sorun haline geldi. Ekonomik krizden kurtulma çabaları dünya ekonomisinin yeniden şekillenmesinin yolunu açtı. Dünya ekonomisinde Batı ekonomilerinin payı %50’nin altına gerileyince, Avrupa ve ABD’nin yeni sistemi kurgulayabilmesinin imkânı kalmadı.G7 ülkelerinin ekonomik krizi çözemeyeceği anlaşılınca dünya ekonomisinde sorunların yeni çözüm adresi dünya ekonomisin %85’inden fazlasını yöneten G20 ülkeleri oldu. Artık ekonomik gücün yeniden paylaşılması ve yeni bir küresel ekonomik sistemin tasarımı G20 tarafından yapılmaktadır. Küresel krizden sonra G-20 liderleri Londra ve Pittsburgh’ta iki kez toplanarak başlattığı toplantı 2015’te Antalya’da toplanacak. Antalya yeni küresel ekonominin kurulduğu mekân olarak siyasi tarihte olduğu kadar, iktisat tarihinde de yerini alacaktır. Türkiye, yeni ekonomik ve siyasi düzenin kurulduğu yer ve kurucuları arasındadır. İsmet İnönü’nün Churchill’e İkinci Dünya Savaşı'nda söylediği gibi “Yeni bir düzen kurulmakta ve Türkiye’de bu sistemde yerine almaktadır”.

Peki, G20’nin getireceği yeni ekonomik düzen neleri kapsayacaktır:

- Küresel ve şirketlerin belirlediği ekonomik sistemin yerine, bölgesel ve devletlerin egemenliğinde bir ekonomik sistem. 2008’de batan küresel bankalar ve şirketlere akıtılan fonlar, nedeniyle şirket gibi yönetilen devlet modelinin iflas ettiğini de göstermektedir. Kamu müdahalesi ile düzeltilmeye çalışılan ekonomiler, şirketleri terbiye edecektir.Borçla finanse edilen ekonomik yapı yerine, vergiyle finanse edilen ekonomi yapıya transformasyon. Gelişmiş ülkelerin milli gelirinin üzerindeki kamu borçları dünya ekonomisini tehdit ettiği için, şirketlerin yeniden ait olduğu ülkelere geri dönerek vergi ödemesini sağlayacak düzenlemeleri kapsayan bir ekonomik sistem. Mayıs ayında İstanbul’da bunun yol ve yöntemi tartışılarak zemin hazırlandı. 

- Serbest işgücü dolaşımı yerine yerinde istihdam anlayışı. Özellikle Afrika, Afganistan ve son olarak Suriyeli göçmenlerin Batıya akın etmesi nedeniyle ülkelerde işgücünün serbest dolaşımı kısıtlayan regülasyonlar yeni ekonomik anlayışının temel unsuru olacaktır.

- Tek merkezden belirlenen küresel ekonomi yerine, çok merkezli karar mercilerinin oluştuğu küresel kurumlar. G20 ülkeleri alt organlarının yeni küresel kurumları toplantılarda şekillenmektedir.

- Batı tipi endüstrileşme yerine sürdürülebilir ekonomik anlayışı. Batı ekonomileri endüstri devrimi ile hızlı ekonomik gelişme, yüksek teknolojiye bağlı savunma sitemleri ve çevreye önem vermeyen gelişme modelleri ile kurdukları dünyanın kaynaklarının tükendiğinin görülmesi ile çevreye duyarlı bir kalkınma anlayışının dünyaya yerleşmesi de G20’nin tartışma alanlarındandır. 

- Eski sömürgelerinin Batı ülkelerini ekonomik hegemonyasını tartıştığı bir atmosfer. Özellikle, Güney Afrika, Çin, Hindistan gibi geçen yüzyılın başlarında İngiltere’nin hegemonyasındaki ülkelerin güçlü bir ekonomik aktör olarak G20’de bulunmaları da yeni küresel sistemin tasarımının eskisinden çok farklı olacağının kanıtıdır.

Özetle 1989’da Batı'ya karşılıksız emanet edilen küresel ekonomi, yeniden tasarım için ve kurallarının belirlenmesi için G20 liderler toplantıları yapılmaktadır. Liderler ya uzlaşmaya dayalı bir adil ekonomik yapıyı tartışacaklar ya da savaşa kadar gidebilecek bir ekonomik kargaşanın temelini atacaklar. Ümit edelim ki, Antalya’da adil ve paylaşımcı bir küresel sistemin temeli atılır.