Vergi ve prim borçlarının affı adalete engel midir?
Osman BİÇEROĞLU / SMMM
Ülkemiz uzun yıllardır ekonomi de krizlerin yaşandığı, gelirin adil dağılmadığı, KOBİ'lerin zor şartlar da ayakta kaldığı, ticari güvenin oldukça az olduğu bir ekonomi sistemini yaşamaktadır.
Gelişmekte olan ülkelerin en büyük sorunsalı olan üretim ve likidite yetersizliği ülkemiz de uzun yıllardır devam etmektedir. Mevcut ta uygulama da olan ticari yasaların yetersizliği reel ekonominin üretim yeterliliği olmasına rağmen likidite eksikliği, tabii kaynakları işletecek ekipmanların yetersizliği ülke ekonomisine varlık için de krizler yaşatmaktadır.
En son geçen yıl yaşadığımız dünya krizinde ülkemiz ekonomisi zor günler geçirmiş birçok işyeri ve fabrika kapanmış ayakta duranlar da borç batağı içinde bulunmaktadır.
Piyasa da düzenlenen çek ve senetlerin birçoğu ödenmemiş icra dosyaları çok fazla artmış üretim azalmış işsizlik rekor seviyelere ulaşmıştır. Bu dönem de alınan birçok tedbir kısa vadede pansuman etkisi göstermiş uzun vadede de krizin etkisini yok edeceği belirtilmiştir.
Kriz dönemin de yapılan mal ve hizmet satışları vergiyi doğuran olayı meydana getirmiş ancak mal ve hizmetin bedelleri tahsil edilememiştir. Katma Değer Vergisi açısından tahsil edilemeyen bedeller esnafı devlete borçlu hale getirmiştir. Vergi, SGK prim faiz ve gecikme zamları fahiş tutarda olup adeta tefeci faizi de olarak sayılabilecek bir hal aldı
Ekonomi yönetimi tarafından vergi ve prim affının adalet duygusunu zedelediği vergi ve primini ödeyenle ödemeyen arasın da ki farkı kaldırdığı ödemeyenleri ödüllendirdiği ödeyenleri cezalandırdığı belirtilmektedir. Bir önceki af dönemlerin de zor şartlar altın da elinde ki malları satarak veya kredi alarak esnafın borcunu kapattığını ve affın bu esnafı küstüreceği belirtilmektedir.
Aslın da bu bahsedilen görüş tam da gerçeği yansıtmamaktadır. Bir önceki af dönemin de elin de malları satıp kredi alarak borcunu kapatan esnafın kredi alabilecek kredibilitesinin bulunması ve elinde borcunu kapatacak mal varlığının bulunduğunu göstermektedir, halbuki kredibilitesi yetersiz ve elinde borcunu kapatacak mal varlığı bulunmayan sayısız esnaf bulunmaktadır. Aslın da bunların borçlarını kapatamaması bir yerde mücbir bir sebeptir. Eğer imkanları el verseydi bu esnaf da borçlarını pek tabii ki kapatmak ve borçlu olarak yaşamak istemeyecekti. Kaldı ki bir önce ki af dönemin de borcunu kapatan esnafa da ondan öncekilere karşı adil davranılmamış oldu.
Aslın da bu kriz dönemin de asıl olan adalet duygusunun zedelenmesi değil esnafın nasıl ayakta kalabileceği ve zaten yüksek düzeyler de bulunan işsizliği nasıl azaltırız çabası olmalı.
Vergi ve SGK prim affı gerçekte bir adaletsizlik de meydana getirmemektedir. Adaletsiz olan ödeme kabiliyeti olmayan esnafı yüksek faiz ve prim faiziyle boğmak tır. Eğer bir adalet sağlanacaksa o da borcunu ödeyen esnafın ödüllendirilmesi olacaktır.
İktidar da ki devlet büyüklerimiz den esnafın isteği karar verirken empati yapmaları ve zor durumdan kendilerinin çıkartılması için vergi ve SGK prim affına evet demeleridir.