Vergi şampiyonu Manukyan yüzünden vergi yasası değişmişti

Yrd. Doç .Dr. Yusuf İLERİ / Yeni Yüzyıl Üniversitesi Hukuk Fakültesi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

1990'lı yıllarda genelev patroniçesi Matild Manukyan’ın iki kez üst üste vergi rekortmeni oldu. Bu yalnız ülke içinde değil, dışarı da tepki yarattı. Öyle ki kimi insanımız artık bu ülkede yaşanmaz diye Türkiye’yi terk etti. Bu arada ülke içinde espriler, fıkralar, karikatürler aldı başını gitti. Bunlardan biri kafama kazılmış: Leman dergisi o vakitler bir sayısında bir hayli ilgi çeken bir karikatürü kapak yapmıştı: Ülke dışında da özellikle Batı basını bu durumu fırsata çevirerek diline doladı ve bir hayli ironi yaptı: “Müslüman bir ülkede Hıristiyan bir genelev patroniçesi vergi rekortmeni oldu” diye. Mesele gelmiş ülkenin prestijine dönüşmüştü. Ülke 1994 ekonomik kriziyle eş zamanlı toplumsal, kültürel ve diplomatik bir kriz yaşıyordu. Bir ülke tarihinde o da ancak kaza ile bir kez olabilecek bir durum ülkemizde iki yıl üst üste olmuştu.

Bu meselenin mutlaka hali gerekiyordu. Çözüm, serbest piyasa ekonomisi kurallarına sadık, hukukun üstünlüğü ilkesine uygun olmalıydı. Kişisel girişimcilik, “insan hakları, özgürlük ve demokrasi” ilkeleri asla ihlal edilmemeliydi. Öyle de oldu. Gerçekten de sonraki yıllarda Manukyan bir daha vergi rekortmeni olamadı. Ancak bunun sırrı açıklanmadı. Bugün dahi bu konunun özü toplumumuz tarafından bilinmemektedir.

Şimdi ben bu önemli sırrı (!) açıklayacağım: Manukyan’ın vergi rekortmeni olmasının yolu stratejik bir planlama sonucu Meclis’te gerçekleştirilen bir “Kanun” ile kesildi. Önce sorun masaya yatırıldı.

Bugünkü moda deyişle, “çözüm süreci” basit bir soru ekseninde geldi: Ülkede çok daha fazla kazanan bir tüccar, sanayici ve toprak sahibi kesim varken üstelik bunlar arasında bazı aileler ve kişiler öne çıkmışken nasıl oluyor da bunlar değil de, bir genel ev patroniçesi vergi rekortmeni oluyordu? Ortada bir yanlışlık olduğu açıktı. Zaten sıradan vatandaş da hani Koçlar nerde Sabancılar diyerek bu sorunun cevabını merak ediyordu. 

Sorun vergi sistemindeydi. Yürürlükteki vergi mevzuatı Manukyan’a vergi şampiyonluğunun yolunu açıyordu. Şu halde Manukyan’ı vergi rekortmeni yapan mevzuat yeniden ele alınmalıydı. Manukyan’ın vergi rekortmeni olduğu 1994 öncesi dönemde kurumlar vergisi oranı %46’idi. Bu dönemde şirket kârlarının dağıtılması halinde ortaklarca elde edilen kârların beyanı zorunlu değildi.

Böyle olunca büyük tüccar ve sanayici ile tarım kesiminin kazançları şirket kazancı olarak şirket bünyesinde vergilendiriliyor; kurumlar vergisi rekortmenleri listesine bu şirketlerin ismi geçiyordu. Bu büyük şirketler büyük kârlar dağıtsa bile bu kârları sağlayan sanayici ve tüccarın ismi gelir vergisi beyannamelerine ve dolayısıyla vergi rekortmenleri listesine geçmiyordu. Buna karşın Manukyan gelir vergisi mükellefi idi. Kira gelirleri, işletmecilik vb. bütün kazancı kendi ismiyle verilen tek beyannamede toplanıyordu. Yani bir bakıma taşlar bağlanmış, Manukyan’a vergi rekortmeni olmasının yolu açılmıştı. Şimdi yapılması gereken bu tutarsızlığı gidermek, dağıtılan şirket kârlarının gelir vergisi beyannamelerinde gösterilmesini zorunlu kılan bir düzenleme yapmaktı.

Bu da bir yasa meselesiydi. İşte bu amaçla çıkarılan 3946 sayılı Yasa 30.12.1993 tarihli 21804 sayılı Mükerrer Resmi Gazete’de yayımlandı. Yasanın, 1994 yılında yürürlüğe giren hükümleri Manukyan’ın vergi şampiyonluğunu ilanihaye sonlandıracak hükümler taşıyordu. Yasa, kurumlar vergisi oranını %46’dan %25’e indiriliyor, (bazı teknik hesaplamalarla) dağıtılıp dağıtılmadığına bakılmaksızın kazanç üzerinden ayrıca %20 oranında gelir vergisi stopajı yapılmasını öngörüyordu.

Bu yasa dağıtılan kâr paylarına beyan zorunluluğu getirerek Manukyan’ın şampiyonluğunu sonlandırıyordu. Ne olur ne olmaz dağıtılan kâr payları yeterli gelmez diye ayrıca bu dağıtılan kâr paylarının 1/3’ünün vergi alacağı adı altında hesaplanarak kâr paylarına ilave edilmek suretiyle gelir vergisi beyannamesinde toplanmasına imkan sağlıyordu. Bu “vergi alacağı” olarak beyan edilen tutar, yine beyanname üzerinde hesaplanan gelir vergisinden indiriliyordu. Böylece bir taşla iki kuş vuruluyor; Manukyan’ın vergi şampiyonluğu tarihe tebliğ edilirken, büyük tüccar ve sanayici vergi yükü arttırılmadan vergi rekortmeni listesinin sıra başlarına yerleşiyordu.