Uzun Boylu Esmer Adam’la tanışmak için geç kalmadık

Uğur YILMAZ
[email protected]

dunya.com – Şehirli insanların bencilliklerini, küçük üçkağıtçılıklarını ve pembe yalanlarını 60 yıldan uzun süredir anlatan New York serserisi Woody Allen, 2002 yılında Hollywood’a veda niteliğinde bir film (Hollywood Ending) çektikten iki yıl sonra Avrupa’ya geçmişti. 

O zamandan bu yana bir çok filminde Avrupa kentlerini kullanan yönetmenin en çok öne çıkan filmleri Vicky Christina Barcelona ile Midnight in Paris olmuştu. ‘Diğer’ Avrupa filmlerinden You Will Meet a Tall Dark Stranger (Uzun Boylu Esmer Adam) ABD’de gösterime girdiği tarihte  (2010) Türkiye’de vizyon şansı bulamamıştı.

Bu gecikmeler bazen sinemaseverler arasında can sıkıntısına yol açsa da bu sefer çok da bir şey kaybetmiş sayılmayız. 63 yıldır skeç, oyun ve senaryo yazan Allen’ın külliyatını az buçuk bilenler için Uzun Boylu Esmer Adam’ın anlattığı yeni bir şey yok. Yönetmene uzun zamandır getirilen ‘kendini tekrar ediyor’ eleştirileri bu film için de geçerli.

Allen filmlerine alışkın olmayanların ise önünde keyifli vakit geçirmelerine engel bir durum yok.  Arkadaşlarla seyredilip tartışılabilecek küçük hikayeli hoş bir komedi sizi bekliyor. Sevgili ya da eşle izlemek ise sadakat tartışmalarına yol açabilir, dikkat.

Her role bir yıldız

Zengin oyuncu kadrosu filmi izlenir kılan etkenlerden ilki. İkinci sırada ise iç içe geçtiği halde birbirini tekrarlamayan dört karakter hikayesi yer alıyor. Mizah unsuru eski Woody Allen filmlerine nazaran zayıf kalıyor ancak tatminkar sayılır.

Herkes hak ettiği gibi yaşıyor

Hayatın monotonluğu ile bunalan insanlar, sorunun kaynağının kendi sıradanlıkları olduğunu kabul etmezler. Bunu aşmak için de çevrelerini, alışkanlıklarını değiştirir ama kendilerini değiştirmedikleri için bulundukları sarmaldan çıkamazlar. Bir yaşlı diğeri genç çiftlerin oluşturduğu dört karakterden üçü bu sıkıntıyı yaşıyor. Hiçbir sorunu olmadığı halde kendini bir anda yapayalnız bulan karakter ise mecburen kendine yeni bir yol çiziyor. Dört karakterin de hikayesi gerçekçi bir biçimde gelişip noktalanıyor. Demet Akalın'ın deyimiyle herkes hak ettiği gibi yaşıyor ve seyirci tatmin oluyor.

İddialı değil, keyifli

 Film tipik Allen tarzını iyi yansıtıyor: iddialı hiçbir şey sunmuyor ama iyi vakit geçirmenizi sağlıyor. Yaşama bağlılığına dair sözleri daha yaşarken aforizmaya dönüşen Allen, felsefesine uygun olarak ‘iki saatinizi çalmıyor.’

Woody Allen’a Giriş 101

Takip etmesi kolay hikayeler anlatan, yönetmenlik namına olağanüstülükler içermeyen,  Uzun Boylu Esmer Adam için söyleyecek fazla bir şey yok. Bu nedenle 60’dan fazla esere yazar, 40’tan fazla filme yönetmen olarak imza atan Woody Allen filmlerinden kayda değer olanlarını belirtmek daha faydalı olacaktır.

Love and Death (1975) – En komik Woody Allen filmlerinden biri, başlangıç için birebir.

Annie Hall (1977) – Müthiş yazılmış diyaloglar ile kadın erkek ilişkileri üzerine yapılmış en iyi filmlerden.

Manhattan (1979) -  Allen’ın tarzının oturduğu ve yıllar sonra bir çok benzerini çekeceği kent insanları ve ilişkiler üzerine bir eser.

The Purple Rose of Cairo (1985) - Allen’ın hiç geri durmadığı sektör eleştirilerinin ‘cana’ geldiği filmi.

Husband and Wives (1992) – Yazarın en başarılı senaryolarından birine sahip filmi.

Match Point – (2005) Diyaloglar yerine hikayesi ile ilerleyen, Allen’ın yeni dönem filmi.

Cassandra’s Dream (2007) - Allen’ın olumlu yorumlar almayan ama görülmesi gereken filmi. 

Vicky Christina Barcelona (2008) - Avrupa filmleri arasında adından en çok söz ettiren film.

Ayrıca filmi değil de, olur da bir gün Şehir Tiyatroları’nda tekrar sahnelenirse Allen’ın yazdığı Tekrar Çal Sam’i (Play it again Sam) gönül rahatlığıyla izleyebilirsiniz. Eğlenceli ve şen şakrak bir oyun olarak güzel bir akşam geçirmenizi sağlayacaktır.

Bu hafta 5 film daha vizyona girecek

Bu hafta 5 film daha vizyona giriyor

"Küçük Emrah" olarak bilinen Emrah Erdoğan'ın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu "Gelmeyen Bahar", yarın vizyona girecek. Töre ve töre cinayetleri, kadına karşı baskı ve şiddet konularını işleyen "Gelmeyen Bahar", kadına karşı şiddete dikkati çekmek amacıyla Dünya Kadınlar Günü'nün kutlanacağı yarından itibaren gösterimde olacak.

Filmin öyküsünü yazan Emrah Erdoğan'ın Tarkan Ateşman ile senaryosuna şekil verdiği filmde, Ayten Uncuoğlu, Kerem Kupacı, Turgay Tanülkü, Orhan Alkaya, Beyza Şekerci rol aldı. "Küçük Emrah" filmin müziklerini de Caner Tepecik ile birlikte hazırladı.

Filmin konusu özetle şöyle:

"Bir fabrikada işçi olarak çalışan, 18 yaşına yeni giren Bahar'ın geleceğiyle ilgili bambaşka hayalleri varken, ailesi onun kaderini çoktan belirlemiştir. Suskun bir anne, evinde bulamadığı mutluluğu başka yerlerde arayan emekli bir baba ve işsiz bir ağabeyin arasında sıkışıp kalan Bahar, kurtuluşu çok iyi bilmediği bir dünyada aramaktadır. Amcası ise oğluna eş yapmak için Bahar'ın kanunen reşit olmasını beklemektedir. Başına gelen üzücü bir olay sonrasında evden kaçmak zorunda kalan Bahar için hüküm çoktan verilmiştir. Ailenin namusunu temizlemek ise evin oğlu Mirza'ya düşmüştür. Mirza ise işsizlik ile mutsuz giden evliliğinin kıskacında her geçen gün biraz daha sıkışırken, eşi Songül'ün kendisinden habersiz bir şeyler çevirdiğini hisseder. Ancak bu küçük, sıkıntılı dünyada hiçbir şey göründüğü gibi değildir."

"Eve Dönüş: Sarıkamış 1915"

Yönetmen Alphan Eşeli'nin "Eve Dönüş: Sarıkamış 1915" adlı filmi, yarın vizyona girecek. Senaryosunu Alphan Eşeli'nin Serdar Tantekin ile birlikte yazdığı, baş rollerini Uğur Polat, Nergis Öztürk ve Serdar Orçin'in paylaştığı filmin hazırlıkları, 2011 yılının Kasım ayında başladı. Filmin, geçen yıl Şubat ayında başlayan çekimleri, 5 hafta sürdü ve yaklaşık 120 kişilik bir ekiple çalışıldı. Film, Sivas'ta –27 derecede, soğuk ve zor kış koşullarında çekildi.

Filmin konusu şöyle:

"I. Dünya savaşı sırasında Ruslara karşı yapılan, 109 bin 274 askerin şehit düştüğü Sarıkamış Harekatı, Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlubiyeti ile sonuçlandı. Ne Rusların ne de Osmanlı'nın tam olarak sahip olamadığı, yönetim ve otoriteden yoksun bu bölgede kaderlerine terk edilen insanlar, kendilerini daha önce karşılaşmadıkları bir hayatta kalma mücadelesi içinde buldu. Bakü'de görevli Hariciye Nazırlığı Kalem Müdürü'nün eşi Gül Hanım ve kızı Nihan, onlara Erzurum yolunda eşlik eden Hariciye Nazırlığı mensubu Saci Efendi, zorlu ve sert kış koşullarının hakim olduğu bu kimsesiz topraklarda yol alırken, savaşın ortasında kalmış, harabeye dönmüş ve terk edilmiş bir köye ulaşır. Ekip, ıssızlığın ortasındaki bu köyde geçirdikleri ilk akşamlarında yalnız olmadıklarını öğrenir. Birbirlerinden farklı, toplumun değişik sınıf ve kültüründen gelen 8 insan, bu ıssız köyde açlıkla baş ederken hayatta kalmanın ve eve dönmenin mücadelesini verir."

Yabancı filmler

Macera ve fantastik film severlerin merakla beklediği "Muhteşem ve Kudretli Oz" filminin yönetmenliğini Sam Raimi yaptı. Filmde, James Franco, Mila Kunis, Rachel Weisz, Michelle Williams, Zach Braff rol aldı. Filmde, küçük çaplı bir sirk sihirbazı olan Oscar Diggs (James Franco) çevresinda yaşanan olaylar konu ediliyor.

Fransa, Almanya ve Polonya ortak yapımı "Kadınlar/Elles" de haftanın bir diğer filmi... Yönetmenliğini Malgorzata Szumowska'nın üstlendiği filmde, Juliette Binoche, Anais Demoustier, Krystyna Janda, Joanna Kulig, Ali Marhyar rol aldı.

Yönetmen Terrence Malick imzasını taşıyan "Aşkın İzleri/To The Wonder" dram severler için vizyona girecek. Rachel McAdams, Ben Affleck, Javier Bardem, Olga Kurylenko, Charles Baker'in rol aldığı filmde, Neil'in, Paris'te tanıştığı güzel ve hayat dolu Marina ile tutkulu aşkı çevresinde gelişen olaylar konu ediliyor.