“Ülkemize daha fazla katkı sağlamak istiyoruz”

Madencilik sektörü farkındalığa sahip ve üretimini buna göre dönüştürüyor. Çünkü madenciler çevreyle uyumlu, toplumla mutabakat halinde üretim yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Tarım da bizim, çevre de bizim, maden de bizim. Ülkemiz için üretiyor, istihdam yaratıyoruz.

Haber Merkezi
YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Rüstem Çetinkaya / İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB) Yönetim Kurulu Başkanı

Cumhuriyetin 100’üncü yılını yaşadığımız bugünlerde herkes gibi biz de büyük bir gurur yaşıyoruz. Yeni bir yüzyıla adım atarken, ülkesi için çalışan herkes gibi madenciler olarak bizler de ülkemize daha fazla katkı sağlamak istiyoruz. Dünyanın geleceğinin kalbinde madenlerin ve madencilerin yer alacağını biliyoruz. Bizler de hedeflerimizi belirlerken bu duygu ve düşüncelerle hareket ediyoruz.

“Çevreyi ve tarımı önceleyen bir anlayışla hareket ediyoruz”

Dünyanın geleceği için yapılan tüm çalışmalarda yeşil enerjiye ve sürdürülebilirliğe vurgu yapılıyor. Gelinen noktada, yayınlanan uluslararası raporlarda da aslında madenlerin ne kadar önemli olduğu gözler önüne seriliyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın hazırladığı raporda, yeşil dönüşüm için madenlerin stratejik önemde olduğu kaydedildi. Çevreye zarar vermekle suçlanan madenler, aslında temiz enerjiye geçişte çok büyük öneme sahip.

Yeşil enerji, madenler üzerine kurulacak ve yeşil enerjinin kalbinde madenler yer alacak. Madenleri kabul ederek, çevre ya da maden arasında bir tercih yapmadan yol almamız gerekiyor. Çıkarılmayan madenler sebebiyle ülke ithalata başvuruyor. Gübreden altına, demir çelikten kömüre kadar milyarlarca dolarlık ithalat yapılıyor. Koca bir tarım ülkesiyiz, ancak gübre ithal ediyoruz. Biz, bu noktada madencileri olarak çevreyi ve tarımı önceleyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Gübre için dahi madenlere ihtiyaç duyulurken, madencilerin tarım alanlarına zarar verdiğinin düşünülmesi bizleri rahatsız ediyor ve derinden üzüyor. Madencilik sektörü birçok ülkede oldukça önemli ve madenciler de aynı oranda değer görüyor.

Madencilik şirketlerinin, geleceği şekillendirecek olan ham maddelerin üretiminde önemli bir rol üstlendiğine dikkat çekiliyor. Ülkelerin iklim değişikliği konusundaki farkındalığı arttıkça, çevre politikalarına verdiği önem de artıyor. Madencilik sektörümüz de aynı farkındalığa sahip ve üretimini buna göre dönüştürüyor. Çünkü madenciler çevreyle uyumlu, toplumla mutabakat halinde üretim yapması gerektiğini çok iyi biliyor. Biz, madenciler olarak uzun süredir aynı şeyi söylüyoruz. Bu söylediğimize de yürekten inanıyor ve her ortamda tekrarlıyoruz. “Tarım da bizim, çevre de bizim, maden de bizim.”  Doğru madencilik yapmak mümkün ve dünyada madencilik nasıl yapılıyor? Biz, bunları anlatmaya çalışıyoruz. Maden ülkemiz için çok önemli. Biz de madenciliği kurallara uygun olarak, devletin tanımladığı sınırlar ve kanunlar çerçevesinde yapıyoruz. Ülkemiz için üretiyor, istihdam yaratıyoruz. Sanayi için maden lazım, tarım için maden lazım. Kısacası ülkenin gelişimi için maden şart. Madencilik konusunda Türkiye gelişirse, her noktadan gelişeceğimizi çok kez söyledik.

“40 milyar dolarlık ihracata imza atabiliriz”

2022 yılında toplamda 6.5 milyar dolarlık ihracata imza atan maden sektörümüz, 2023 yılının ilk 9 ayında yüzde 14,33 düşüşle 4.2 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Ancak, biz bunu kesinlikle kabul edilebilir bir seviye olarak görmüyoruz. Dünyada savaşların bittiği, ekonomilerin rayına oturduğu günler geldiğinde ihracatımızı artırmak için İMİB olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ancak daha fazla ihracat yapabilmenin şartı daha fazla üretebilmektir. Türkiye olarak henüz maden ihracatında hak ettiğimiz noktada değiliz. Türkiye, dünyada bulunan 90 maden tipinden 80’ine sahip. Yani, madencilik zengini bir ülkeyiz. Böyle bir duruma rağmen Türkiye’de madenciliğin toplam gayri safi milli hasıladan aldığı pay yüzde 1,3. Bu oran, madencilik zengini ülkelerde ortalama yüzde 7 seviyesinde. Eğer, biz de payımızı dünya ortalamasına çekersek, 40 milyar dolarlık ihracata imza atabiliriz. İthal girdisi neredeyse yok denecek kadar az bir sektörüz. Bundan daha net, ülkeyi güçlendirecek bir sektör olabilir mi? Ham madde konusunda tam bağımsız olabilmek için madenlerimize sahip çıkmak ve dünyaya satmak zorundayız. Bunu yaparken de çevreyle uyumlu, sürdürülebilirliğe bağlı bir şekilde yapabiliriz.