Ucuz döviz ekonomimizi olumsuz yönde etkiliyor

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Yrd.Doç.DR. Zübeyir TURAN / Niğde Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü Öğretim Üyesi

 

Milli ekonomimizin üretim sonucu ortaya çıkan mal ve hizmetleri ülkemiz insanı tarafından tüketilmesi gerekirken, ucuz döviz nedeniyle halkımızın giderek yerli malların tüketimini bir kenara bırakarak talebini ithal mallara  dönüştürmüş , ihtiyaçlarını  dış ülkelerin mallarıyla karşılıyor.

Daha önce sanayi sektörünü geliştirmek için ithal ikamesine dayalı bir politika izlenmekte idi. Bakıyoruz şimdi sanki ülkede ithalatı teşvik edici yönde bir uygulama var. Haliyle böyle bir uygulama ile sonuçta kendi milli ekonomimizin sanayisine darbe vurmuş oluyoruz. Bilmem farkında mıyız?

2010 Yılının ilk çeyreğine ait vergi rakamlarına baktığımızda her şeyin açıkça ortada olduğu görünmektedir. Devletin gelir ve kazançlarından alınan bazı vergilerde, bir yıl önceki dönemlere göre azalma görülmektedir, bu da yaklaşık binde 10 -12 arasındadır.

Oysa ki iç piyasaya  dönük salt tüketime dayalı giderlerden alınan vergiler de ise %25-30 arasında bir artış meydana gelmiştir. Örneğin KDV'nin de %22-25 artış ÖTV ' de ise %38-40 arasında artış olmuştur. Tabi bu artışlar, dayanıklı tüketim mallarında taşıtlardan (otomotiv) alınan vergilerde olmuştur.

Artış daha ziyade sanayi üretiminde ve dayanıklı tüketim malları endeksinde görülmektedir. Ülkemizde sanayideki kaynak ve kapasite kullanım sürecinde ise yaklaşık %10-15 arasında bir artış görülmektedir.

Öyleyse KDV ve ÖTV deki artış oranlarına ve sanayi sektöründeki üretim artışının çok çok üstünde, yerli ürünlerden çok ülkemizde ithal ürünlere talep artmış bu nedenle de ürünlerin satışında da giderek artış kaydedilmiştir.

 Dış ticaretten alınan vergilerdeki artış,  yukarıdaki söylemlerimizi desteklemektedir. Yılın ilk çeyreğinde  alınan vergilerde yaklaşık %20-25 oranında bir artış olduğunu ancak Olaya makro ekonomik boyutta baktığımızda ,ithal edilen dayanıklı ve dayanıksız mallardan alınan KDV'nin %60-70 civarında olduğunu söyleyebiliriz. Kamuoyunda  bazı kesimler ; "helal olsun hükümete , ithal mallardan bile, devlet vergi ve gelirlerini kriz döneminde bile %20-25 oranında arttırdı" diye  seviniyor.

Oysaki reel ekonomide ucuz ithal ürünler ülkemizdeki üreticiyi can evinden vurmakta, giderek  perişan etmektedir. Vatandaşın çoğu ise döviz açığımızın giderek büyüdüğünü ve artış kaydettiğini böyle bir ekonomik gelişmenin nasıl bir tehlike oluşturduğunun farkında  değil.

Oysa ucuz döviz ithalatı giderek artarken,bunun ihracatı olumsuz etkilediğini, ülkedeki işsizliğin daha da artığını, insanımızın daha da yoksullaştığını görmezlikten gelemeyiz.

İvedilikle ucuz ithalattan vazgeçerek ve ihracatçımızı korumalıyız, gerekirse ucuz dövizin yerine ihracatı ve ihracatçıyı destekleyen reel bir devalüasyona gidilmesinde fayda sağlayacağı kanaatindeyim.

 Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının, iç ve dış ticaretteki daralan taleplerin, olumsuz gelişmelerin,düşük istihdam seviyesinin ortadan kaldırılması için, bence rasyonel ve reel politikalarla üretimdeki verimlilik artışının sürekli kılınması gerekmektedir.

Sonuç olarak, ekonomiyi krizden çıkarmak için en önemli etmenlerden birisi de, unutmayalım verimlilikten yana politikaları sürekli kılmaktır. Halen ülkemizde iş gücü ve üretime katılım oranı alt seviyede seyretmekte,  Hükümet  yapısal sorunlara odaklanırsa, inanıyorum ki Türkiye ekonomisindeki makro problemlerin büyük bir bölümü giderek küçülecektir.

Bu konularda ilginizi çekebilir