TÜSİAD Başkanları Turan ve Aras'ın hakim karşısına çıkacağı tarih belli oldu!
Son dakika... TÜSİAD Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında 5 yıl 6 aya kadar hapis talebiyle hazırlanan iddianame kabul edildi. Turan ve Aras'ın 20 Mayıs'ta hakim karşısına çıkacağı öğrenildi.

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmaların nedeniyle soruşturma açılmış ikilinin ‘halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak’ suçundan 1 yıl 10 aydan 5 yıl 6 aya kadar hapsi istenmişti.
Hazırlanan iddianame, İstanbul 28.Asliye Ceza Mahkemesi'nce kabul edilirken Turan ve Aras'ın yargılanmasına 20 Mayıs'ta başlanacağı öğrenildi.
İddianameden
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede Mehmet Ömer Arif Aras ve Orhan Turan ‘şüpheli’ sıfatıyla yer aldı.
Hazırlanan iddianamede, şüphelilerin içeriğini bilmedikleri siyasi, hukuki, adli ve idari olaylar ile ilgili değerlendirmede bulunmak suretiyle ülke genelinde hukuki güvenliğin olmadığını, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti Devletine yönelik güven probleminin olduğunu, bu sebeple huzursuzluğun bulunduğunu, tutuklama iş ve işlemlerinin hukuksuz olduğunu, kayyum atama iş ve işlemleri ile gözaltı tutuklama gibi hukuki tedbirlerin toplumda güveni sarstığını beyan ederek telkin ve yönlendirici mahiyetteki yanıltıcı ve dezenfermasyon içerikli bilgileri yaydıkları anlatıldı.
Şüphelilerin konuşmalarını ekonomi alanında bulunduğu konum ve kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle gerçekleştir şüphelilerin konuşmalarını ekonomi alanında bulunduğu konum ve kariyerleri ile birçok üyesi bulunan derneğin başkanlık makamında bulunmalarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle gerçekleştirdiklerinin aktarıldığı iddianamede, şüphelilerin beyanlarının düşünce ve ifade özgürlüğü açıklama sınırlarını aştığı, sözlerinin ise haber ya da bilgi verme hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı kaydedildi.
Toplumun doğru haber veya bilgiyi alma ve erişme hakkını yanıltıcı bilgiler vasıtasıyla engellediklerinin belirtildiği iddianamede, şüphelilerin içeriğini bilmedikleri ve toplumun genelini ilgilendiren olaylara ve adli işlere ilişkin bilgilerin sırf halk arasında endişe ve panik meydana getirmek amacıyla söylediklerinin aktarıldığı iddianamede, sözlerin ülkenin iç ve dış güvenliği kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili olduğu bu kapsamda eylemlerinin kamu barışını bozmaya elverişli olduğu, şüpheliler tarafından siyasi, ekonomik, ticari konularda toplumu manipüle etmek amacıyla gerçeğe aykırı veya yanıltıcı bilgiler verildiği ve toplumun barış esasına dayalı hukuki güvenlik zemininde ülkede yaşadıklarına dair duygusunu zedeledikleri kaydedildi.