Türkiye'yi germeyin
Türkiye'nin postmodern bir diktatörlük eliyle yönetildiğini savunan CHP lideri Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'a çağrıda bulunarak din, mezhep ayrımı yapılmamasını, çatışma ortamı yaratılmamasını istedi.
ANKARA - Türkiye'nin iyi yönetilmediğini savunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakana bir çağrıda bulunuyorum: Türkiye'yi germeyin. Türkiye'de bir çatışma ortamı yaratmayın. Din ayrımı, mezhep ayrımı, ırk ayrımı yapmayın. Yazık, günahtır bu ülkeye" dedi.
Kılıçdaroğlu, Sincan'a bağlı Malıköy'de bulunan Anadolu Organize Sanayi Bölgesi'nde yönetici ve sanayicilerle buluştu. Kılıçdaroğlu, buluşması öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrıldığını hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin iyi yönetilmediğini, insanların sabah gazetelerin manşetlerine bakarken ürktüklerini söyledi.
Ülkeyi bölmeyin
Dün akşam Meclis'teki yumruklaşmayı eleştiren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bir şey söyleyeceğiz Meclis kürsüsünden söyleyeceğiz. O bile yasaklanıyor, Meclis kürsüsü bile yasaklanıyor. Muhalefet nerede konuşacak? Böyle bir anlayış olabilir mi? 'Efendim konuşma süreni keseceğiz'. Sanki bizim sabahtan akşama kadar Meclis'te konuşma hakkımız var da kesilecekmiş. Zaten konuşma hakkımız 20 dakika, 10 dakika bilemediniz en kısa 5 dakika. O bile kesilmek isteniyor.
Anamuhalefet partisi olarak ben bu görevimi yapıyorum. Sayın Başbakana bir çağrıda bulunuyorum: Türkiye'yi germeyin. Yazık, günahtır bu ülkeye. Türkiye'de bir çatışma ortamı yaratmayın. Yazık, günahtır bu ülkeye. Din ayrımı, mezhep ayrımı, ırk ayrımı yapmayın. Sağduyulu bir çağrı yapıyorum. Samimi bir çağrı, içten ve yürekten bir çağrı yapıyorum. Bölmeyin bir ülkeyi."
Postmodern diktatörlük
Demokrasinin askıya alındığı dönemlerde Türkiye'nin acı olaylar yaşadığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye postmodern bir diktatörlük eliyle yönetilmektedir. Bakın 12 Eylül askeri rejiminde olmayan olaylarla karşılaşıyoruz. Birisinin apoletleri vardı, diğerinin apoletleri yok. Böyle bir tablo Türkiye'ye yakışmıyor. Bırakalım bizim insanımız çalışsın, üretim yapsın, üniversiteler konuşsun, öğrenciler rahatlıkla konuşsun, eleştirsin. Yazarı, çizeri rahatlıkla yazsın. Gazeteye baskı uyguluyorsunuz, üniversiteye baskı uyguluyorsunuz. Yargıyı kontrol altına almışsınız. Nereye kadar gidecek bu. Bıkmadınız mı artık ülkeyi bu şekli ile yönetmekten?"