”Türkiye'de rüzgar enerjisi katlanarak büyüyor”

Deloitte'un "Türkiye Elektrik Enerjisi Piyasası, 2010-2011" raporuna göre, rüzgar enerjisi yıllık ortalama yüzde 218 büyüdü.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL- Deloitte'un raporuna göre, Türkiye'de her yıl ortalama yüzde 27,5 büyüyen lisanslı kapasitede, yıllık ortalama yüzde 218 büyüme ile rüzgar enerjisi en payı alırken, bu sürede yıllık ortalama lisanslı kapasite artışı termikte yüzde 53 ve hidroelektrikte yüzde 13 olarak gerçekleşti.

Deloitte'un yayımladığı "Türkiye Elektrik Enerjisi Piyasası, 2010-2011" raporuna göre, elektrik enerjisi sektörü, kamu-özel sektör dengesinde hızlı ve çarpıcı değişimler yaşıyor.

Kriz öncesinde fiili yedek kapasite açısından AB ortalamasının altında olan Türkiye elektrik enerjisi sektörü, giderek artan talep karşısında, enerji arzını çeşitlendirmek ve sürekli kılabilmek amacıyla yapılanmaya ve özelleştirme sürecine devam ediyor.

Türkiye'deki kurulu güç gelişimi incelendiğinde, 1985-2009 arasında yılda ortalama bin 463 MW ilave kapasitenin devreye girdiği görülürken, yatırımlar niteliği açısından ise 1987-1993 yılları arası "hidroelektrik yatırım dönemi", 1998-2005 yılları arası ise "doğal gaz yatırım dönemi" olarak sınıflandırılabiliyor.

Rapora göre, 1984-2009 arasında kurulu güç gelişimi çerçevesinde kamu mülkiyet payı düzenli olarak azalırken, 1984'te yüzde 85 olan kamu payının, 2009 yılında yaklaşık yüzde 53'e gerilediği görüldü.

TEİAŞ verilerine de yer verilen raporda, 2009 yılı sonu itibariyle Türkiye'nin kurulu gücünün 44 bin 559 MW'a ulaştığı, buna karşılık şu anda lisans almış ve devreye girmesi beklenen inşa halindeki yatırımlarla mevcut kurulu güce, iki farklı senaryo uyarınca, 9 bin 681 MW ile 11 bin 823 MW arasında kapasite eklenmiş olacağı hatırlatıldı.

Rüzgar ve Termik üretim lisanslarında artış

Rapora göre, son üç yılda verilen rüzgar ve termik üretim lisans sayısında ciddi artış oranları göze çarpıyor.

2005 ve 2006 yılında toplam 158 MW rüzgar üretim lisansı verilirken, 2007 yılında 949 MW, 2008 yılında bin 427 MW ve 2009 yılında ise 71,5 MW'lık yeni rüzgar üretim lisansı sağlandı. Rüzgar üretiminde son üç yılda verilen toplam üretim lisansıyla lisanslı kapasite yaklaşık 16 kat artarak 2 bin 606 MW'a ulaştı.

Buna karşılık 2005 ve 2006 yılında verilen toplam 3 bin 844 MW termik üretim lisansı, 2007 yılında 3 bin 25 MW ve 2008 yılında ise 6 bin 902 MW olarak gerçekleşti. 2009 yılında ise toplam 4 bin 271 MW'lık yeni termik üretim lisansı ile son üç yılda toplam lisanslı kapasite 4,7 kat artarak 18 bin 42 MW düzeyine geldi.

Hidroelektrikte ise 2005 ve 2006 yılında toplam 3 bin 765 MW, 2007 yılında 4 bin 850 MW ve 2008 yılında ise 2 bin 973 MW'lık üretim lisansı verildi. 2009 yılında verilen toplam 3 bin 52 MW'lık yeni hidroelektrik üretim lisansı ile lisanslı kapasite son üç yılda 3,9 kat artarak 14 bin 640 MW'a ulaştı.

Bu çerçevede her yıl ortalama yüzde 27,5 büyüyen lisanslı kapasitede, yıllık ortalama yüzde 218 büyüme ile rüzgar enerjisi en büyük payı alırken, bu sürede yıllık ortalama lisanslı kapasite artışı termikte yüzde 53 ve hidroelektrikte ise yüzde 13 olarak gerçekleşti.

Deloitte raporuna göre, 2005-2009 yılları arasında verilen lisanslardan hareketle, ortalama yıllık su geliri bazında yüksek değerlere sahip Doğu Karadeniz, Çoruh ve Yukarı Fırat havzalarının hidroelektrik santral yatırımları açısından cazip görüldüğü anlaşılırken, termik santral yatırımlarında ise İzmir, Samsun, Çanakkale, Sinop ve Hatay gibi illerinin yüksek yatırım çektiği görüldü.

Termik santral yatırımlarında doğal gaz boru hatlarına yakınlık, deniz seviyesinin sağladığı avantajlar ve ithal kömür santralleri için liman ihtiyacının karşılanması gibi faktörler, bu bölgelerde yatırımları tetikledi.

Türkiye'de yenilenebilir kaynaklara dayalı elektrik üretimi ise çevre dostu olma özelliği ile son zamanlarda yoğun ilgi görürken, rüzgar ve küçük hidroelektrik santral yatırımları hızla devam ediyor.

Yaklaşık 8 GW'lık verimli ve 40 GW'lık orta düzey verimli rüzgar potansiyelinin, özellikle son yıllarda değerlendirilmesi ile 1980'lerdeki 17,5 MW'lık rüzgar kurulu gücü, 2010'un ilk yarısı itibariyle yaklaşık bin MW'ı aştı.

Deloitte uzmanları elektrik üretiminde ulusal ve şirket bazlı kaynak portföyünün çeşitlendirilmesini, arz güvenliği açısından önemli bir risk yönetim yaklaşımı olarak değerlendiriyor.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir