”Türkiye'de likidite rüzgarı var”
Bakan Babacan, borsa endeksinin Türkiye'de yüzde 44 oranında arttığına dikkat çekti.
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, anayasada değişiklik taslağının açıklandığı 22 Mart'tan 12 Ekim'e kadar borsa endeksinin dünyada yüzde 1, gelişmekte olan Avrupa'da yüzde 7, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 11 artarken, Türkiye'de yüzde 44 oranında artış gösterdiğini belirterek, "Türkiye'de likidite rüzgarı var" dedi.
TRT Haber'de yayımlanan ''İşin Doğrusu'' programında soruları yanıtlayan Babacan, dünyadaki menkul kıymetlere bakıldığında gelişmekte olan ülkelere olan bir fon akışı olduğuna dikkati çeken Babacan, bunun dünyadaki likidite fazlalılığı ile ilişkili olduğunu söyledi.
Dünyadaki sermayedarların, para sahiplerinin potansiyeli olan, büyümesi olan, para kazanacağı ülkelere yönlendiğine işaret eden Babacan, şunları kaydettik:
"Biz Anayasa değişiklik taslağını açıkladığımız 22 Mart'tan bu yana dolar ve euro bazında Türk borsa endeksinin, diğer ülkelerle mukayesesini çıkardık. 22 Mart tarihinden bu yana, dolar cinsinden baktığımızda 12 Ekim itibariyle, cinsinden Türkiye'deki borsa endeksi yüzde 44 artmış. Dünya ortalamaları yüzde 1, gelişmekte olan piyasaların borsa endeksi yüzde 11 artmış. Yani, gelişmekte olan Avrupa yüzde 7 artmış, dünya yüzde 1, gelişmekte olan bütün ülkeler yüzde 11, bizde yüzde 44. Türkiye'de likidite rüzgarı var, doğru ama demek ki Türkiye kendi içinde de farklı şeyler ortaya koymuş. Bunda anayasa değişiklik taslağının piyasalar tarafından olumlu algılanması da etkili oldu. İstikrar ortamı, beklentisi çok faydalı oldu. 12 Eylül referandum kabul edilince Türkiye'deki siyasi istikrarın artık gerçekten sağlanması,hatta 2011 seçimleri ile ilgili olası sonuçların da piyasa tarafından değerlendirildiği bir tabloyu beraberinde getiriyor."
Babacan, Türkiye'nin Orta Vadeli Program ile de bir atak yaptığını ve program ile önümüzdeki 3 yıl boyunca sağlam, tutarlı politikalara devam edeceğine bir bakıma piyasaların güven teyidi olduğunu söyledi.
Bakan Babacan bu arada 2011 bütçesini Meclis'e sevk etmek üzere olduklarını belirterek,Bakanların imzalarının tamamlandığını ifade etti.
Yeniden yapılandırma
Vergi, prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir soru üzerine de bu çalışmayı 2009 yılının kriz yılı olduğu gerçeğinden hareket ederek hazırladıklarını söyledi.
Krizde, ekonomi daralırken, bazı esnaf, tüccarın, KOBİ'lerin, büyük firmaların ve vatandaşların ödeme güçlükleri yaşadığını anlatan Babacan, vatandaş ile kamu arasındaki borç alacak ilişkisini kolaylaştırıcı bir çerçeve üzerinde çalıştıklarını kaydetti.
"Önceliğimiz istikrar, kur değil"
Dolardaki düşüşten dolayı ihracatçıların sıkıntısının hatırlatılması üzerine de Babacan, Türkiye'de dalgalı kur rejiminin uygulandığını belirterek, bunun Türkiye'yi şoka karşı koruyan son derece önemli bir mekanizma olduğunu söyledi.
"Bundan taviz verilmesi, kur rejimimizin ana çerçevesini değiştirmemiz söz konusu değil" diyen Babacan, şöyle devam etti:
"Kim derse ki; (ben kura garanti getiriyorum, kur şunun aşağısına inmez, bundan da yukarı çıkmaz), bilin ki; o Türkiye'yi sonu felaket olan sonu uçurum olan bir yola sokmuştur.
Böyle bir şey bizim dönemimizde olmaz. Türk lirasının değerlenmesi, ihracatçılar üzerinde baskı oluşturuyor. Döviz cinsinden girdiler; ki enerjinin o şekildedir, hammadde o şekildedir; döviz cinsinden girdisi olan maliyet yapısında dövizin ağırlıklı olduğu kuruluşlarımızın ihracatında kur çok da sıkıntı kaynağı olmayabilir.
Ama özellikle işçiliğin yüksek olduğu sektörlerde kur sıkıntısı daha çok oluyor. Parası tek değerlenen ülke biz değiliz. (Türkiye riskli politikalar uygulasın, istikrarı tehlikeyi atsın, Türk Merkez Bankası tehlikeli işler yapsın, yeter ki; Türk Lirası düşsün kur yükselsin) ben bu yaklaşıma karşıyım."
Türkiye'de önceliğin istikrar olması gerektiğini, önce finansal istikrarı, makro ekonomik istikrarı sağlam tutmak gerektiğini vurgulayan Babacan, istikrarı sağlam tutmak kaydıyla ne yapılacağına bakmak gerektiğini söyledi.
Babacan, "Önceliğimiz istikrar önceliğimiz kur değil. Önce istikrar ama istikrara zarar vermeden ne yapılabilir orada bir çalışma alanı var" dedi.
Çin, Hindistan gibi ülkelerdeki ucuz işçilik maliyetlerinin hatırlatılması üzerine de, Türkiye'de refah artarken, kişi başına milli gelir artarken, işçilik maliyetlerinin artmasının kaçınılmaz bir sonuç olduğunu ifade etti.
Çin, Hindistan gibi aylık 100 dolarla işçinin çalıştırdığı ülkelerle, Türkiye'yi rekabete zorlamamak gerektiğini belirten Babacan, Türkiye'nin kendine yeni alanlar çizerek, rekabet üstünlüğü sağlayacak alanlar oluşturması gerektiğini kaydetti.