Türkiye model değil örnek olmalı

TÜSİAD Başkanı Boyner, Ortadoğu'daki gelişmeler çerçevesinde Türkiye'nin tecrübelerinden yararlanılabilecek bir örnek teşkil ettiğini belitti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmeler çerçevesinde Türkiye'nin, bölge için bir model olmaktan çok, deneyiminden yararlanılabilecek bir örnek oluşturacağına inandığını söyledi.

Boyner, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 40 yıl önce TÜSİAD'ın kurulduğu dönemdeki toplumsal, ekonomik, uluslararası koşullara değinerek, o dönemin, ekonomilerin daha kapalı kaldığı, soğuk savaş mantığının uluslararası siyasetin çerçevesini belirlediği, kuralların esnemediği bir dünya olduğunu anlattı.

Boyner 40 yıl sonra bugün dünya ekonomisinin ilk küresel krizinin yaşandığını, dünya ekonomisindeki büyüme emarelerinin kırılgan olduğunu, Ortadoğu'da dalga dalga yayılan hak ve özgürlük isyanlarının tetikleyebileceği şokların etkisiyle ivmesini kaybedebileceğini söyledi.

ABD'nin güç ve prestij kaybına uğrama durumuyla karşı karşıya kaldığını dile getiren Boyner, BRIC ülkelerinin ön plana çıktığı, ancak yükselen güçlerin dünya sistemi üzerinde siyaseten etkili olabilecek ya da sorumluluk üstlenebilecek kapasiteye sahip olmadığı, Batı dünyasının ise zayıflaması ve kendi içindeki anlaşmazlıklar nedeniyle rota belirleyemez durumda olduğu bir ortamda bulunulduğunu kaydetti.

Bize düşen onları desteklemek

Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki gelişmelere de değinen Boyner, Tunus ve Mısır'da diktatörlükler nispeten kısa sürede yıkılmışken, diğer bölge ülkelerinde değişimin çok kanlı olabileceğinin Libya örneğinden de anlaşılabildiğini belirtti. Ümit Boyner, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Küresel sistemin hem ekonomik hem siyasal bakımdan dışında kalmış ya da bırakılmış bir bölgenin insanları, nihayet kendi kaderlerini kontrol edebilecekleri, yönetim biçimlerini talep ediyorlar. Biz bu talepleri haklı buluyoruz. Çok farklı bir tarihe ve gelişme çizgisine sahip Türkiye'de de hala devam etmekte olan bir hak ve özgürlük arayışı var. Bölge insanlarının gıpta ile izlediği bir ülkenin vatandaşları olarak da bize düşen onlara destek vermektir."

Libya'da huzurun bir an önce, daha fazla kan akmadan sağlanması ve ülkenin inşasına, kalkınmasına bir an önce yeniden başlanması dileğinde bulunan Boyner, Libya olaylarının, fırtınalı sularda dış politika yürütmenin zorluğunu gösterdiğine işaret etti.

Acele tavırlardan kaçınılmalı

Tüm ülkelerin pozisyonlarını sık sık gözden geçirmek zorunda kaldığı bir dönemden geçildiğini söyleyen Boyner, "Bu durumda acele tavırlar almaktan kaçınmak, sonradan zorluk yaratabilecek söylemlerin cazibesine kapılmamak gerekiyor" dedi.

Türkiye'nin deneyiminden yararlanılmalı

Boyner, Türkiye'nin bölge ülkeleri açısından model olup olmayacağı tartışmaları konusunda ise şöyle konuştu:

"Yaşananlar, bölgede tek bir geçiş süreci yaşanmayacağını, farklı ülkelerin değişim ve dönüşüm yöntemlerinin farklı olacağını gösterdi. Türkiye'nin de bir model olmaktan çok deneyiminden yararlanılabilecek bir örnek oluşturacağına inanıyorum. Tarihsel deneyimimiz ve 200 yıllık modernleşme tarihimizin bizi getirdiği yerin önemi de burada yatıyor.

Bölge ülkelerindeki halkların nihayet ellerine geçirdikleri bu fırsatı değerlendirirken Türkiye örneğinden yararlanmaları, bizim onların mücadelelerine destek vermemiz doğaldır. Ancak belirleyici olan, her ülkenin kendi yurttaşlarının iradesi olacaktır."

"Basın özgürlüğü konusunda gerileme yaşıyoruz"

Boyner, "AB sürecinin gevşemesinden beri demokratikleşme, ifade özgürlüğü, yargılama süreçleri, basın özgürlüğü gibi konularda bir gerileme yaşıyoruz. Geçmişin pek hatırlamak istemediğimiz, tartışmalı, bulanık ve çatışmacı günlerine dönemeyiz. Buna izin vermemeliyiz. Ortadoğu ülkelerine, halklarına örnek teşkil etme iddiası taşıyan, milyonlarca insanın ilham kaynağı olmakla haklı şekilde övünen bir Türkiye'nin, kazanılmış mevzilerinden geri düşme hakkı olmaması gerekir" diye konuştu.

Boyner gazetecilerin tutuklanmalarına ilişkin şunları söyledi;

"Görünürdeki suçları mesleklerini icra etmek olan ve bu uğurda bir hayli risk de üstlenen gazetecilerin neyle suçlandıklarını bilmeden tutuklanmaları, tutuklama işleminin giderek cezanın bir parçası haline gelmesi vicdanları rahatsız etmektedir."

"Kutuplaşmaları artırmaktan kaçınılmalı"

Türkiye'nin önemli bir eşikte bulunduğunu dile getiren Boyner, dünya yeniden şekillenirken Türkiye'nin, imtiyazlı konumda bir ülke olarak yeni yapılanmada ön sıralarda yerini almaya çalışması gerektiğini söyledi.

Boyner, bunu gerçekleştirmek için her şeyden önce ülkeyi sürekli germekten, kutuplaşmaları artırmaktan kaçınılması ve herkesin temel özgürlükleri, hakları ve özlemleri için mücadele etmenin öğrenilmesi gerektiğini ifade etti.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir