Türkiye, günde en az 70 kez sallanıyor
SİVAS - Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Dr. Doğan Kalafat, Türkiye'de günde en az 70 deprem kaydedildiğini belirterek, "Türkiye'de 2,5 günde bir 4 büyüklüğünün üzerinde bir deprem, her ay da 5-5,5 şiddetinin üzerinde en az bir ya da iki deprem olması çok doğal ama bu hiçbir zaman bir depremin öngörüsü olarak algılanmamalıdır" dedi.
Kalafat, Türkiye'nin tektonik plakalar arasında kalmış bir ülke olduğunu ve bu coğrafyadaki fayların hala aktif olduğunu söyledi.
Teknolojinin gelişmesiyle deprem algılama kapasitesinin arttığını dile getiren Kalafat, 4 yıl öncesinde Türkiye ve yakın çevresinde yılda 6-7 bin depremin algılanabildiğini, bu yıl sayının 18-19 bine yükseldiğini aktardı.
Kalafat, ülkede depremlerde artış olmadığını vurgulayarak, "Türkiye'de hemen hemen her gün en az 70 deprem ve bazı tünel, yol yapımı patlamalarını kaydediyoruz. Yani günde en az 70 deprem, 10 da patlama kaydediyoruz" dedi.
Büyük depremler sonrasında meydana gelen artçıların o yılki bütün istatistiği değiştirebileceğini ifade eden Kalafat, Van depremi sonrasında bir yılda 10 bin artçı depremin olduğunu, bunun da istatistikleri etkilediğini belirtti.
"Van depremiyle bölgedeki fay sistemi oturdu"
Doğan Kalafat, 2 yıl önce meydana gelen Van depreminin o bölgedeki fay sistemini oturttuğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
"Van depreminde teorik eğrimizle gözlemsel eğrimiz çok güzel çakıştı. Van depremi, o bölgedeki tüm sistemi etkiledi, dolayısıyla bölgedeki küçük komşu fayların tetiklenmesine, onlara enerji yüklenmesine ve onların da kırılmasına neden oldu. Van depremi sonrasından bölgede 4,0'ın üzerinde 300'e yakın deprem meydana geldi. Dolayısıyla büyük depremler yerel anlamda da dengenin değişmesine, gerilme birikiminin değişmesine neden olabiliyor. Ayrıca istatistiksel açıdan bakıldığında, Türkiye'de 2,5 günde bir 4 büyüklüğünün üzerinde bir deprem, her ay da 5-5,5 şiddetinin üzerinde en az bir ya da iki deprem olması çok doğal ama bu hiçbir zaman bir depremin öngörüsü olarak algılanmamalıdır. Bu, coğrafyamızın bize verdiği bir sonuç."
Türkiye'de depreme her zaman hazırlıklı olunması gerektiğini belirten Kalafat, deprem öncesi alınacak tedbirlerin önemli olduğunu vurgulayarak, "Tarihte bir yerde büyük bir deprem olmuşsa gelecekte de büyük bir deprem olacaktır. Tehlikenin fotoğrafı belli, riski azaltmak için çalışma yapmak lazım" ifadesini kullandı.
"Erken uyarı sistemini tüm Türkiye'ye yaymak istiyoruz"
Deprem sonrası zararların azaltılmasında erken uyarı ve acil müdahale sisteminin çok önemli olduğunu dile getiren Kalafat, erken uyarı sinyali verildikten sonra da hızlı müdahale kapasitesinin devreye girdiğini aktardı.
Kalafat, deprem sonrası özellikle ilk 24 saatin çok önemli olduğunu, birkaç saat içerisinde hızlı müdahale yapılmasının deprem sonrası ölümlerin ve zararların azaltılmasına büyük katkı sağladığını belirtti.
Erken uyarı ve acil müdahale sisteminin İstanbul'da kullanıldığını, Samsun'da da gelecek yıl yapımının tamamlanacağını kaydeden Kalafat, "Buna benzer çalışmaları Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü olarak bütün Türkiye'ye yaymak istiyoruz. Pilot yerler olarak da Hatay, Kahramanmaraş, Mersin gibi iller var. Bu illerdeki çalışmayı 5 yıl içinde tamamlamayı ve faaliyete geçirmeyi düşünüyoruz. Türkiye'nin bütün illerinde erken uyarı sisteminin önümüzdeki 5 yıl içerisinde kurulması için elimizden geleni yapıyoruz. Bu, tamamen koşullara bağlı ve biz bu koşulların oluşması için çalışıyoruz" diye konuştu.
Doğan Kalafat, şöyle devam etti:
"Afet bilinci yüksek bir toplum seviyesine hala ulaşamadığımızı, deprem konusunda çok bilinçli bir toplum olmadığımızı belirtmek isterim. Bilinçlenme açısından çok yol aldığımızı söyleyemeyiz. 'Artçı deprem' tabirini bile çok bilmiyoruz. Artçı deprem, her depremden sonra olmaz ama büyük depremlerden sonra muhakkak olur, ana depremden büyük olamaz. Bunların bilinmesi gerekir. Bunlar zaman içerisinde oturacak."