Türkiye Barolar Birliği'nde seçim heyecanı

Genel Kurulda, Türkiye Barolar Birliği'nin başkanlığı için Muammer Aydın, Vedat Ahsen Coşar ve Güneş Gürsever aday oldu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA- Türkiye Barolar Birliği'nin (TBB) 11. Olağanüstü Genel Kurulu'nda baro başkanlığı için 3 aday yarışacak.

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'un yaşamını yitirmesinin ardından yeni birlik başkanını seçmek amacıyla gerçekleştirilen genel kurul, Türkiye Barolar Birliği'nde toplandı.

Genel Kurulda, Türkiye Barolar Birliği'nin başkanlığı için Muammer Aydın, Vedat Ahsen Coşar ve Güneş Gürsever aday oldu.

 

"Ülkemiz bu zamana kadar görülmemiş bir siyasi baskı altındadır"

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkan Yardımcısı Berra Besler, "Ülkemizin zor bir dönemden geçtiği son bir yılda yargı erki, Cumhuriyet tarihimizde bu zamana kadar görülmemiş bir siyasi baskı altına alınmıştır" dedi.

Özdemir Özok'un, tedavi gördüğü ABD'de bir süre önce vefat etmesi dolayısıyla boşalan Türkiye Barolar Birliği Başkanlığına seçim için birliğin 11. Olağanüstü Genel Kurulu toplandı.

Berra Besler, TBB başkanlık binasındaki genel kurulun açılışında yaptığı konuşmada, birliğin son genel başkanı Özdemir Özok'un hayatı boyunca hukukun üstünlüğünden, insan haklarından, eksiksiz demokrasiden, hukuk devletinden, yargı bağımsızlığı ve savunmanın özgürlüğünden, avukatlık mesleğini geliştirme ve yüceltme azminden, meslek onurundan yana dik duruşundan hiç ödün vermediğini söyledi.

TBB'nin genel kurullarında kürsülerden hukuk adına, yargı adına mesleğin ve ülkenin sorunları adına değerlendirmelerde bulunulup kaygıların dile getirildiğini ifade eden Besler, ancak bu görüş ve düşüncelerin, konuların sorumluları ve yetkilileri tarafından hala algılanamadığını belirtti.

"Ülkemizin zor bir dönemden geçtiği son bir yılda yargı erki, Cumhuriyet tarihimizde bu zamana kadar görülmemiş bir siyasi baskı altına alınmıştır" görüşünü ifade eden Besler, şöyle konuştu:

"Siyasi iktidarın, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun görev ve sorumluluk alanına müdahale ederek, bir ağır ceza mahkemesi başkanı ile bir Yargıtay Cumhuriyet savcısını Adalet Bakanlığı kanalıyla meslekten ihraç etme girişimi, bir Cumhuriyet başsavcımızın gözaltına alınması ve tutuklanması, toplumu korkuya sevk eden ve huzuru bozacak nitelikteki gizli telefon dinlemelerinin yüksek yargı makamlarına, Cumhuriyet başsavcılarına, yargıçlara, mesleki örgütlenmelerin yöneticilerine ve hak arama özgürlüğünün sesi avukatlara kadar ulaşması, aynı zamanda uzayan gözaltılar, masumiyet karinesini göz ardı eden uygulamalar, hakim ve savcı atamalarındaki tıkanmalar, özel hayatın gizliliği ilkesine yönelik duyarsızlıklar, 'lekelenmeme hakkı'nın ihlalleri, haberleşme özgürlüğüne vurulan darbeler... Bunlar son bir yılda yaşadığımız hukuka aykırılıkların yalnızca bir kısmıdır."

Birliğin, siyasi iktidarın "yargı bağımsızlığını ortadan kaldırmayı hedefleyen ve hukuk devletinin temellerini sarsan ağır anayasa ihlalleri niteliğindeki" uygulamaları karşısında uyarıcı görevini ısrarla yaptığını dile getiren Besler, yaşanan bütün olumsuz gelişmelere ve karmaşa ortamına, son dönemde bir de "yargı reformu" adı altında gündeme getirilen Anayasa değişikliklerinin eklendiğini söyledi.

Türkiye'de yargı alanında ciddi bir reform ihtiyacına, avukatlar kadar yakından duyabilecek bir meslek grubu bulunmadığını dile getiren Besler, ancak yargı reformu adı altında yapılmak istenen Anayasa değişikliklerinin, "yürütmenin yargıya ve savunmaya müdahalesini Adalet Bakanlığı kanalıyla daha da etkin hale getireceği" eleştirisinde bulundu. Besler, bu durumda yargı bağımsızlığının güçlendirilmesi ve yargı tarafsızlığının geliştirilmesinin asla sağlanamayacağını belirtti.

Siyasi iktidarın, "erkler arasındaki dengeleri bozan ve toplumda yargıya güven duygusunu sarsan" müdahalelerine karşı yargıdan yükselen sesleri "siyasi olarak" nitelediğini ifade eden Besler, her seferinde de "toplumun hukuka olan güvenini zedeleyen ağır ve yaralayıcı bir üslubun" kullanıldığını öne sürdü.

Besler, "Savunmanın özgür ve bağımsız olmadığı ortamda yargı bağımsızlığından söz edilemez. Özgürce yapılabilen savunma, yargı bağımsızlığının, yargı bağımsızlığı ise hukuk devletinin temelini teşkil eder" diye konuştu.

Berra Besler, Türkiye'de yargı alanında yaşananları, tüm hukukçuların ve yargı mensuplarının günlük siyasi kavram ve hedefler kapsamında kamplaşmalarını değil, hukukun üstün değerleri etrafında birleşmelerini gerektiğini vurguladı.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir