Türk kaynağı; Fransız modası İsveç çeliği gibi marka olsun
Sağlam Metal ve Dünya Gazetesi'nin işbirliğinde düzenlenen 'Sağlam Masa Toplantıları'nın ikincisi yapıldı.
İSTANBUL - Sağlam Metal ve Dünya Gazetesi'nin işbirliğinde düzenlenen 'Sağlam Masa Toplantıları'nın ikincisinde Türkiye'nin kaynak sektörü temsilcileri bir araya geldi.
İthalatın çok üstünde ihracat gerçekleştiren sektörün, 2000'li yıllarda hızla gelişen otomotiv ve gemi inşa sanayiyle birlikte büyük atılımlar yaptığı belirtildi. Kalifiye iş gücü sıkıntısı yaşayan kalıpçılar iş kazalarıyla gündeme gelmekten rahatsız olduklarını söyledi.
Herhangi bir birliğin ya da derneğin bulunmadığı sektörde firmalar kaynakçı yetiştirebilmek için kendi bünyelerinde eğitim faaliyetleri veriyor. Gelecekle ilgili iyimser olan sektör temsilcileri, hız, kalite ve otomasyon oranını artırarak büyümeye ve katma değerlerini yükseltmeye odaklanıyor. Dünya Gazetesi'nde gerçekleştirilen toplantıda sektör temsilcileri şu görüşleri dile getirdi:
Kontrol yetersiz, kalitesiz ürün giriyor
Yıldız Gaz Armatürleri Genel Müdür Yardımcısı Haydar Can: Ürünlerimiz ağırlıklı olarak metal işleme, makine imalat ve gemi inşaa sanayi bakım onarım tesislerinde kullanılıyor. Firma olarak bazı sıkıntılarımız var. Globalleşen dünyada gümrük duvarları yok. Çin diye bir olgu var. Çin bizim sektör açısından haksız rekabet yaratıyor.
Biz ürünlerimizi 1983'ten beri ulusal ve uluslararası standartlara uygun üretiyoruz, belgeliyiz. Bu maliyetleri artırıyor. Bu standartları uygulamaya başladığımız zaman Türkiye'de herhangi bir laboratuar yoktu. Bu standartları sağlamak ve sürekliliğini sağlamak ayrı bir maliyet getirdi. Bazı yurtdışı firmaları standartlara uymuyor, ülkemize giriyor ve onlarla rekabet etmek durumunda kalıyoruz. Bazı ürünlerde fiyat farkı yarı yarıya değişiyor. TSE kontrolü var ama ona rağmen bir şekilde giriyor bu ürünler. Çin gibi ülkelerde de bizim kalitemize eşdeğer ürünler üretiliyor. Onların da fiyatları bizimkilere ya yaklaşık ya da daha üstünde oluyor. Ama kalitesiz olanları maalesef bayağı bir ucuz oluyor.
Avrupa'da standartların önemi büyük. Bu belgelere sahip kuruluşlardan ithalat yapıyorlar. Almanya, Fransa, İtalya ve İngiltere gibi ülkelerde bizim gibi üreticilerin şimdilik sorunu yok. Onlar Çin mallarını sokmuyorlar. Ancak her geçen yıl Çin, Avrupa ülkelerine giriyor. Devletten bizim gibi imalatçıları desteklemesini istiyoruz. Bizim sektörde oksijenle yapılan kaynak kesme ve tavlama işlemlerini yapanlar eğitimsiz. İş kazası olduğunda eğitim istiyorlar. En son tersanede böyle sıkıntılar olduğunu izledik.
Hız, maliyet ve kaliteli hatasız kaynak önemli
Oerlikon Kaynak Elektrodları ve Sanayi AŞ Segmentler Satış Yöneticisi Melike Cavcar: Öncelikle Türkiye'de ilk olmaktan gelen bir misyonumuz var. 1960'tan beri kaynak eğitimlerimiz devam ediyor. Üniversitelerde ve şirketlerde ücretsiz eğitim veriyoruz. Yılda 2 bin kişiyi eğitiyoruz. 3 bine yakın üretim kalemimiz var. Kaynak sektöründe hız maliyetler ve kaliteli hatasız kaynaklar önem kazanıyor. Otomasyon konusu ciddi bir atılım içerisinde kaynak sektörü. 60'ya yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Bunun getirdiği bir özgüven var. Müşteri odaklı çalışmayı hedefliyoruz. Yüzde 40'larda ihracatın toplan ciromuza oranı.
Oerlikon Kaynak Elektrodları Kaynak Uzmanı Özkan Uyanık: Konusuna hakim birçok kaynakçı arkadaşımız var. Su altı kaynağı için Yunanistan'dan kaynakçı getirilmesi magazinel bir haber. Türkiye'de de bunu yapabilecek eleman var. Tuzla'da zaten yapılıyor. 2000'den sonra gemi yapımında çok büyük boyutlarda ilerleme oldu. 8 yılda altın devrini yaşadılar. Tamir yeri olarak kullanılan tersanelerde bile gemi inşasına başladılar. Kapasitelerinin üstüne çıktılar. 5 bin kişi çalışırken 60-70 bin insan çalışmaya başladı. Bu ahvalde işini bilen de bilmeyen de çalıştı. Aralarında deniz görmeyenler de vardı. İş ölümleri bundan kaynaklandı, basın da abarttı.
TÜBİTAK teşvikleri çıkış noktası olacak
Coşkunöz Holding Ar-Ge Uzmanı Mehmet Koku: Eskiden bir elektro lambasını sipariş ettiğimizde 1.5 sene sonra geliyordu. Geç geliyor diye kendimiz yapmaya başladık. Neredeyse her ürünümüzü bu tür olanaksızlardan yola çıkarak yaptık. Birçok Avrupa arabasında bizim parçalarımız var. Eskiden kataloglarda yerli ürünler olmazdı. Yurtdışından getirmek için çok uğraşırdık. Çoşkunöz'de otomotiv yan sanayinde ihracat oranımız yüzde 55 civarında. Boeing'de, birçok ünlü araba markasında parçalarımız var. Teknik cihazlarla çalışıyoruz. Kaynak makinelerimiz var. Düz lise mezunu olan gençleri alıp 1.5-2 yıl eğitip sanayiye kazandırıyoruz.
Bizde çalışmayanlar da hemen iş buluyor. Eğitim çok önemli. Kaynakçılık üretim esnasında kaliteye hakim olamadığınız işler sınıfına giriyor. Burada çalışacak insanların mutlaka bir eğitim sertifikası alması gerekiyor. Şu anda TÜBİTAK ciddi destekler veriyor yeni işlerle ilgili. Teşvikli projeler başlattık. Bunun batıda olan birçok şeyi burada üretmek için önemli bir çıkış noktası olacağını düşünüyorum.
Sektörde dernek veya birlik yok
Sağlam Metal Dış Satış Müdürü Özhan Türer: Alman Kaynak Derneği'nin 24 Temmuz 2009'daki bir raporu genel olarak Türkiye ve kaynak sanayiyle ilgili bilgi verebilir. Burada kaynak üretiminin ekonomiye olan etkilerinden bahsediyor. Bu rapora göre Almanya'da birleştirme teknolojileri üretim ve uygulamaları 390 bin kişi istihdamlı 22.6 milyar Euro'luk bir katma değeri olduğunu söyleniyor. 2007 verilerine göre 86 milyar Euro, yani Avrupa'da 2 milyonun üzerinde insan bu sektörle bağlantılı. Yine 2007'de Almanya'da 970 milyon Euro'su kaparo aparatlarıyla ilgili, bu alanda 15 bin kişi çalışıyormuş. Avrupa'da 837 bin kaynakçı var. 336 bin de kaynakla alakalı iş yapanlar var. 168 bin kaynakçı var Almanya'da, İtalya'da 150 bin kaynakçı var. Maalesef Türkiye'de bu rakamlara ulaşamadı ama kaynak sektöründe Almanya'yı 3-5 sene sonra yakalayacağımızı düşünürsek. Önemli bir potansiyel var. Sektörde herhangi dernek veya bir birlik yok.
Sağlam Metal Genel Müdür Hakan Koçak: 20-30 tane büyük kalıpçı var. Makine olarak yeni teknolojilere uyum olarak son derece dinamik bir sektörü konuşuyoruz. Yerli üretici hemen yakalayabiliyor yurtdışındaki gelişmeleri. Fakat bir eğitim ve dernekleşmede konusunda tıkanıyoruz. Eğitimde atılmış adımlar var. Neden daha spesifik kaynak işlerini yapamıyoruz. Neden bozulan Boğaziçi Köprüsü'nü biz tamir etmedik.
Türk kaynağı dünyada marka olmalı, tanınmalı
Gedik Özel Ürünler Satış Sorumlusu Ersin Duman: Üreticiler çok iyi bir yerde. Türkiye'de kaynakçılar ithal ettiğinden çok daha fazla üreterek dünyanın çeşitli ülkelerine ihraç ediyor. Biz de 82 ülkeye ihracat yapıyoruz. Üretimimizin yüzde 40'nı ihracat. Sektördeki üretici bakımından bir yetersizlik yok. Sarf malzemesi olarak hemen hemen hiçbir ürünün Çin'den girişi yok. AB ve ABD markalarının Çin'de ürettirdiği ürünler giriyor. Sektörün hacmi ve kalitesi oldukça iyi. İsveç'in çeliği, Fransa'nın modası gibi Türkiye de kaynak ürünleriyle tanınsın istiyoruz. En büyük sıkıntı mesleki eğitim.
Sektörde çalışanların çoğu eğitim almamıştır. Sadece geçen yıl 4 bin kaynakçı eğitimi verdik. Mevcut üniversitelerde kaynak mühendisliği bölümü yok. Türkiye'nin dünya kaynak sektöründe temsiliyeti de yoktur 1980'lerden beri. Bunun önünü amaya çalıştık. Küresel bir oyuncu olma yolunda ilerliyor Türkiye. Otomotiv sanayinde otomasyon sistemleri kurmaya başladık. Kaynak ihtiyacına cevap verebilir noktaya gelmiştir. Özellikle oksijen kaynaklı kesme işlerinde çoğu eğitimsiz. İlkokul mezunu bir kişiyi getirip kaynakçı yapıyorlar. Mesela yağlı ellerle oksijen tüpü açılmamalı. Ondan sonra yangın çıkıyor. Bu da iş kazası oluyor. Endüstri meslek liseleri de azalıyor giderek. Türkiye 1980'lerden sonra
Dünya Kaynak Federasyonu'na üye değildi. 2007'den sonra ancak üye oldu. Bundan sonra da bu akademiyi kurmaya karar verdik ve buna herkes katıldı. Birçok eğitim faaliyetinde bulunuyoruz. Kaynakla eğitimin kesiştiği her alanda varız. 1 yıl içinde İSO 38-34'le ile de belgelendirme yapacağız. Sektördeki tüm oyuncuları bu akademide toplamak istiyoruz.
Otomasyon yükselen değer itici gücü de otomotiv
E Infrastructure mühendisi Kubilay Yıldırım: Almanya, kaynakçılıkta kişi başı 58 bin Euro katma değer kazanımı sağlamış. Türkiye'de tüm kaynakçıların eline birer makine versek devamlı çalışsalar da bu rakamı yakalayamayız. İlerisi için açılmak ve AB üzerinde hakimiyet kurmak otomatize olmaktan, hızlanmaktan ve verimlilikten geçiyor. Yenilikçi teknolojilerle ilgili, dünyada bir dolu teknik var. Bomba gibi patlayan teknolojiler var. Sanırım Türkiye'de biz en çok bunlara kapalıyız.
Otomasyon yükselen değerlerden birisi. Bunun da itici gücü otomotiv. Otomotiv, sürekli aynı şeyin tekrarlandığı adeta robotik işler için geliştirilmiş bir sektör. Bir imalat atölyesinde yeni bir sistemi kabul ettirmek, yıllardır elle imalat yapan bir yere yeni bir makineyi kabul ettirmek çok zor. Yurtdışında hiçbir şirket bizdekiler gibi eğitim faaliyetleri vermiyor. Çin, sadece ucuz işgücü olan bir yer değil. 1 milyar nüfusu da önemli değil. Çin, yılda 180 bin mühendislik doktorası veren bir ülke. Her ürüne bir doktora mezunu atayabilirsiniz.
Tersanelerde, tuhaf bir biçimde 'biz sokaktan döve döve adam getiriyoruz' diye övünüyorlar. Söyleyebileceğim son şey; Türkiye'de basınçlı kap imalatçıları var büyük miktarlarda malzeme yapıyorlar. Bunları ihraç ediyorlar yaklaşık yüzde 10-15 parçaları reddedilip geri gönderiliyor. Buna rağmen hala kar edebiliyorlar. Bu çok enteresan bir süreç. Bu kaynakların birçoğu kontrol bile edilmiyor. Hata kontrolü yapılmıyor. Yapılamıyor.