TSK'dan ikinci 'disko' açıklaması
Genelkurmay, er Uğur Kantar'ın "disko" olarak adlandırılan disiplin koğuşunda rahatsızlanması ardından vefat etmesi ile ilgili olarak TSK'yı yıpratıcı yönde yayın ve iddiaların sürmesi üzerine ikinci bir açıklama yaptı.
ANKARA – Genelkurmay Başkanlığı, er Uğur Kantar'ın gözaltında rahatsızlanması ardından yaşamını yitirmesi sonrasında yapılan açıklamaya karşın TSK'yı yıpratıcı yönde yayınların sürdüğünü, bu yayın ve iddialarla vatandaşların TSK'dan soğumasının amaçlandığını bildirdi. Er Kantar'ın annesinin türbanlı olduğu için konukevine alınmadığı iddialarını yalanlayan Genelkurmay TSK komuta kademelerinde görev yapan tüm personelin, insan haklarına ve özgürlüklerine son derece saygılı ve vicdani sorumluluğunun bilincinde olarak baba-ağabey şefkatiyle görev yaptığını belirterek, "Şiddeti ve kötü muameleyi önlemeye yönelik tedbirler kararlılıkla uygulanmaktadır. Ancak maksatlı kişi ve çevreler tarafından münferit olayların genelleştirilerek, TSK mensuplarının büyük bir bölümüne teşmil edilme gayretleri ve buna benzer olayların devamlı gündemde tutularak vatandaşlarımızı TSK'dan ve yükümlüleri vatan hizmetinden soğutma ve TSK'yı tartışmalar içine çekme çabalarının, ülkesini gerçekten seven değerli ve sağduyulu halkımızın vicdanlarında akamete uğratılacağına ve halkımızın, içinden çıktığı bu milli ordusuna daima destek vereceğine gönülden inanılmaktadır" açıklaması yaptı.
"Disko"da ölüme ikinci açıklama
Genelkurmay Başkanlığı Piyade Er Uğur Kantar'ın vefatıyla ilgili olarak basında çıkan haberler konusunda bir açıklama yaptı. Açıklamada, "Merhum Uğur Kantar ile ilgili olarak, 14 Ekim 2011 tarihinde bir açıklama yapılmış, ancak bazı basın-yayın organlarında merhumun aile bireylerine atfen yapılan ve TSK'yı suçlayan açıklamalar karşısında, ikinci bir açıklama ile kamuoyunun doğru ve şeffaf bir biçimde bilgilendirilmesine ihtiyaç duyulmuştur" denildi. Genelkurmay ayrıca internet sitesine Er Uğur Kantar'ın sağlık durumu ve ailesinin konukevinde kalışlarına ilişkin resmi belgelerin "pdf" versiyonlarına da yer verdi.
İşte o açıklama
Olayı başından itibaren özetleyen Genelkurmay Başkanlığı, Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanlığı (KTBKK) 28'inci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığında vatani görevini yapan P.Er Uğur Kantar'ın, birliğinde bir arkadaşı ile kavga etmek suretiyle "hoşnutsuzluk yaratmak" suçundan dolayı bölük komutanı tarafından yedi gün oda hapsiyle cezalandırıldığını ve cezasının infazı için 18 Temmuz 2011 tarihinde Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevi'ne konulduğunu bildirdi. Genelkurmay'ın açıklaması şöyle devam etti:
"-25 Temmuz 2011 tarihinde saat 13.00 sıralarında Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevi'nden çıkış işlemleri yapılırken fenalaşarak bayılmış, vücudundaki epilepsi (sara hastalığı) benzeri kasılmalar ve yüksek ateş nedeniyle, bir subay refakatinde önce kışla revirine ve müteakiben de acil olarak Lefkoşe Doktor Nalbantoğlu Devlet Hastanesi'ne sevk edilmiştir.
-Tümen Komutanlığınca durum şüpheli görülerek 25 Temmuz 2011 saat 16.00'da İdari Tahkikat Heyeti görevlendirilmiş ve heyet tarafından 17 personelin ifadesine başvurulmuştur. Tümen Komutanlığı 26 Temmuz günü saat 04.00'da, Tümen Disiplin Ceza ve Tutukevi'nde görevli altı gardiyanı görevlerinden almış ve yerlerine yeni personel görevlendirmiştir.
-Tümen İdari Tahkikat Heyeti'nin hazırladığı rapor doğrultusunda, Tümen Komutanı 26 Temmuz günü saat 09.10'da KTBKK'dan askeri savcı talep etmiş ve aynı gün saat 11.00'da askeri savcı duruma el koymuş ve soruşturmaya başlamıştır.
-Askeri Savcı, soruşturma kapsamında iki gardiyanı gözaltına almıştır.
-Soruşturma devam ederken merhum er Uğur Kantar'ın hayati tehlikesinin devam etmesi üzerine, ANKARA'dan askeri ambulans uçağı talep edilmiş ve 26 Temmuz saat 23.00'da GATA/ANKARA Hastanesine sevk edilmiştir.
-GATA Hastanesi Anestezi Yoğun Bakım Ünitesi'nde, 79 gün yoğun olarak her türlü tıbbi işlem yapılmasına rağmen, 12 Ekim saat 22.30'da vefat etmiştir.
-Gözaltına alınan iki gardiyan 27 Temmuz günü KTBKK'lığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklanmıştır.
-04 Ağustos 2011 tarihinde merhum Uğur Kantar'ın babası Aydın Kantar, avukatı Muharrem Kılıç ile birlikte KKTC'ye gelerek Tümen Komutanlığından bilgi almak istemiştir. Kendileri bizzat Alay, Tabur ve Bölük Komutanları ile görüştürülmüş ve bilgilendirilmişlerdir.
-Merhumun babası ve avukatı, 26 Temmuz tarihinden itibaren bazı aile fertleri tarafından bölük komutanına açılan tehdit içerikli telefonlardan dolayı üzüntülerini belirtmişler ve onlar adına özür dilemişlerdir.
-Talep ettikleri bütün sorular cevaplandırılmış, istenildiği takdirde bölükteki bütün arkadaşları ile görüşebilecekleri ifade edilmiş, fakat kendileri buna gerek duymamışlardır. Kendilerine KKTC'de bulundukları süre içinde araç tahsis edilmiş, her konuda yardımcı olunmuştur. Ertesi gün askeri savcı ile görüşmeyi müteakip Alay Komutanı'nı da telefonla arayarak gösterilen alaka ve bilgilendirmeden dolayı teşekkür etmişler ve KKTC'den ayrılmışlardır.
-Sıralı tüm komutanlıklar (Sn. Genelkurmay Başkanı dahil) tarafından merhumun sağlık durumu günlük olarak takip edilmiştir.
-12 Ekim günü merhum Uğur Kantar'ın hayatını kaybettiği haberi birliğine ulaşır ulaşmaz, 13 Ekim günü saat 09.30'dan itibaren Alay, Tabur ve Bölük Komutanı merhumun babasını telefonla arayarak başsağlığı dileklerinde bulunmuş, babasının tepkili cevaplarına rağmen olaydan duyulan üzüntü yinelenmiş ve her türlü yardıma hazır oldukları bildirilmiştir. Ayrıca ‘Başsağlığı' telgrafları da çekilmiştir.
-13 Ekim günü Ankara Merkez Komutanlığınca; müteveffa er için (GATA'da vefat eden her merhum/merhumeye yapıldığı şekilde) GATA'da bir tören düzenlenmesi ve cenazenin İstanbul'a naklinin sağlanması yönünde aile ile görüşülmüş, fakat amca Hamza Kantar'a tören yapılmasını istememiş ve nakil için yardım talebini kabul etmemiştir. Ankara Merkez Komutanlığı ailenin bu tutumunu bir tutanakla tespit etmiştir.
-Konuyla ilgili olarak, iddianamenin KTBKK'lığı Askeri Mahkemesi tarafından incelendiği, gizli olduğu için avukatlara henüz verilmediği, adli sürecin devam ettiği, iki gardiyanın tutukluluk hallerinin sürdüğü öğrenilmiştir.
-Diğer taraftan, merhum Uğur Kantar'ın aile fertlerinin GATA Misafirhanesinden istifade ettirilmedikleri ve annesinin başörtüsü yüzünde hastaneye alınmadığı yönündeki söylem ve yayımlar maksatlı olup tamamen gerçek dışıdır. Aile fertlerinin GATA misafirhanesinde kaldıklarını, kendi istekleri dışında misafirhaneden çıkarılmadıklarını gösteren her türlü kayıt mevcuttur. Kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla bu kayıtlardan bir bölümünün kamuoyu ile paylaşılması gerekli görülmüştür.
a. Aile fertlerinin 29 Temmuz 2011 tarihinden itibaren misafirhaneden yararlandırılması için yazılan yazı EK-A'da,
b. Baba Aydın Kantar'ın 29 Temmuz – 16 Eylül 2011 (kesintisiz), 22-26 Eylül 2011 ve 28 Eylül – 10 Ekim 2011 tarihleri arasında misafirhanede kaldığını gösteren otel makbuzları EK-B'de, Annesinin 29 Temmuz – 06 Eylül 2011 (kesintisiz) tarihleri arasında misafirhanede kaldığını gösteren otel makbuzları EK-C'de, yakınlarının misafirhanede kaldığını gösteren otel makbuzları EK-Ç'de,
c. 29 Temmuz 2011 tarihinden itibaren misafirhaneden istifade ettiklerini gösteren 08 Ağustos 2011 tarihli "Stajyer ve Kursiyer Misafirhanesi Günlük Aktif Kasa Raporu" EK-D'de, "Stajyer ve Kursiyer Günlük Otel Hasılat Tablosu" EK-E'de (takip eden raporlar ayrıca mevcuttur),
ç. 16 Eylül 2011 tarihinde kendi isteğiyle misafirhaneden ayrılan ve 22 Eylül 2011'de tekrar misafirhaneye giriş yapan baba Aydın Kantar'ın misafirhaneden çıkarılmasını gerektirecek bir durumun olmadığı yapılan incelemeler sonunda belirlenmiştir.
-Sonuç olarak, TSK komuta kademelerinde görev yapan tüm personel, insan haklarına ve özgürlüklerine son derece saygılı ve vicdani sorumluluğunun bilincinde olarak baba-ağabey şefkatiyle görev yapmaktadır. Şiddeti ve kötü muameleyi önlemeye yönelik tedbirler kararlılıkla uygulanmaktadır. Ancak maksatlı kişi ve çevreler tarafından münferit olayların genelleştirilerek, TSK mensuplarının büyük bir bölümüne teşmil edilme gayretleri ve buna benzer olayların devamlı gündemde tutularak vatandaşlarımızı TSK'dan ve yükümlüleri vatan hizmetinden soğutma ve TSK'yı tartışmalar içine çekme çabalarının, ülkesini gerçekten seven değerli ve sağduyulu halkımızın vicdanlarında akamete uğratılacağına ve halkımızın, içinden çıktığı bu milli ordusuna daima destek vereceğine gönülden inanılmaktadır.
-Bu vesile ile, bir kez daha merhuma Allah'tan rahmet, ailesine ve sevdiklerine başsağlığı dileriz."