TPAO'nun özelleştirilmesi ve Türkiye
Serbest Kürsü / ERKAN İÇSEL Uluslararası Enerji Uzmanı (ABD)
TPAO, Türkiye’deki açığı etkileyebilecek veya en azından azaltılmasına yardımcı olabilecek olan tek kuruluş.
Bunu özelleştirme olmadan da yapabilme şansları var ancak bu kadar uzun zamandan beri bunu yapabilecek kalifiye bir yönetime sahip olmamaları onlar için büyük bir handikap.
Son kırk beş yıllık dönem boyunca, TPAO’nun önde gelen simalarından olan İsmail Kafesçioğlu, yanı sıra Özer Altan ve Ömer Salim Dinç ile birlikte benzersiz yönetimleri ile öne çıkan şahsiyetler oldular. Maalesef, diğerlerinin tamamı konumlarında kayboldular.
Türkiye’nin büyük petrol ve gaz kaynakları yok ancak kalifiye teknik personel ve iyi bir yönetimle veya TPIC vasıtasıyla başka ülkelere gidip petrol ve gaz kaynakları bulabiliyor ve bunları üçte bir maliyetle ülkeye getirebiliyor, Türkiye’nin halihazırda ödediği aynen Kore veya Brezilya Petrobras’ının ödediği kadar.
TPAO iyi günlerinde ulusal bütçeye 20 milyar dolardan az katkı yapmadı ve petrol fiyatları aşağı düştüğünde en az 4 ile 7 milyar dolar katkı yaptı. En önemli problem şirketin kalifiye iş adamları yerine devletin maaşlı çalışanları tarafından yönetilmesi.
Şirketin özelleştirilmesi ilk olarak şirketi iki veya üç gruba bölerek yapılmalı. Satılacak ilk parça sondaj bölümü olmalı. Dünyada neredeyse hiçbir şirket kendi sondajını kendisi yapmıyor. Bunun ardından keşif ve üretim bölümü gelmeli.
Bu işlemler ihale yoluyla veya büyük petrol şirketleriyle ihale veya müzakere sonucu petrol stokları karşılığında yapılabilir.
Dikkat edilecek en önemli şey Türkiye’nin denizlerle çevrilmiş olması ve petrol kaynaklarının çoğunun deniz altında olması. Bu nedenle TPAO’yu satın alacak şirket Offshore sondajında deneyimli bir şirket olmalı. Bu elbette göz önünde bulundurulacak şirketlerin sayısını sınırlandırıyor ve bu sayı ondan az olacaktır.
BP iyi bir örnek ve Meksika Körfezi’nde neden oldukları felaketi de hepimiz biliyoruz.Bu satışın Türkiye için hayırlı olmasını umuyor ve dua ediyorum.