TİSK: Borç krizi yeni risk olasılığını artırıyor

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ABD ve AB'deki borçlanma sorununun kriz aşamasına gelmesinin, Türkiye ekonomisi için de yeni riskler doğması olasılığını artırdığına dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ABD ve AB'deki borçlanma sorununun kriz aşamasına gelmesinin, Türkiye ekonomisi için de yeni riskler doğması olasılığını artırdığına dikkat çekti.

Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu "AB'deki Borç Krizi Türkiye'yi Etkiliyor" başlıklı TİSK Aylık Ekonomi Bültenini yayımladı.

ABD ve AB'de söz konusu kriz yaşanırken, Türkiye'de merkezi yönetim borç stokunun Mayıs itibariyle 492 milyar TL'ye ulaştığı belirtilen Bültende, "Bu borcun 362,6 milyar TL'si iç borç, 129,4 milyar TL'si dış borç şeklindedir. Türkiye'nin borç stokunun GSYH'ye oranı yüzde 43 düzeyindedir. Bu tablo Türkiye'yi AB ülkelerine göre daha rahat bir duruma getirmektedir" denildi. Türkiye ekonomisinin zayıf halkasının cari açık düzeyi olduğu vurgulanan Bültende, "Yılın ilk beş ayında cari açık bir önceki yıla göre yüzde 121.3 artarak 37.2 milyar dolara ulaşmıştır. Üstelik cari açığın finansman kalemleri ciddi biçimde sorunludur. Açık sadece kısa vadeli sermaye hareketleri (sıcak para) ile değil, aynı zamanda kaynağı meçhul olan net hata noksan kalemi ile finanse edilmektedir.

Yılın ilk beş ayında net hata noksan kalemi 8,4 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Bu rakam 2010 yılında 836 milyon dolar gibi oldukça düşük düzeydeydi. ABD ve AB'deki krizin derinleşmesi bu ülkelerin büyüme oranını aşağıya çekecektir. AB'nin Türkiye'nin ihracatındaki payı yüzde 50 dolayındadır. ABD'nin payı da yüzde 3.5 civarındadır. Bu ülkelerde büyüme oranının düşmesi, Türkiye'nin ihracatını azaltacak, bu da Türkiye'de büyüme oranını ve istihdam düzeyini olumsuz yönde etkileyebilecektir" ifadeleri kullanıldı.

MB mevcut yüksek büyüme oranından memnun değil

Merkez Bankası'nın, Türkiye'deki mevcut yüksek büyüme oranından memnun olmadığını farklı şekillerde ifade ettiği belirtilen Bültende, "Bunun için TCMB Kasım 2010'dan bu yana parasal tabanı daraltmaya yönelik politikalar uygulamakta; karşılık oranlarını artırmaktadır. Son bir aydır BDDK da TCMB'ye destek vermektedir. Kredilerin teminat düzeylerini yükseltmiştir. Adeta KOBİ'lerin finansmanını imkânsız hale getirmiş, tüketici kredisi plasmanını daraltmaya çalışmıştır. Sonuçta bankacılık sektörüne kredi plasmanını yeterince kıstıramadıysa da bankaların kârlarının düşmesini sağlamıştır. Mayıs ayı itibariyle bankaların karları geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 18.4 azalmıştır. Bu da doğal olarak sektörün sermaye yeterliliği oranını aşağıya çekmiş ve yüzde 17.4'e düşmesine neden olmuştur. Oranın düşmesinin nedeni bankaların elde ettikleri kardan sermaye yaratmalarıdır" denildi.

Borç krizi önümüzdeki günlerde aşılacak

ABD ve AB'de borç krizinin önümüzdeki günlerde aşılacağını öngörmekle birlikte faiz oranlarının küresel ölçekte yükseleceği tahmin edilen Bülten şöyle devam etti:

"Nitekim Avrupa Merkez Bankası faiz oranını yüzde 1.5 düzeyine çekmiştir. Eğilimin bu yönde devam etmesi, Türkiye'de merkezi yönetimin de, özel kesimin de (bankalar dahil) borçlanma maliyetini artıracağı gibi borçlanma imkanını da kısıtlayabilir. Bu durum Türkiye ekonomisinin TCMB'nin istediğinden daha büyük oranda daralmasına neden olabilir. Haziran ayı itibariyle merkezi yönetim bütçesi fazla vermiştir. Türkiye ekonomisi için mevcut ortamda oldukça iyi bir gelişmedir. Ancak bu bütçe dengesinin sürdürülebilirliği zordur.

Bu nedenle, yeni hükümetin yapısal önlemler konusunda hızlı davranması gerekmektedir. Cari açığı azaltma işinin TCMB'ye ihale edilmiş olması, sorunu ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü teorik olarak da politik olarak da uygulanan enflasyon hedeflemesi çerçevesinde para politikasının hem iç dengeyi hem de dış dengeyi sağlaması mümkün değildir. Bu olgunun hükümet tarafından acilen görülmesi olası dalgalanmaları engellemek açısından önemlidir. Nitekim Hükümet de bu yönde işaretler vermektedir. Hükümetin istikrarı sağlamak açısından iş dünyası ile sıkı işbirliği, politikaların oluşturulması ve uygulanmasında etkinliği artıracaktır."

Bu konularda ilginizi çekebilir