TİM heyeti Ergün'ü ziyaret etti

Büyükekşi, doların 1,6-1,7 arasında dalgalanmasının hem sanayi, hem de ihracatçı açısından son derece rekabet edilebilir olduğunu söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ihracat açısından kurun gerçekçi bir rekabet unsuru olmadığını belirterek, "Rekabet unsuru olarak merkeze kuru koymak bizim de sizin de anlayışınız olmadı" dedi.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki yönetim kurulu üyeleri Bakan Nihat Ergün'e "hayırlı olsun" ziyaretinde bulundu.

Ergün, Türkiye ihracatının düşük teknoloji ürünlerinden, orta ve ileri teknoloji ve katma değerli ürünleri doğru kaydığını anlattı. Ergün, bu çerçevede düşük teknolojili ürünlerin yüzde 65 civarında olan payının, yüzde 35'lere kadar indiğini kaydetti. Fakat orta teknolojilerde bir odaklanma meydana geldiğini belirten Ergün, "Bugün itibariyle orta teknolojili ürünler yüzde 60'lar civarında bir yerde, ileri teknoloji ürünler dediğimiz ürünlerin payı ise yüzde 4 ile 7 arasında değişen rakamlarla ifade edilebilir. İlk etapta bu oranı yüzde 20'lerin üzerine çıkartmamız lazım" diye konuştu.

İhracatçıların da rekabeti tek başına kur politikasında görmediklerini ifade eden Nihat Ergün, şu değerlendirmede bulundu:

"Yani kurlar şu olsun, bu olsun. Kur gerçekçi bir rekabet unsuru değil. Rekabet unsuru olarak merkeze kuru koymak bizim de politikamız olmadı, sizin de anlayışınız olmadı. Tabi ki kur rekabette önemli bir unsur, dikkatli takip edilmesi gereken bir unsur, ama esas unsur mikro reformlara, AR-GE'ye, inovasyona, ileri teknolojiye önem vererek rekabetçi bir avantaj elde etmemizdir."

Ortadoğu, Afrika gibi pazarların talep ettiği ürünlerin önemli bir bölümünün ileri teknoloji ürünleri olmadığını, daha düşük teknolojili ürünler talep ettiklerini belirten Ergün, pazarın cazibesine kapılarak ileri teknoloji, orta teknoloji hedefinden sapmamak gerektiğinin altını çizerek, "Pazarın cazibesi ilk etapta bizi, yani 'Burada kazanç var, burada pazar var' deyip de yeniden düşük teknoloji ürünlere doğru kaydırıp, onların üretim ve payını ciddi manada artması tehlikesiyle karşı karşıya bırakmamalı. Bunu da İhracatçılar Meclisi olarak da hükümet olarak da yakından takip etmemiz lazım. Böyle bir cazibe sonunda bizi sıkıntıya sokabilir hep beraber. Orta ve ileri teknolojilerdeki odaklanmayı bu cazibe nedeniyle ihmal etmenin maliyeti ağır olabilir" dedi.

Yüksek teknolojiye geçilmeli

Türkiye'nin düşük ve orta teknolojiden, orta ve yüksek teknolojiye geçmesi gerektiğine dikkati çeken Büyükekşi, "O yüzden de öncelikle hükümetimizin başında olan Başbakanımıza Sanayi Bakanlığını bu şekilde Bilgi, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına dönüştürmesi bizim bu hedeflere ulaşmamıza çok büyük katkı sağlayacak" dedi.

Kurun geldiği nokta ile özellikle doların 1,6-1,7 arasında dalgalanmasının hem sanayi, hem de ihracatçı açısından son derece rekabet edilebilir olduğunu ifade eden Büyükekşi, "Daha fazla yükselmesini de kesinlikle talep etmiyoruz. 'Kur 1,80-1,90 olsun' böyle bir talebimiz yok ihracatçılar olarak. Türkiye'nin bundan sonra özellikle kur buralarda tutulabilirse hem ithalatta bir miktar frene basılabilecek, hem de ihracatta rekabet edilecek ve ihracatın artış hızını daha da artırabileceğiz" diye konuştu.

Öte yandan Tİm heyeti Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmazı da ziyaret etti

Bakan Yılmaz, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki yönetim kurulu üyelerinin "hayırlı olsun" ziyareti sırasında yaptığı konuşmada, uzun yıllardır izlenen disiplinli mali politikaların Türkiye'yi daha korunaklı hale getirdiğine, Türkiye'de bankacılık sisteminin çok güçlü olduğuna ve birçok ülkede olmayan siyasi istikrarın bulunduğu belirterek şunları söyledi:

"Tüketici, üretici ve yatırımcı güveni üst seviyelerde, dolayısıyla Türkiye'de olumsuzluğu tartışmanın anlamı yok. Serbest kur sistemi otomatik ayarlayıcı olarak çalışıyor. Türkiye'de kriz tartışmalarını anlamsız görüyorum, ancak bu şu anlama gelmiyor; dünyadaki Avrupa'daki gelişmeler dönemsel etkiler yapabilir, bu yapısal bir tahribat oluşturmaz. Bunu küresel krizde de gördük. Küresel krizde Türkiye ekonomisi ve ihracatçısı çok başarılı bir sınavdan geçti. Küresel krizi çok ağır koşullarda yaşadık.

İhracatçıya kritik görev düşüyor

Türkiye ekonomisi IMF ya da diğer kuruluşlardan kaynak kullanmadan, kendi imkanlarıyla, üreticisi, çalışanı ve girişimcisinin gücüyle bu krizi aştı ve bunu bir fırsata da da dönüştürdü, hızlı büyüme sergiledi. Zaten 2023 hedefine başka türlü ulaşamayız, bu hedef nispi bir hedef. İlk 10 ülke arasına gireceğiz diyoruz, bu yüzden diğer ülkelerden daha hızlı büyümemiz ve gelişmemiz gerekiyor. Burada da ihracatçılarımızın kritik rolü var. Büyüme, katma değer, istihdam ve milli gelir artışı açısından ihracatçılarımız ekonominin motoru konumunda. Biz de ihracatçılarımıza destek vermeye devam edeceğiz."

Bölgesel kalkınmanın önemli olduğunu, genel kalkınma gibi bölgesel kalkınmanın da yine özel sektör ve ihracat olmadan düşünülemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, "Son dönemlerde Güneydoğu Anadolu bölgesi'nde önemli gelişmeler oldu, bölgede 4,5 milyar dolar ihracatı yakaladık. 2002 yılında bu rakam 600-700 milyon dolardı. Komşu ülkelerle ticaretimiz bölgesel gelişmenin ana unsurlarından biri, bu bölgesel gelişmeyi destekliyor, ticaret olmadan kalkınma olmaz" diye konuştu.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir