”Terör örgütü panik ve acelecilikle son saldırılarını yapmaktadır”

Gül, "Terörün beslendiği coğrafyayı bilenler, bu mücadelenin öyle çok kolay olmadığını da kavrarlar" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Ülkemizde siyasetten ekonomiye, ticarete, hukuk sistemimize, sosyal hayatımıza kadar her şeyde köklü bir değişim söz konusudur. Bu dönüşümün esas hedefi günümüz dünyasına ayak uydurmak, çağın gereklerini yapmak ve geride kalmamaktır" dedi.

Gül, Maslak'taki Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi Çok Amaçlı Salonu'nda ilk kez verdiği konferansta, 162 yıllık geçmişe sahip akademiye gelmekten mutluluk duyduğunu dile getirerek, son günlerde terör olaylarında hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diledi. Gül, Türk Silahlı Kuvvetlerine geçmiş olsun dileğinde de bulundu.

Güney Kore'ye yaptığı seyahati hatırlatan Gül, BM Anıt Mezarı'nı ziyaret ettiğini ve bu geziye bazı gazileri de götürdüğünü ve orada Türk askerlerinin saygıyla anıldığını söyledi. Gül, Güney Kore'de kendisinin "Kan kardeşi" olarak karşılandığını ifade etti.

Askerle ve silahlı kuvvetlerle duyduğu gururu dile getiren Gül, Türk askerinin sadece vatanını korumadığını, insanlık adına da görevler yaptığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül, askerin yurt dışında yaptığı görevlerin Türkiye'ye büyük bir güç kattığını belirterek, soğuk savaşın bitmesiyle birlikte geçmişteki düşünce kalıplarının geçerliliğini kaybettiğini dile getirdi.

Soğuk savaş sonrası yaşanan gelişmelere ve yeni kurulan devletlere de atıfta bulunan Gül, Ortadoğu'da da büyük değişikliklerin meydana geldiğini, Irak'ta değişiklikler olduğunu, Filistin meselesinin "acıyan bir yara" şeklinde devam ettiğini anlattı.

Orta Asya coğrafyasından de söz eden Gül, orada kurulan devletlerin halen sıkıntılar yaşadığını, ancak geleceğin parlak olacağına inandığını söyledi.

Gül, dünyanın güç merkezinin Asya'ya doğru kaydığının görüldüğünü de belirtti.

Latin Amerika'nın da atılım içinde bulunduğunu, Afrika'nın ise maalesef insanlığın büyük yarası olarak görüldüğünü anlatan Gül, dünyada teknoloji ve iletişim alanında da büyük bir değişim yaşandığına işaret etti.

Dünyanın giderek şeffaflaştığını, haberleşme dünyasına bütün haberlerin girmeye başladığını da söyleyen Gül, teknoloji ve gündelik hayattaki değişimlerin insanların hayata ve dünyaya bakışını değiştirdiğini ve düşünsel bir dönüşüm gerçekleştiğini anlattı.

Bu düşünsel dönüşümün devleti ve devlet idarelerini de etkilediğini ifade eden Gül, böyle bir dünyanın iyi okunması, bu sessiz devrimin iyi anlaşılması gerektiğini kaydetti.

"Terör uzun soluklu ve akıllı bir politika ile defedilecektir"

Gül, terörün bugün Türkiye'nin birinci meselesi olduğunu belirterek, "Terör uzun soluklu ve akıllı bir politika ile defedilecektir. Her şeyin başında devletimizin ve milletimizin kararlılığı ve mücadele azmi gelmektedir" dedi.

Şehitleri şükranla anan, gazilere şifa, bütün ailelere de sabır dileyen Cumhurbaşkanı Gül, TSK'nın ve güvenlik teşkilatının yanında halkın desteğinin olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bu konu bugün Türkiye'nin birinci meselesidir. Bu konu Türkiye'de tam kontrol altına alınmadan, Türkiye'nin diğer konularında gelişmek ve ileri gitmek zordur. Bunu bildiği için zaten terör karşımıza çıkmaktadır. Türkiye, bu engeli aşmak ve bu tuzaktan da kurtulmak zorundadır. Terörün birçok çeşitli yüzü de vardır. Bizimki maalesef en kötüsüdür. Çünkü bölücü ve etnik bir temele dayalı bir terördür. O bakımdan işimiz belki başkalarından daha zordur. Bu sebeple terör uzun soluklu ve akıllı bir politika ile defedilecektir. Her şeyin başında devletimizin ve milletimizin kararlılığı ve mücadele azmi gelmektedir" diye konuştu.

"Bu zor işi başaracağız"

"Terörün beslendiği coğrafyayı bilenler, bu mücadelenin öyle çok kolay olmadığını da kavrarlar" diyen Gül, "Kolay olmadığı derken, herhangi bir şekilde bıkkınlık değil, bu zor ama bu zor işi başaracağımızı söylemek istiyorum" dedi.

Dışarıdan bilen veya bilmeyen herkesin konuyla ilgili yorumların yapıldığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti:

"Türkiye'nin Irak sınırının 350 kilometre olduğunu, aslında kuş uçuşu bunun daha kısa olduğunu ve o coğrafyanın nasıl bir coğrafya olduğunu gidip görmeyenler tahayyül edemezler. Ben Şırnak-Hakkari arasında hem kara yolu, hem hava yolu ile giden gelen bir insanım. Dünyayı da görevlerim icabı çok dolaşan bir insanım. Buraya benzer bir coğrafyayı ancak Pakistan'dan Afganistan'a, Tacikistan'dan Afganistan'a giderken görürsünüz. Dolayısıyla hemen işin kolayına kaçıp, 'niçin kontrol edilemiyor, niçin şurada şu karakola şöyle oluyor?' soruları sorulurken önce işin bu tarafını herkesin bilmesi gerekir.

Asimetrik savaş dediğimiz her türlü gayri nizami ve hukuki yolları reddeden, hiçbir değerler sistemiyle de kendini bağlı görmeyen terör örgütünün, tabi ki yeri geldiğinde kalleşçe, yeri geldiğinde başka türlü bir mücadele içerisinde dünyanın en büyük başkentleri ve en güçlü güvenlik engellerini bile aştığını hepimiz biliyoruz."

"Terör örgütü panik ve acelecilikle son saldırılarını yapmaktadır"

 Gül, son terör olaylarının tamamen panik içinde ve nereye gittiğini bilmeyen bir terör örgütünün davranışları olduğunu belirterek, "Kendisine alan kalmayacağını fark eden terör örgütü, böyle bir panik ve acelecilikle son saldırılarını yapmaktadır. Bu işi Türkiye'de tehdit olmaktan çıkarmak için ne gerekirse yapılacağını hem dünya, hem terör örgütü bilmelidir" dedi.

"Özellikle son dönemde ülkemizde demokratik ve hukuk standartlarının tüm alanlarda yükselmesini kendisine tehdit gören bölücü terör örgütü saldırılarını artırmaya başlamıştır" diyen Gül, demokrasilerin teröristlerin istismar edeceği alanları yok ettiğini, terörü ve teröristi izole ettiğini, böylece terörle mücadelenin de kolaylaştığını vurguladı.

"Geç de olsa tedbirler devreye girmektedir"

Bölgemizdeki gelişmeler terör örgütünün herkese tehlike olduğunu göstermiştir. Maalesef Irak'taki otorite boşluğu ve oradaki kontrolsüzlük ve daha önceki başka Irak sebepleri dolayısıyla alınan tedbirler ki buna 36-38. paralellerin korunmasından başlarsak, oralarda bir yeşerme ve kök salma maalesef gerçekleşmiştir. Ancak son gelişmeler, bölgede işbirliğinin artması, bölge halkının uzun vadeli mutluluğunun gerçekleştirilmesi için bu terör örgütünün buradan ayıklanması gerekliliği bölge ülkeleri tarafından da geç de olsa fark edilmiştir. Geç de olsa tedbirler devreye girmektedir. Kendisine alan kalmayacağını fark eden terör örgütü, böyle bir panik ve acelecilikle son saldırılarını yapmaktadır. Şüphesiz ki terörle mücadele stratejilerimiz daima gözden geçirilmekte, alınacak yeni tedbirler varsa bunlar alınmakta ve bu konudaki kararlılığımız her fırsatta teyit edilmekte ve tekrarlanmaktadır. Devletimiz, milletimiz, bütün güvenlik kuvvetimiz, başta TSK olmak üzere hep beraber, sonuna kadar, kararlı bir şekilde bu işten kurtulmak ve bu işi Türkiye'de tehdit olmaktan çıkarmak için ne gerekirse yapılacağını hem dünya hem terör örgütü bilmelidir. Bu slogan olarak gelebilir ama bu devletin kararlılığıdır. Onun için bunu burada sizlerle bir kez daha tekrarlıyorum. İnanıyorum ki terör örgütünün bu paniği sebepsiz değildir, bunu hepimiz yakın gelecekte göreceğiz."

"Büyük bir havuza küçük bir taş düşmeyecektir"

Büyük Atatürk'ün, "Türkiye'nin muasır medeniyetlerin üstüne çıkma hedefini" Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda gösterdiğini kaydeden Gül, şöyle devam etti:

"Bunu biraz açarsak Anayasanın temel şartlarını oluşturan demokratik, laik bir hukuk devletidir, bunların alt başlıkları olabilir. Bütün bunları en olgun şekilde geliştirerek yeni nesillere taşımak zorundayız. Bu yapılırken de dünyada artık hiç kimse tek başına kalmamakta. Küçük marketler bile birleşip büyük marketler haline gelmekte. Türkiye'de bunu çok önce 50-60'lı yıllarda gördüğü için AB ile bütünleşme kararı almıştır, taa o zamandan... Bu yolda da önemli adımlar atmıştır. AB ile tam üyelik aslında kolay bir şey değildir. Özellikle büyük ülkeler için kolay değildir. Utmayın ki İngiltere, Fransa tarafından 2 kez veto edilmiştir. İspanya, aday olduğuna bin pişman edilmiştir, kaç kez geri çevrilmiştir, müzakereye başladıktan sonra 12 yıl almıştır. Çünkü bunlar büyük ülkelerdir. Türkiye de büyük ülke olduğu için nüfusuyla, ekonomisiyle, silahlı kuvvetleriyle, gücüyle... Büyük bir havuza küçük bir taş düşmeyecektir. Büyük bir havuzun dengesini bozacak, oraya büyük bir varlık iniyor. Avrupa Parlamentosunda Almanya'dan sonra ikinci büyük grup Türk grubu olacak.

"AB süreci, sancılı ve uzun bir süreçtir"

Onun için bu süreç sancılı ve uzun süreçtir. Görünür görünmez engeller çıkartılacaktır ama bizim için önemli olan şudur; tam üyelik olur olmaz, bu ayrı bir şey ama Türkiye'nin bu standartlara ulaşacak değişimi yapması gerekir. Bu Türkiye'yi güçlü hale getirecektir. Türkiye o transformasyonu yapıp, o seviyeye geldikten sonra o günkü Türkiye ile bugünkü Türkiye çok farklı olacağı için belki bugün dolaylı engel çıkartanlar o gün bizi çekmek için daha çok uğraşacak ve belki o zaman Türk halkı 'bir düşüneyim' diyecektir. Ancak biz bu hedefi kaybettiğimiz süre içerisinde bu transformasyonu yapamayız. O bakımdan gözü kapalı şekilde 'Biz buraya girelim, girmeyelim' deme yerine, ciddi şekilde analiz etmeliyiz. Arzu ederiz ki, bütün bu değişim, kendi dinamizm, arzumuzla gerçekleşsin. Cumhuriyetin ilk yıllarında Büyük Atatürk bu iradeyi gösterdi ve Türkiye'yi bu kulvara soktu, şimdi bunun sonunu getirmemiz lazım. Bunun sonunu getirmek için de bizim bunları Türk halkı hak ettiği için bu standartları yükseltmemiz lazım."

 

 

Bu konularda ilginizi çekebilir