Tampon bölge gündeme gelebilir

Suriye'den geçenler şu ana kadar tekrar 15 bin civarında diyen Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, MİT-Emniyet çatışması, Uludere olayı ve Kürtçe eğitim konularına değindi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.  Son günlerde Suriye sınırındaki hareketliliğin arttığını söyleyen Atalay Türkiye sınırına yakın İdlip kentinde rejimin baskısının giderek arttığına dikkati çekti. Tampon bölgenin gündeme gelebileceğini söyleyen Atalay, geçişlerin 500 bini bulabileceğini öne sürdü.  Türkiye'de bulunan Suriyeliler'in sayısının bir ara 7-8 bine kadar indiğini anımsatan Atalay, "Şu anda tekrar 15 bine kadar çıktı sayılır, 15 bin civarında" dedi.

Türkiye olarak yaşananları çok yakından takip ettiklerini anlatan Atalay, şöyle konuştu: Atalay, yeni gelenlerden 270 kişinin de Gaziantep'te bir spor salonuna yerleştirildiğini anımsatarak, "İnşallah sorunlar çabuk çözülür, çok fazla ülkemize geçiş olmaz ama olabilecek geçişleri de yönetme açısından, hem insani yardımlar olarak hem diğer konularda Türkiye elinden gelen çabayı gösteriyor" dedi.

Geçen hafta BM'nin insani yardımlardan sorumlu temsilcisinin de Türkiye'de olduğunu anımsatan Atalay, uluslararası kuruluşların da Suriye'de neler olup bittiğini, Türkiye'nin bu konuda neler yaptığını bildiklerini kaydetti. Atalay, başka bir soru üzerine şu ana kadar 7 generalin de Türkiye'ye geçiş yaptığını belirtti. Önemli isimlerin geçişi sırasında Suriye yönetimi ile ilgili bir sorun bekleyip beklemediklerinin sorulması üzerine ise Atalay, sorun beklemediğini kaydetti. Atalay, alt rütbelerde de geçişlerin fazla olduğuna dikkati çekti.

MİT ve Emniyet arası çatışma yok

"MİT mensuplarının soruşturulma izni için Başbakan'ın ne zaman karar vermesini bekliyoruz? Ayrıca Hükümet, MİT ve Emniyet arasında bir karmaşanın, bir tartışmanın olduğu ifade ediliyor? sorusu üzerine Atalay, "onu Başbakanımız kendisi takdir edecektir. Sorunun ikinci kısmı ile ilgili de şunu söyleyeyim; son günlerde gerek MİT'le ilgili çıkan olaylar, gerek basında MİT Müsteşarı ile Emniyet Genel Müdürü arasında olduğu söylenen bir itilaf, bir tartışma ki orada sanki benim başkanlığımda bir koordinasyon kurulu toplantısında böyle bir şey olmuş gibi haberler çıktı. Şunu çok açık şekilde ifade edeyim; Türkiye'de terörle mücadele ve güvenlik konusunda, koordinasyonda en iyi olduğumuz dönemi yaşıyoruz."

Güven kaybetmek için her şey yapılmış

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, "Türkiye'de devlet yakın tarihte vatandaşının adeta güvenini kaybetmek için çok şey yapmış. Kürt kökenli vatandaşlar da bunlardan biri. Güven zedelenmesi olmuş. O güveni kazanmak için çok çaba sarf ettik." dedi. Genelkurmay Başkanlığı'nın Uludere olayıyla ilgili raporunun sorulması üzerine Atalay, henüz bir rapor ortaya çıkmadığını, yargı ve soruşturma boyutunun devam ettiğini, kendilerinin de bunu beklediğini bildirdi. Vatandaşların dertlerini, acılarını, duygularını paylaşmak, onlara destek vermek için çaba sarf ediklerini dile getiren Atalay, özür konusunda ise "En derin üzüntüler ifade edildi. Yürüyen bir yargı süreci de var. Başbakanımız da mesajını iletti. Eşi ve kızlarının orada eşini çocuğunu kaybetmiş annelerle, hanımefendilerle bir araya gelmesi en önemli paylaşma değil midir?" diye konuştu. Beşir Atalay, "Uludere'de vur emrini kim verdi?" sorusu üzerine, olayla ilgili adli ve askeri yargının soruşturmasının devam ettiğini belirtti. Kendilerinin de bu süreci beklediğini bildiren Atalay, "Şu anda bu konuda idare olarak söyleyeceğimiz bir şey yok. O sonuç çıksın, hepimiz bunu paylaşırız, kamuoyuyla da bunu paylaşırız" dedi.

Kürtçe eğitimi özel olarak çalışmadık

Beşir Atalay, Kürtçe eğitime ilişkin soru üzerine, bütün bunların ajandalarında, demokratikleşme ve milli birlik ve kardeşlik projesinin içindeki konular olduğunu söyledi. Kürtçe eğitimin "özel olarak oturulup karar verilmiş bir konu olmadığını" dile getiren Atalay, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz şuna çalışıyoruz; Türkiye'de çoğulcu bir yapıyı gerçek manada kurmak, gerçek bir demokratik yapı. Bunun için de herkes hakkına, hukukuna tam anlamıyla sahip olsun ama bunun için tarafların samimi olması lazım. Bir yandan Türkiye'de birlik ve bütünlük korunacak. Bir yandan da herkes istediği her hakka sahip olacak. Burada samimiyet olacak. Ülkenin bölünmez birliği, bütünlüğü, kimse bunlarla uğraşmayacak. Terör olmayacak. Bakın terör olmasın bu konularda daha hızlı mesafeler alınır ama terör olduğu sürece atılacak adımların birçoğu atılmaz."

Bu konularda ilginizi çekebilir