Takke düştü kel göründü
Başbakan memleketi Rize'den YGS olayı üzerinden Kılıçdaroğlu'na yüklendi.
RİZE - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Kemal Kılıçdaroğlu'nun maskesi bir kez daha düştü. Nasıl bir yalancı müfteri olduğu, temiz insanlara çamur atan nasıl bir müfteri olduğunu bir kez daha bizler ispat ettik'' dedi.
Rize'de, Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde vatandaşlara hitap eden Başbakan Erdoğan, bir kaç aydır AK Parti'ye ''YGS sınavları üzerinden bir saldırı olduğunu'' belirterek, şunları söyledi:
''AK Parti'ye saldırırken bu kampanyada gençleri tabii maalesef kullandılar. Ne oldu sonunda, dedik ki 'bu yargıda, biz bir gencimizin heder olmasını istemeyiz' Ne dedi yargı? Yargı takipsizlik kararı verdi değil mi? Arkasından yargının bu kararına itiraz ettiler. Ne oldu? O itiraz da reddedildi. 'Şifre' diye başladılar, deşifre oldular.
''Kılıçdaroğlu'nun maskesinin bir kez daha düştüğünü'' söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Nasıl bir yalancı müfteri olduğunu, temiz insanlara çamur atan nasıl bir müfteri olduğunu bir kez daha bizler ispat ettik. Birkaç haftadır kendisinden bize yaptığı hakaretlerden dolayı özür dilemesini istedik, cevap gelmedi. Siirt'e gitti orada bizim kutsalımıza saldırdı. Ne dedi? 'Statükonun Allah'ı Ankara'dır'. Bu, adam bu... 'Milletten, Müslümanlardan özür dile' dedik pişkinliğe vurdu. Şimdi aynı şekilde 'Hayati Bey'den özür dile' diyoruz hiç umurunda değil. Niye? Yüz kızarmaz, öyle bir durumu var. Çok pişkin. Söylüyorum ya eğer Türkiye'de yürüyen bir yalan ararsanız, Kemal Kılıçdaroğlu. Bu yürüyen yalan. Akşam değil, sabah değil, öyle bir ara yok, hani diyoruz ya yalancının mumu yatsıya kadar, bunun yatsıya kadar değil 35 dakika.
Takke düştü kel göründü
Başbakan Erdoğan, miting alanında açılan üzerinde ''Bilmemek ayıp değildir, yeter ki çaktırma'' pankartını okudu ve şunları söyledi:
''Bizim abdestimizden şüphemiz yok, namazımızdan da şüphemiz yok. Bu yola böyle çıktık. Tabii ki bu yolda kararlı bir şekilde devam ederken özellikle bir şeyi size hatırlatmak istiyorum. O da şudur; at kaçtı heybe düştü. Takke düştü kel göründü. Bunlar var ya bunlar, bunların yaptığı deremende ayran öğütmek. Deremende ayran öğütülür mü? Kemal Kılıçdaroğlu öğütür. Bunlar yalavu tüfeği gibi atıyor. Bunların durumu bu, her seferinde karavana. Bir milyon 700 bin gencin, onların ailelerinin vebaline girdiler. Ama bunlar vebal bilmez, benim milletim vebal bilir. Bunlara da o vebali 12 Haziran'da evvel Allah ödeteceğiz.
İki gündür Kemal Kılıçdaroğlu'nun dönemine ait bir belge gösteriyorum. Şu anda da yanımda. Diyorum ki SSK Genel Müdürlüğü döneminde 'ÖSYM sınav yapamayacak yeterli başvuru yok, acelemiz var' diyerek birilerini işe almışsın. Bu işe aldıklarınız kim Sayın Kılıçdaroğlu, bunları açıkla. İsimleri, soyisimleri neler? Bunlardan kaç tanesinin soyismi sizin ve eşinizin eski soyisimleri ile aynı. Bunlarla akrabalık dereceleriniz ne? Ben bunları söyleyince 'televizyonda tartışalım' diyor veya 'birinci sayfayı oku' diyor. Ben onu da okudum. O zaten bunun ön hazırlıkları. Aynen yargı kararı gibi. Biliyorsunuz yargıda da önce anlatılır anlatılır ondan sonra Türk milleti adına denilir sonuç kısmına gelinir. Ben sana sonucunu okudum. Sonucunda bu var.''
Kılıçdaroğlu'na ''ÖSYM'ye, yani imtihana tabi tutmadan atanan kim bunlar açıkla'' diye seslenen Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Açıklayamaz. Ama şimdi baktım bugünkü gazetelerde 'yakınlarımızı atamak suç mu' diyor. Ya kardeşim bir, iki, üç kişiyi atarsın da yüzlerce kişi olunca bu sorulur. Hatta terör suçları sebebiyle onlardan çıkanları da aynı şekilde bu tezgahın içerisinde devletin kademelerine yerleştiren yine Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu'ndan önceki genel başkan da seçim meydanlarında televizyondan başka bir şey söylemezdi.
Sayın Kılıçdaroğlu, maalesef o çok sevdiği kameralar Baykal'ın sonunu getirdi. Nedir bu televizyon aşkı? Nedir bu kamera aşkı? Madem televizyonu çok seviyorsun Yalan Rüzgarı diye bir dizi vardı yeniden çeksinler sen de çık orada başrolü oyna. Nasıl iyi değil mi? Madem bu kadar televizyon meraklısısın. Hesap uzmanısın ya öyle diyor, bir kelime bir işlem programına çık, kendini orada ispat et.''
Mezhep çatışmasından endişe ediyoruz
Başbakan Suriye'deki halk hareketine ilişkin yaptığı değerlendirmede ''Suriye'de bir dağılmanın, bir parçalanmanın, bir mezhep çatışmasının doğmasına yönelik endişelerimiz var. Bunları da görmek, yaşamak istemiyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Rize Valiliği'ni ziyareti sırasında basın mensuplarının sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, bir gazetecinin, Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşüp görüşmediği yönündeki sorusu üzerine, ''Doğrusu yaklaşık bir hafta 10 gündür ben görüşmedim. Ama arkadaşlarım görüşmelerini devam ettiriyorlar. Özellikle de Suriye Büyükelçimiz çok yakın temasın içinde, sürekli bilgileri alıyoruz'' diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bu arada Libya'yı da yakın takipte tuttuklarını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:
''Bugünlerde özel temsilcimi Libya'ya gönderdim. Özel temsilcimin görüşmelerini bekleyeceğim. Kendim Seyfülislamla bir görüşme yaptım. Kendilerine daha önceki yol haritamızla ilgili düşüncelerimi yansıttım. Özel temsilcimin gelmesinden sonra da, onların kanaatlerini, düşüncelerini aldıktan sonra bu konudaki düşüncelerimizi yeniden paylaşacağız.
Aynı şekilde Suriye'de bir dağılmanın, bir parçalanmanın, bir mezhep çatışmasının doğmasına yönelik endişelerimiz var. Bunları da görmek, yaşamak istemiyoruz. Çünkü Suriye'nin durumu Libya'nın durumuna benzemez. Libya bizim için bir yerde belki bir dış politika analizi olarak değerlendirilebilir. Suriye ise öyle değil, adeta bizim için bir iç politika değerlendirmesi yapmamız gereken... Çünkü 850 kilometre sınırı olan, akrabalık bağlarının çok yoğun çok güçlü olduğu bir ülke konumunda. Temenni ederim ki bu sıkıntıyı Suriye süratle aşacaktır.''