Sur içinde kentsel dönüşüm

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

DİYARBAKIR'DAN / Mahir SOLMAZ

diyarbakir@dunya.com

İnsanlık tarihinin ilk kalıntılarına ait birçok eser, Diyarbakır'da bulunuyor. 240 sahabenin mezarı, camileri, kiliseleri, türbeleri, köprüleri, mağaraları ile 5.5 kilometre uzunluğunda ve 7-8 metre yüksekliğindeki surlar, en önemli eserlerden. Diyarbakır surları ise Çin Seddi'nden sonra dünyanın en uzun suru olması ile ünlü.

Diyarbakır surları M.Ö 349 yılında Bizans İmparatoru Costantinus tarafından yenilenmiş ancak yapılış tarihi henüz tam olarak bilinmiyor. Ortaçağ askeri mimarisinin muhteşem bir örneği olan surların 16 kalesi, 5 çıkış kapısı bulunuyor. Siyah bazalt surlar ayrıca yazıtlar ve kabartmalarla süslenmiş. Surlar ile başlayan, Ulu Cami, On Gözlü Köprü, Silvan ilçesi yakınlarında bulunan Malabadi Köprüsü görmeyenler için bir kayıp...

Ama bizim bir sıkıntımız var. O da bu tarihi dokuyu, bu mistik ortamı pazarlayamamamız. Tanıtamıyoruz. En önemlisi bunları yapmak için gayret içinde değiliz. Kent yöneticilerini duyar gibiyim, "Olur mu, biz onu yapıyoruz, biz şunu yapıyoruz, biz böyleyiz"... Tamam haklısınız, yapıyorsunuz da nerde yerli ve yabancı turistler? Demek ki birşeyleri eksik yapıyoruz. Üzerinden o kadar zaman geçmesine karşın "Sur içi Kentsel Dönüşüm Projesi" bir türlü hayata geçmedi. En büyük sıkıntı, daha orada oturan vatandaşla anlaşma sağlanamaması. Kimi evine verilen değeri çok az buluyor, kimi TOKİ  tarafından şehrin 15 km dışına yapılacak konutlarda yaşayamam diyor. Haklı çünkü vatandaş 20-25 yıldır aynı yaşıyor. Elektrik parası yok, yakıt parası yok, yol parası yok. Kentin merkezinde, herşey elinin altında. Oraya gidince bu sıkıntılar hepsi hane sahiplerini bulacak. Ayrıca, sur içindeki evler, eski Diyarbakır evleri. Yani avlulu evler. Bazı evlerde aynı aileden 4 aile yaşıyor. Büyük abi ve eşi, ortanca kardeş ve eşi , küçük kardeş ve eşi, bunların çocukları ve anne-babaları... Bunlar ne olacak? Zaten projenin uygulanacağı mahalleler kentte yoksulluğun ve işsizliğin çok yoğun yaşandığı mahalleler.

Doğru yapıyoruz ancak eksik yapıyoruz. Sonucu da kent çekiyor. Yakalanacak turizm potansiyeli ile neler değişir, herkes çok iyi biliyor. Bölgede yatırım yapabilecek zincir oteller hep başka vilayetlere gidiyor. Bunu sorguladık mı hiç, ya da bunların yatırım yapacağını duyduktan sonra görüşmeler yaptık mı? Kapılarını çalıp, bizim şehrimizin şu avantajları var, dedik mi? Biz Fuarlar yapıyoruz; her yıl Ortadoğu'nun çeşitli ülkelerinde misafirlerimiz geliyor, Türkiye'nin çeşitli vilayetlerinden katılımcılar geliyor dedik mi? Canla başla çalışan insanları, Diyarbakır için faydalı işler yapan insanları küstürüyoruz. Diyarbakır'ın geleceği için bu insanlar hem malını hem de canını ortaya koymuş demiyoruz. Destek olacağımıza köstek oluyoruz, ondan sonra da oturup ağlıyoruz açız, işsiziz diye.

Kent yöneticilerinin çok ivedi olarak, turizmle ilgili planlamalar yapması gerekiyor. Onlar yapsınlar, biz destekleyelim. Her zaman söylediğim gibi, bizim kaybedecek zamanımız yok. Sanayide ilerlememiz ağır, bunu da çok normal karşılıyorum. Ama turizmde bu ağırlığı anlamış değilim.

Bu konularda ilginizi çekebilir