Su yalıtımı binaları depreme karşı koruyor

Su yalıtımı ve binaların deprem güvenliği arasındaki ilişkiyi ölçen algı araştırmasına göre, her 100 kişiden 45’i oturduğu binada su yalıtımı olup olmadığını bilmiyor. Bin 67 kişiden sadece yüzde 2.2’si depreme karşı su yalıtımının öneminin farkında olduğu belirlendi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nurdoğan ARSLAN ERGÜN

Dünyanın en büyük depremlerinden biri kabul edilen Kahramanmaraş merkezli felaketin ardından topraklarının büyük bir bölümü deprem kuşağında olan Türkiye’de en öncelikli konuların başında binalarda deprem güvenliği gelmeye başladı.

Bu farkındalıktan yola çıkan ODE Yalıtım, deprem-su yalıtımı arasındaki ilişkinin bilinirlik seviyesini tespit ederek, bu konuda farkındalık oluşturmak ve binalarda deprem güvenliğindeki öncelikleri ölçmek üzere kapsamlı bir araştırma yaptı. Aksoy Araştırma iş birliğiyle nisan ayında yapılan ‘Su Yalıtımı ve Binaların Deprem Güvenliği Algı Araştırması’na 26 ilden toplam bin 67 kişi katıldı.

Bilinç düzeyi çok düşük

 ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Üyesi Erhan Özdemir, su yalıtımı uygulanmadığı veya standartlara göre yapılmadığı takdirde binadaki demir donatıların taşıma kapasitesinin 10 yılda yüzde 66 oranında azaldığını, bu oranın deniz kenarlarında yüzde 70’e çıktığını vurguladı.

Erhan Özdemir, “Bir binanın sağlamlığı konusunda en önemli unsurlardan biri olan su yalıtımında bilgi düzeyinin çok düşük olduğunu tespit ettik” dedi. 2017 yılında yürürlüğe giren yönetmelikle su yalıtımının zorunlu hale geldiğini hatırlatan Özdemir, Özdemir, “Depremin ardından ortaya çıkan görüntülerde de bunun örneklerini gördük, bazı kolonların içinde neredeyse hiç demir kalmamıştı.

Bu da yalnızca binada hasara değil can kayıplarıyla sonuçlanan yıkımlara yol açıyor. Dolayısıyla su yalıtımı alanındaki bilinci muhakkak artırmalıyız” diye konuştu. Araştırmadaki dikkat çekici sonuçlardan birinin de su yalıtımı maliyetinin yüksek olduğuna yönelik algı olduğuna dikkat çeken Özdemir, su yalıtımının toplam bina maliyeti içinde yalnızca yüzde 1’lik bir paya sahip olduğunu ifade etti.

Depreme karşı alınması gereken en temel önlemlerin başında uzun ömürlü ve depreme da yanıklı binaların inşa edilmesinin geldiğini söyleyen İZODER Başkanlar Kurulu Başkan Vekili Levent Pelesen, “Bunun için de betonarme yapıların demir donatılarının korozyona karşı korunması gerekiyor. Binalarımızın özellikle temel ve toprak altında kalan perde duvarlarını dışarıdan gelecek nem ve sulara karşı koruma altına almalıyız. Bu da ancak iyi ve doğru detaylandırılmış su yalıtımı ile mümkün” değerlendirmesi yaptı.

Prof. Dr. Görür: Sağlam yapı için temelin suyla bağı kesilmeli

Depreme karşı zeminin birinci öncelikli olduğunu söyleyen Jeolog-Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür, “Bir yapının zemini, temeli sağlam değilse deprem dalgaları geldiğinde ayakta kalması mümkün değil. ‘Başarılı bina’ tanımını suyla ilişkisi kesilen, suyun zeminden gelmemesi için bina çevresinde drenaj sistemi oluşturulan, usulüne uygun yalıtımı yapılan, zeminin özelliklerine uygun kaliteli malzeme kullanılan, iyi işçilik yapılan binaların deprem dayanımları yüksek. Depremde bina çökmez, oturanların sağlam çıkmasını sağlarsa, o başarılı bir binadır” diye konuştu.

Ev seçiminde deprem güvenliği ikinci sırada

Araştırma kapsamında, su yalıtımı dışında ‘Ev Seçimi’, ‘Deprem’, ‘Yalıtım Algısı’ başlıkları da ele alındı. Katılımcılara iletilen, “Yaşayacağınız evi seçerken öncelikleriniz nelerdir” sorusunda deprem felaketinin etkisi görüldü. İlk kriter yüzde 61,9 ile fiyat olurken, bunu yüzde 57,9 ile deprem güvenliği, yüzde 49,1 ile dairenin bulunduğu kat, yüzde 48,4 ile binanın kat sayısı, yüzde 47,8 ile ısıtma yöntemi ve yüzde 45 ile yalıtım izledi. 18- 24 yaş arasında deprem güvenliği ve ısıtma yöntemi fiyatın önüne geçerken diğer yaş grupları, sosyoekonomik seviye ve cinsiyet kırılımlarında ise sıralama değişmedi.