Sorunlu 'tahsilat' için randevu bekliyorlar

Piyasada alacakların tahsil edilme süreci uzayınca KOBİ'ler zora girmeye başladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Ece CEYHUN

İSTANBUL - Piyasada alacak tahsilatı gün be gün uzarken üyeleri KOBİ'lerden oluşan birlikler artık AB mevzuatına uyum ve Hindistan'ın KOBİ'ler için koyduğu tahsilatta vade sınırlaması modelinin örnek alınmasını istiyor.

Hindistan modelinde büyük firma iş yaptırdığı KOBİ'ye ödemeyi 45 gün içinde yapmak zorunda. Büyük şirketlerin, belediyelerin ya da kamunun iş yaptırdıkları KOBİ'lere ödemelerini uzun vadeye yayması piyasada zincirin halkalarını uzatırken oluşan nakit sıkıntısı, zaten en büyük sorunu finansmana erişmek ulaşmak olan işletmeleri gün geçtikçe bunaltıyor.

TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel, herkesin bankalara yüklendiğini ama sorunun hazırlanacak bir kanunla çözülmesi gerektiğini söylüyor.

Beysel'in geçtiğimiz günlerde de dile getirdiği sorun iş dünyasından destek bulurken KOBİ'ler Cumhurbakanı'ndan ve ilgili bakanlardan destek bekliyor. Buarada UND Başkanı Tamer Dinçşahin'de dün yaptığı açıklamada özellikle taşımacılık sektöründeki 4 aya kadar uzayan ödemelerin 30 gün ile sınırlandırılması için bundan tam bir sene önce hükümetten resmen talepte bulunduklarını bildirerek "UND, AB'deki yasal düzenleme benzeri bir uygulama için pilot sektör olmaya talepkardır" dedi.

TÜRKONFED Başkanı Celal Beysel DÜNYA'ya yaptığı açıklamada KOBİ'lerin tahsilat sorununu çözmek için Türkiye'nin de bir kanun hazırlaması gerektiğini söyledi. Beysel, Hindistan'ın KOBİ'lerin alacağını 45 günde ödeme zorunluluğunu 2006 yılında getirdiğini AB'nin ise vade sınırı koymadan ama gecikmeler halinde büyük cezalar getirerek oluşturduğu kuralları 2000 yılında getirdiğine dikkat çekerek "Herkes bankalara hucüm ediyor. Bankalar KOBİ'lere kredi versin deniyor. Asıl sorun bankalar değil ki. KOBİ'nin bankaya gitmesine mecbur bırakmamak lazım" dedi.

Dertlerini önce Bakan'a anlattılar

Celal Beysel, bundan yaklaşık 1 ay önce tahsilat problemlerine dikkat çekmek için Sanayi Bakanı ile görüştüklerini kendisinin de bu konuda dünyada var olan uygulamalara bakmak gerektiğini söyledikten sonra harekete geçtiklerini anlatan Beysel, araştırdıklarında konunun AB mevzuatına bundan 10 yıl önce girdiğini gördüklerini söyledi. Beysel şu bilgileri verdi: "2000 yılında AB, Feira'da bir small business act çıkartıyor. Bu act'te KOBİ'lerin çeşitli sorunlarına değiniyorlar ve sorunların kaldırılması için harekete geçiyorlar. Serbest piyasa ekonomisi bazı konularda regülasyon getirmeye engel olmakla birlikte KOBİ'ler için bunun engel olmadığına karar veriyorlar ve 'büyük firmaları teşvik serbest piyasa ekonomisine aykırı ama KOBİ'leri teşvik serbest piyasa kurallarına aykırı değil' sonucuna varıyorlar.

Şöyle bir felsefe ortaya koyuyorlar: 'KOBİ'ler büyütülmeye muhtaç bebeklerdir'. 2000 yılında Feira'da aldıkları kararlar içerisinde bir çok madde var. Özellikle 10 madde var ki bunlardan birinin içinde AB'de KOBİ'lere paralarının geç ödenmesinin maliyetinin 20-25 milyar Euro olduğuna ilişkin bir istatistik var. 2004 yılında AB, bu konuda yeterli gelişme olmadığına karar veriyor. Ve bir açıklama daha yapıyor. Ama AB serbest piyasa ekonomisinin kurallarını da fazla zorlamamak için kendisi bir vade tarihi biçmeden diyor ki anlaşmada yazılı olan vadeye uyulmadığı takdirde uyulmayan günler için LİBOR+7 ceza uygulanmalı diyor. Bizde mahkemeye gitseniz 8 sene sürer. AB, özel olarak bu cezanın süratle uygulanması için de birtakım kurallar koyuyor."

Hindistan'da 45 gün sınırı var

Beysel, konu ile araştırma yaparken Hindistan'ın da 2006 yılında bu konuda düzenlemeler yaptığını gördüklerini anlatarak AB'den farklı olarak Hindistan'ın tahsilat dönemini 45 gün ile sınırladığını gördüklerini aktardı. Beysel, "AB'de bu böyle yürürken 2006'da Hindistan 'bizde de KOBİ'lere geç ödeme oluyor. Ama benim şartların AB şartlarından ağır. Benim KOBİ'lerin çok daha zayıf onun için büyük firmalar KOBİ'leri 3 ayda ödeyeceğim, 5 ayda ödeyeceğim, 8 ayda ödeyeceğim diye zorlayabilirler ve küçük firmalar da buna karşı koyamayabilirler. Çünkü küçük firma büyük firmadan iş alamazsa batabilir. Halbuki ayakta kalabilmek için bir lokma ekmeğe ihtiyacı var' diyerek küçük firmaları korumak 45 gün sınırı koyuyor. AB, benim KOBİ'lerim güçlüdür anlaşmayı yaparken aklı başında anlaşma yaparlar kendilerini zor durumda bırakmazlar diye bakıyor. Ama mevzuatı aşan bir durumda büyük ceza getiriyor. Hindistan ise benim KOBİ'lerim küçüktür, 45 gün diyor. Biz Türkiye'de Hindistan'ın tavrını tercih ediyoruz. Çünkü bizde de küçük firmalar çok fazla. Çoğu zayıf firmalar.

Büyük firmalara karşı duracak durumda değiller. Bunun kanunlaşması çok önemli. 45 günün Türkiye içinde uygun olduğunu düşünüyorum. UND 30 gün diyor, keşke 30 gün olsa" değerlendirmesinde bulundu.

KDV'nin yükü KOBİ'nin sırtında

Beysel, büyük firmaların bazen ödemelerini 4 aya kadar uzattığını ve bu durumda KDV yükünün KOBİ'nin sırtına bindiğine dikkat çekerek, "Büyük firmanın hammaddesini finanse etmenizin haricinde bir de KDV'yi finanse ediyorsunuz. Küçük firma faturayı kestiği zaman o işin KDV'sini yaklaşık 45 gün sonra öder. Eğer büyük firma borcunu 100 gün sonra öderse 55 gün KDV yükünü küçük firma karşılar.

Küçük firma KDV'yi devlete ödemek zorunda olduğu için nasıl karşılar KDV'yi gider bankadan kredi alır ya da fatura bulmak zorunda kalır" diyerek sorunun aslında çok boyutlu tarafları olduğunu kaydetti.

Alacak tahsili konusunda KOBİ'lerin sadece büyük firmalarla değil belediyeler ve kamu tarafında da sorun yaşadığını hatta burada alacağını tahsil etme süresinin 1.5-2 yıla kadar uzandığını aktaran Beysel, "Büyük firmalar problemin belki de yüzde 20'si. Bence bu işin Türkiye'de gündeme gelmemesinin en büyük sebebi belediyeler ve kamu borcudur. Belediyeler bu akte uymak zorunda bırakılsın rüşvet söylentilerinin de dörtte üçü kaybolur" dedi.

Aslında sorun bankalar değil

"Herkes bankalara hücum ediyor, kredi versin deniyor ama asıl sorun bankalar değil" diyen Celal Beysel, "KOBİ'nin bankaya gitmesine mecbur bırakan büyük firma. Ben de KOBİ'yim. Bundan 8 ay önce bir firma dedi ki vadeni 30 günden 60 güne çekiyorum. Ben şu anda o firmanın bir aylık KDV yükünü bankadan kredi olarak karşılıyorum. O firma için yaptığım satın almayı da peşin ödemek zorunda olduğum için, işçinin parasını ödemek için faiz ödüyorum. Ben şu anda bankaya muhtacım. Ama resmin tamamına bakmak lazım. Bankalarda 'KOBİ'nin teminatı yok ben nasıl kredi vereyim' diyor.

Bankaların da Bankalar Kanun gereği eli kolu bağlı. Asıl düğümü bu konuda hazırlanacak bir kanun çözecek ve diyecek ki 'arkadaş KOBİ'nin kestiği faturanın KDV'sini zamanında ödeyeceksin'. 45 günde öderseniz KOBİ, banka faizi almaya muhtaç olmadan işini yürütebilir" diye konuştu.

Hindistan'daki gibi bir uygulamanın Türk KOBİ'leri için de çare olacağını düşünen Beysel, ayrıca batık oranı yüksek bir segment olan KOBİ'nin bu yolla rahatlaması halinde bankaların TGA oranlarının da düşeceğine dikkat çekti. Beysel, "Herkes KOBİ'lerin güçlenmesini istiyor. Ama doğrusu Hindistan'ın 2006 yılında yaptığı" ifadelerini kullandı.

Bu konularda ilginizi çekebilir