Soma'daki maden işletmesinden 'skandal' savunma
MANİSA - Soma Kömürleri AŞ'nin avukatları, 301 kişinin ölümüyle sonuçlanan maden faciasında yaşamını yitiren işçilerden İsmail Değirmenci'nin eş ve çocukları adına açılan tazminat davasında alınan şirketin mal varlıklarına ihtiyati tedbir uygulanması kararına itiraz etti.
Alınan bilgiye göre, Değirmenci'inin eşi ve çocukları adına avukat Ünal Demirtaş adına tazminat davasında, mahkemenin işirketin mal varlıklarına ihtiyati tedbir uygulaması üzerine şirket avukatları Abdurrahman Gök ve Kadir Çekin, mahkemeye itiraz dilekçesi sundu.
Mahkemeye sunulan dilekçede, henüz kazanın nedenin ve şirket yönetiminin kusuru bulunup bulunmadığının bilinmediği savunularak, şöyle denildi:
"Çıkan yangın sebebi ile oluşan karbonmonoksit gazından etkilenen 301 çalışanın maalesef hayatını kaybetmiştir. Bu kayıplardan dolayı müvekkilde derin üzüntü içindedir. Meydana gelen yangının nedenleri henüz tesbit edilememiştir. Bu hususta Soma Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/1567 Soruşturma sayılı dosyasından soruşturma devam etmekte olup, bilirkişiler olayın sebepleri hakkında rapor tanzim etmemişlerdir. Olayın sebepleri belli olmadığı için, dava konusu olayda hayatını yitiren müteveffa İsmail Değirmen'in hayatını kaybetmesine neyin sebep olduğu ve bu sebeple kimin hangi ölçüde kusurunun bulunduğu belli değildir. Bu sebeple müvekkile atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır.
"Suikast de olabilir"
Olayın nedeninin ne olduğunun bilinmediğine vurgu yapılan dilekçede, "Dava konusu olayın ne şekilde olduğu, kaza mı yoksa suikast mı olduğu, kimin hangi oranda kusurun bulunduğu belli değildir. Bu sebeple yargılamanın soruşturma dosyası sonucunu bekletici mesele yapması gerekmektedir. Aksi takdirde verilecek karar hukuka ve hakkaniyete uygun olmayabilecektir" ifadelerine yer verildi.
Tazminat talebinin reddedilmesi ve şirketin mal varlıkalrına konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılması gerektiği savunulan dilekçede, şu görüşlere yer verildi:
"Dava dilekçesinde ileri sürülen hususlar gerçek dışıdır. Meydana gelen elim kazada müvekkil şirkete atfedilecek bir kusur bulunmamaktadır. Bu sebeple davanın tümü ile reddine karar verilmelidir.
Müvekkil şirketin tek gelir kaynağı maden ocağından çıkartığı kömür sebebiyle elde ettiği hak edişlerdir. Müvekkil şirket hak edişlerini alamadığında çalıştırdığı personeline ücret ödemesi yapamayacaktır. Müvekkil şirket ücret ödemesi yapamadığında personelleri haklı sebeple iş akdini fesh edecektir ve çalışan kimse kalmayınca maden çalışamayacak ve TKİ nezdinde hak edişde olmayacaktır. Bu durumda, 6 bin 200 personel işsiz kalacaktır, 6 bin 200 kişi ve ailesi mağdur edilecektir.
Mahkemenin bu şekilde vereceği ihtiyati haciz kararları ile müvekkil şirketin iflasına sebebiyet verileceği, ihtiyati haciz kararları veriliş şekli ve yöntemi ile mahkemenin tarafsızlığına gölge düşürür nitelikte olduğu, nedenlerinden dolayı haksız ve hukuka aykırı şekilde tesis edilen ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir kararına itirazlarımızın kabulü ile ihtiyati tedbir/haciz kararının kaldırılmasına, işbu istemin reddi halinde dava ile talep olunan 393.000-TL sı ile sınırlı olarak ihtiyati tedbir kararı tesis edilmesine ve davacıdan teminat alınmasına karar verilmesini arz ve talep ederiz.''
"İtiraz dilekçesi şaşırttı"
Davacı avukatı Ünal Demirtaş, yaptığı açıklamada şirket avukatlarının mahkemeye sunduğu dilekçenin, olayın büyüklüğünü gözardı eder nitelikte ve şaşırtıcı ifadelerle içirdeğini söyledi.
Savunmanın hak olduğunu ancak bunu yaparken olayın büyüklüğünün de dikkate alınması gerektiğini ifade eden Demirtaş, şunları kaydetti:
"Elbette şirket kendisini savunacak ancak, meslektaşlarımız bu savunmayı yaparken olayın ağırlığını da göz önünde tutmalıydı. Olayın ağırlığını göz önünde tutulamamış gibi görülüyor. Bu şekilde bir savunmayı kabul etmemiz mümkün değil. Yasal süreçle ilgili gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar davayı götürmeyi düşünüyoruz. Biz, insan ölümünden kazanç sağlamak gibi bir durum bu iddia etmiş meslektaşlarımız, yasal bir hak kullanılmaktadır burada. Böyle bir durum söz konusudur. Böyle bir cevap gelince şaşırdık.''