Siyasi müdahale piyasayı bozar

Enerji sektörü temsilcileri ve siyasetçiler hükümetin EPDK'nın yeniden yapılandırılmasına ilişkin hazırlıklarını değerlendirdi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Canan SAKARYA-Özüm ÖRS

ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız'ın Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun 'yeniden yapılandırılacağı'na ve özellikle fiyatlama yetkisinin hükümete devredileceğine ilişkin açıklamaları, enerji sektöründe eleştiriyle karşılandı.

Sektör liderleri, yasa hazırlıkları halen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nca sürdürülen bu girişimin, başta fiyatlama olmak üzere EPDK'nın 'özerkliğini' ihlal edeceği; kuruma yönelik siyasi müdahalelerin de enerji piyasasını 'bozacağı' görüşündeler. Sektör liderleri bu değerlendirmelerinde yalnız değil. Siyaset dünyası da yeni düzenleme planlarını desteklemiyor. Eleştirel değerlendirmeler yalnızca muhalefete mensup milletvekilleriyle de sınırlı değil.

Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, eski TBMM Sanayi, Enerji Komisyonu Başkanı Soner Aksoy gibi AKP Meclis Grubu'nun enerjiyle ilgili önde gelen isimlerinin farklı değerlendirmeleri dikkati çekiyor. Sektör ve siyaset dünyasının EPDK'nın mevcut yapısı, icraatı ve piyasa üzerindeki etkileriyle ilgili eleştirileri de ayrıca dikkate alınması gereken değerde. Özellikle Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Önder Karaduman, özerkliliğine dokunulmayan yeni bir EPDK yapısı öneriyor.

MİLLETVEKİLLERİNİN GÖRÜŞLERİ

SONER AKSOY / AKP Kütahya Milletvekili, eski TBMM Sanayi, Enerji Komisyonu Başkanı

EPDK'dan önce bakanlığın ikiye bölünmesi gerekir

EPDK'dan önce Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bölünmesi gerekiyor. Çünkü, bu haliyle iş hacmi çok yoğun. Enerji Bakanlığı, enerji ve tabii kaynaklar şeklinde ikiye bölünmesi halinde çok daha dinamik bir yapıya kavuşacaktır. Bu şekilde bölünme eskiden beri tartışılmakta. Bakanlık enerji ve tabii kaynaklar olarak bölündükten sonra buna paralel olarak EPDK'da bölünebilir. Ama öncelikle, bakanlığın iyi çalışan, enerji politikalarını oturtan bir kurum olması gerekir; Enerji Bakanlığı ne kadar güçlü olursa EPDK da ona ayak uydurmak zorunda kalır.

EPDK bütünlük arz eden bir kurum, büyütmek ve güçlendirmek gerekiyor. Uzman kalitesini ve sayısını artırmak, büyüyen yapıya uygun hale getirmek, daha hızlı kararlar alabilecek aktif bir yapı oluşturmak gerekir.. Kurumun görevini tam olarak yerine getirdiği kanaatinde de değilim.

Hükümet, yanlış kararlar alınmasını önlemek açısından bazı konuları, karar noktasında, kendi uhdesine almak isteyebilir. Rüzgârla ilgili lisansları hâlâ sonuçlandıramaması EPDK açısından bir ayıp… Bunu EPDK yapamadığı için mi, Enerji Bakanlığı müdahale ettiği için mi yoksa başka bir nedenle mi sonuçlandıramadı, bilmiyorum ama sonuçlandırma yetkisi var, bunu yapabilirdi.

HİLMİ GÜLER / AKP Ordu Milletvekili, eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı

Önce EPDK bünyesinde yetki düzenlemesi yapılmalı

Enerji, elektriği, doğalgazı, petrolü ve yenilenebilir enerjisi ile bir bütün. Dolayısıyla, büyük resmi değerlendirirken bütün halinde ele alınmasında yarar var. EPDK'nın üzerinde de epey bir yük var. Bu yükün zaman zaman işleri aksatacak derecede yoğun olması, aslında kurul ile kurum arasındaki karar alma süreciyle ilgili. Kurulun üzerinde büyük bir yük var. Kurul karar verici, bir kısım işleri ve yetkileri kuruma aktarırsa, sorunların büyük ölçüde azalacağını düşünüyorum. Bunu denedikten sonra sorunu bir daha değerlendirmek lâzım.

Bunun için, yasa netleşmeli, bu olmayınca işler Danıştay'a gidiyor, bu da işe geciktirici bir boyut katıyor. EPDK hem yasama, hem yürütme, hem yargı işlevini yürüten, üstüne üstlük, ihale de yapan bir kurum. Dolayısıyla, yasanın, yapılacak düzenlemede geçmiş uygulamaları da dikkate alarak bir daha gözden geçirilmesinde yarar var aksi takdirde bunlar düşünülmeden yapılacak ikiye bölme, yeni komplikasyonlar doğurabilir. Üç ayrı erk; yasama, yürütme, yargı… Bu erklerin bir kurumda birleşmesi önemli. Bizler hem elektrik piyasasını geliştirmek, hem rekabeti oluşturmak, hem de şeffaflık istiyoruz. Dolayısıyla, bu üç fonksiyonu üç erkle birlikte, geçmiş deneyimlerin de ışığında, iyice tartışmak lâzım.

Tüm bu çalışmaların, rekabetçi ve şeffaf bir piyasanın geliştirilmesi, aynı zamanda, yeni yatırımların önünü açılması ile çok yakından ilgisi olduğunu unutmamak lâzım. Enerji konusunu çevre ve enerji tarımı (gıda) ile birlikte ele almakta yarar var; çünkü, yeni dünya anlayışı bunu gerektiriyor. Klâsik enerjiden yeni boyuta geçmemiz lâzım.

TACİDAR SEYHAN / CHP Adana Milletvekili TBMM Sanayi, Enerji Komisyonu Üyesi

EPDK'nın bölünmesi kurumun içini oymak demektir

Ücretlendirme yetkisinin hükümete verileceği bir yapıda, bölünme doğru olmaz. Piyasayı düzenleyen kurum, ücretlendirme sistemini de düzenlemekte. Fiyat tarifeleri serbest piyasada rekabet yerine, iktidara gelenin siyasi anlayışına göre belirlenecek ise o zaman EPDK'ya ihtiyaç yok. Bu bölme, EPDK'nın içini oymaktır. Yapacakları şu olmalı:

Petrol Piyasası Düzenleme Kurulu'nu kurarak ayırmaları gerekir. Zaten, Petrol Piyasası Kanunu görüşülürken bu öngörülmüştü. Dönemin Bakanı Hilmi Güler de sıcak bakmıştı. Bunun dışında bir ayırım yaparlarsa, yanlış olur. Önce, sayın bakanın bunun hangi amaçla ve ne şekilde yapılacağını açıklaması gerekiyor. Sayın bakanın kafasındaki, EPDK'nın yetkilerinin bir kısmını bakanlığa almak, ikincisi bunları ayrıştırarak yapıyı güçsüzleştirmek…

EPDK'nın çalışmalarına baktığımızda, maalesef siyasallaşmasının önüne geçilemedi. Şimdi, bakanlığın uygulama kurulu haline döndü, liyakatten uzaklaştı. Denetim kapasitesini oluşturamadı. Bugün sadece ruhsat veren bir kurum haline geldi. Lisans yönetmelikleri konusunda altyapı oluşturamadı. Ancak, fiyat dengelemeleri konusunda üstüne düşeni yapmaya çalıştı. Petrol alanındaki denetlemelerde bir sistem kurdu, ancak bu başarıyı elektrik yatırımı konusundaki denetlemelerde gösteremedi. Türkiye'nin, gecekondu barajlar çöplüğüne dönmesinin en büyük nedeni, yanlış lisans yönetmeliği. Ruhsattaki sıkışma da yanlış.

EPDK düzenleme kurulu niteliğinin dışına çıkamadı. Denetleme kurulu özelliğini ise sadece petrole sıkıştırdı; istasyon denetlemeye, petrol kalitesi denetlemeye döktü. Oysa, piyasa serbestisini de denetleyen, dengede tutan kurum özelliğini korumalıydı, koruyamadı.

SEKTÖR TEMSİLCİLERİ NE DİYOR?

TOLGA BİLGİN Rüzgâr Enerjisi ve Su Santralleri İşadamları Derneği (RESSİAD) Başkanı

Fiyata hükümet müdahalesi liberal piyasaya zarar verir

Hükümet bazı mekanizmaların özellikle direkt halka yansıyacak fiyat mekanizmalarını elinde tutmak istiyor. Ama, ben fiyatlamanın EPDK gibi kurumlarda olmasını tercih edenlerdenim. Dışarıdan müdahale edildiği zaman piyasa özerkliği ve liberal piyasa zarar görebilir. Şimdi, fiyatları piyasanın kendisi oluşturuyor; özellikle, elektrik piyasasında…

Benim bildiğim kadarıyla, bakanlığın düşüncesi doğalgaz ve elektriği bir arada tutup, LPG ile petrolü ayırmak. Bence bu ikisinin ayrılması, doğru. İkisi birbirinden çok farklı piyasa. Petrol, zaten oturmuş bir sektör. Düzenlemesini EPDK'nın yapması iyi oldu; ama çok büyük bir iş yükü getiriyor. EPDK'nın mevcut konumu, kadrosu ve yapısıyla hepsine birden yetişmesi, bence çok zor. Yetişmeye çalışıyorlar; ama yine de çok büyük bir iş yükü geliyor. Kurulun gündemleri çok yoğun oluyor. Bence, bunların ayrılarak iki ayrı kurumda çözülmesi, sektörlerin gelişmesi açısından önemli.

EPDK bu piyasanın özelleşmesi ve özerkleşmesi açısından önemli bir rol oynadı. Özellikle, doğalgaz piyasasında dağıtım ihalelerini yaptı. Birçok ilimize doğalgaz gitmesini sağladı ve maliyetleri çok düşürdü.

Elektrikte, hidroelektrik santrallerinin devlet ihalesi yöntemiyle değil, özel sektör marifetiyle yapımı konusunda da EPDK'da lisans ihaleleri yapıldı. Gerçi daha sonra Danıştay iptal etti; ama bu da çok başarılı bir süreçti ve DSİ'nin su katkı bedeli ihalelerinin önünü açmış oldu.

Üç faydadan söz ediyoruz: Bir, hidroelektrik santralleri devlet eliyle yapıldığı zaman 10,15 sene sürüyor; maliyetleri 5,10 katına kadar çıkabiliyordu. Şimdi, devlet üstüne para alıyor, proje kısa sürede bitiyor, devletin cebinden para çıkmıyor. Rüzgârda da şu anda 1.350 MW'lere çıkılmasında EPDK'nın çok büyük bir katkısı var. 1 Kasım 2007'yi izleyen süreçte EPDK'nın hataları oldu, 78 bin MW'lik başvuruyu 2010 yılına kadar değerlendirilemedi, ama yine de Türkiye rüzgârı tanıdı. 1. 300 MW az değil. Bunun kurulumu yapıldı. 1 Kasım'ın açılmasıyla birlikte rüzgâr sektöründe de canlanma bekliyoruz.

Diğer yandan elektrik piyasasından aslında tam anlamıyla söz edemiyoruz. Çünkü, sistem piyasa mali uzlaştırma sektörü üzerinden yürüyor, tam oturmuş değil. Bu, doğalgaz piyasasında da böyle. Çünkü, devletin kurulu gücü şu anda yüzde 50'den fazla. Zamanla elektrik üretim şirketleri özelleştirildikten sonra özel sektör payı artacağı için daha yarışmacı, daha gerçek, daha liberal bir piyasanın oluşmasını bekliyoruz.

ÖNDER KARADUMAN / Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı

Kurumda özel sektöre temsil hakkı tanınmalı

Öncelikle şunu belirtmek gerekir: özerk üst kurulların oluşturulmasının temel mantığı, bu alanlarda yürütülen uygulamaların ve alınan kararların siyasi müdahaleden olabildiğince arındırılması. Bu tür stratejik alanlarda karar ve uygulamaların adil, şeffaf ve rekabeti gözeten nitelikte olması son derece önemli. Bugün, EPDK ve diğer özerk kurullarla ilgili olarak gündeme gelen tartışmalar şunu göstermekte:

Bu kurulların aldıkları birtakım kararların siyasi etkilerinin olduğu düşünülmekte. Hükümet kendi almadığı kararların siyasi etkisine maruz kalmak istememekte. Bu nedenle, özerk kurulların bazı yetkilerini kısıtlayarak, bu yetkileri ilgili bakanlıklara devretmeyi planlamakta. Konuyu EPDK özelinde değerlendirdiğimizde, aslında hükümetin kontrol etmek istediği başlıca unsurun fiyat tarifeleri olduğu anlaşılıyor. Halbuki, 2008 yılında doğru bir adım atılmış ve elektrik fiyatlarının maliyet esaslı otomatik fiyatlandırma sistemi çerçevesinde belirlenmesine karar verilmişti. Fiyatlar hiçbir siyasi etkiye maruz kalmaksızın buna göre belirlenecekti.

Ancak, ne yazık ki, fiyatları baskı altında tutmak isteyen siyasi otorite, otomatik fiyatlandırma mekanizmasını işletmedi. Bir başka deyişle, adil ve rekabetçi bir piyasanın kendi dinamikleriyle ilerlemesine müsaade etmedi. Bu çerçevede değerlendirecek olursak, EPDK'nın özerk yapısının korunması, enerji sektöründe liberal piyasa yapısının devamlılığı açısından büyük önem taşımakta. Liberalleşme sürecinde ilerleme kaydetmiş olan sektörün, yeniden siyasi etki alanı içerisine girmesi sektörde geriye doğru bir adım olacaktır. Diğer taraftan, EPDK'nın özerk yapısını savunmanın, EPDK'nın sorunsuz ve iyi işleyen bir kurum olduğu anlamına gelmediğini de vurgulamak gerekir.

Her şeyden önce, EPDK'nın klasik kamu kurumu hüviyetinden kurtularak, enerji sektöründe tüm tarafları temsil eden ve sektörde hakem rolünü icra eden dinamik bir kurum haline gelmesi sağlanmalıdır. Kurulda özel sektöre güçlü bir temsil hakkı tanınmalıdır. Kurul üyelerinin yarısı özel sektörü temsil eden kişiler olmalıdır. Kurumun mali kaynaklarını, özel sektörden alınan lisans bedelleri oluşturmakta. Yani, kurumu özel sektör finanse etmekte. Bu açıdan bakıldığında da, kurumun mali ve idari özerkliğinin korunması ve özel sektör katılımının sağlanması önemlidir.

Kurumun denetimi de bu çerçeveye uygun bir şekilde uluslararası denetim kuruluşlarına yaptırılmalıdır. Diğer taraftan, devasa bir sektörü yönlendiren EPDK  gibi bir kurumun idari yapısının da son derece profesyonel bir şekilde yapılandırılması büyük önem taşımakta.

Bu konularda ilginizi çekebilir